Pazartesi, 15 Temmuz 2016’daki Türkiye’deki görkemli direnişin sekizinci yıldönümüydü. O gece, Gülen Terör Örgütü’nün (FETÖ) ihaneti, Türk milletinin “hayatta kalma mücadelesinin büyük eylemi” ile karşı karşıya geldi.
15 Temmuz darbe girişiminin engellenmesi sadece Türkiye için değil, dünya darbe tarihi açısından da bir dönüm noktasıdır.
O kader gecesi, Türk halkı ülkede gelecekte bir darbe girişimine nasıl yanıt vereceğini belirledi. Bu anlamda, bir darbeyi önleyerek ve bu tür olayların tüm muhaliflerini cesaretlendirerek dünyaya örnek oldular. Nitekim, en son Bolivya’da halk, sokaklara çıkarak ve darbe planlayıcılarına karşı koyarak bir darbe girişimini engelledi.
1950’den bu yana dünya çapında yaklaşık 500 darbe girişimi gerçekleşti. Bu tür girişimlere hazırlanmak için yol haritaları mevcut, bunların yarısı başarılı oldu ve darbeden sonra ne yapılması gerektiği. Gerçekten de, ABD Başkanı Ronald Reagan’ın Orta Doğu danışmanı olarak görev yapan bir darbe uzmanı olan Edward Luttwak, 1969’da “Coup d’État: A Practical Handbook” adlı kitabı yayınladı – normal bir yayın gibi gizlenmiş bir kılavuz.
Sonraki yıllarda, juntaların hükümetleri devirmeye hazırlanmasıyla küresel gelişmeler ışığında bu kitap güncellendi. Luttwak’ın kitabının yeni baskısının, giriş bölümünde bolca bahsi geçen FETÖ’nün Türkiye’deki darbe girişiminden kısa bir süre önce yayınlandığını da ekleyeyim.
Buna karşılık, seçilmiş hükümetlere karşı darbe girişimlerinin nasıl önleneceğine dair bir kılavuz yayınlanacak olsaydı, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin engellenmesini bir “model” olarak göstermek gerekirdi.
15 Temmuz 2016, dış güçler adına darbe veya iç çekişme yoluyla ülkesinin seçilmiş hükümetini devirmeye çalışan herkes için ders kitabı niteliğinde bir örnek teşkil etmektedir.
15 Temmuz darbe girişiminin engellenmesi, 2000’li yıllarda “renkli devrimler” ve “Arap Baharı” ile çeşitli ülkelerde rejim değişikliğine giden güçlere karşı güçlü bir yanıt ve ulusal direniş için bir ilham kaynağıydı.
Türkiye’nin de Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık 2013 FETÖ darbe girişimi ve terör örgütü PKK’nın “siper” harekâtı şeklinde bu tür girişimlerle karşı karşıya kaldığı bir sır değil. Ancak 15 Temmuz’da, Türk milletinin siyasi bilinci ve bilgeliği darbenin, iç çekişmenin ve kaosun önünde durdu. Bu anlamda halk, gelecekte herhangi bir girişim için bir engel koydu.
Dezenformasyon kampanyası
FETÖ, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin manipülasyon ve dezenformasyon kampanyasını zaman geçtikçe daha da yoğunlaştırdı.
Olayın hemen sonrasında, Gülencilerin 15 Temmuz’un “kontrollü darbe” ve “komplo” olduğu iddiası siyasi muhalefetin bir kısmı tarafından benimsenmişti. Ne yazık ki, mevcut hükümete muhalefetlerinden kaynaklanan bazı gruplar, son aylarda FETÖ’nün asılsız iddialarını yeniden üretmeye başladı. Daha da kötüsü, muhalefetin son yerel seçimlerde kazandığı bazı belediyelerin 15 Temmuz anmalarını iptal ettiği bildirildi.
Bu tür iptaller sadece darbecileri cesaretlendirmeye yarar. 15 Temmuz 2016 destanı için konuşmayı reddetmek, darbe karşıtı kahraman Ömer Halisdemir başta olmak üzere tüm şehitlerin anısına saygısızlık etmek anlamına gelir. 15 Temmuz direnişine göz yummak, gazilere ve o gece sokağa çıkarak hayatlarını riske atan herkese karşı bir sadakatsizlik eylemi olacaktır.
Bazı gruplar 15 Temmuz destanını benimsemeye isteksiz görünse de, Türk halkının büyük çoğunluğu onun önemini gerçekten takdir ediyor. Şehitlerimizi anıyor ve gazilerimizi destekliyorlar. Hepsi için dua ediyorlar. Gerçekten de nüfusun %75’inden fazlası, bugün benzer bir ayaklanma yaşansa sokaklara çıkacaklarını belirtiyor.
İzlediğimiz görüntüler ve her yıldönümünde duyduğumuz sözler bizi 15 Temmuz gecesine geri götürüyor ve o zaman yaşadığımız tüm duyguları yeniden canlandırıyor. Böylece o geceyi yeniden yaşıyor, tüm şehit ve gazileri şükranla anmamız ve onlara gereken saygıyı göstermemiz gerektiğini bir kez daha fark ediyoruz.
15 Temmuz ruhunun zayıflatılmaması, güçlü tutulması gerekiyor.