BÜŞRA CEBECİ Son günlerde Türkiye’nin gündeminden düşmeyen yenidoğan çetesi ile ilgili korkunç detaylar her geçen gün yeni bir mağdur hikayesini ortaya çıkarıyor. Emniyet, İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz yıl mart ayında gelen bir CİMER şikayeti sayesinde çetenin varlığından haberdar olmuş olsa da, mağdurların anlattıkları, bu çetenin bebekler ve aileleri üzerinde ne denli uzun bir süre olumsuz etkide bulunduğunu gösteriyor. Mağdur annelerden Neslihan Tuğçe Ünlü Paksoy, 22 Haziran 2020’de Reyap Hastanesi’nde gerçekleşen doğumunun ardından yaşadığı olumsuz deneyimleri KARAR’a anlattı. Paksoy, çetenin lideri Fırat Sarı’yı haberlerde gördüğünde önce tanımadığını, daha sonra Reyap üniforması ve eski fotoğraflarını görünce her şeyin yerine oturduğunu dile getirdi. Paksoy, haberlerde izlediği çetenin faaliyetlerini, yıllar önceki doğum deneyimiyle karşılaştırarak, yaşadığı sıkıntıların basit bir hata ya da ihmal olmadığını, aksine planlı bir kötü muamele sonucu çocuğunun hastalandığını fark etti. AİLEYE YOĞUN BAKIMA GİRME GEREKENİN NEDENİ ANLATILDI Reyap Hastanesi’nde sezaryen ile doğum yapan Paksoy, doğumdan sonra bebeğinin fotoğrafının çekildiğini, ancak odasına gittiğinde bebeğinin kendisine verilmediğini bildirdi. Bir doktor ve hemşire, anneye “Bebeğinizin solunumu hızlı olduğu için yoğun bakıma alıyoruz, ama birkaç gün içinde doğal olarak düzelleşecektir” dediler. Sezaryenle doğum yaptığı için iki gün boyunca hastanede yatan Paksoy, bebeğiyle birlikte taburcu olmayı beklerken bir doktor daha odasına gelerek, çocuğunun biraz daha yoğun bakımda tutulması gerektiğini ifade etti. Bu doktor, çetenin lideri Fırat Sarı’dan başkası değildi… Çocuklarının sağlığı için endişelenen ve hastane doktorlarından hiç şüphe duymayan aile, bununla ilgili her şeye onay verdi. Bebeklerini bir süre sonra bıraktıktan sonra, doğum doktorunun gönderdiği fotoğraf dışında hiçbir haber alamadı. Gönderilen fotoğrafta bebeğinin göbeğine bir nesne bağlı olduğunu fark eden Paksoy, Poyraz bebeğin 7 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra taburcu olma işlemlerinin yapılması için çağrıldıklarını öğrendi. Taburcu işlemlerinden önce ise, tedbir amacıyla kan testi yapıldığında bebeğin kanında ciddi bir enfeksiyon bulunduğu tespit edildi. Paksoy ailesi, çocuklarının bu enfeksiyon sebebiyle yoğun bakımda kalması gerektiğini öğrendi. Aileye, enfeksiyon seviyesinin düşmesi durumunda taburcu olacakları bildirildi. 15 gün boyunca devam eden bu süreçten sonra, Poyraz bebeğin enfeksiyon seviyesi yaklaşık 0.10 olduğunda yeniden taburcu olmaya karar verildi. Ancak taburcu edilmeden önce organ hasarı kontrolü için batın ultrasonu gerektiği belirtildiğinde aile, “Oğlumuz zaten sağlıklı değil mi? Bir solunum sorunu ve hastane kaynaklı enfeksiyon vardı” diyerek bunun gereksiz olduğunu düşündü. Ancak hastane bunu yine de tedbir olarak uygulamakta ısrar etti. “KARACİĞERDE PIRTIL VAR AMA ZAMANLA AÇILIR”Ultrason incelemesinin ardından Poyraz’ın karaciğerinde pıhtı olduğu ortaya çıktı. Aileye, “Doğuştan veya kateterden olabilir, zaman içinde kendiliğinden açılır” denildi. Doktorlar, karaciğerde görülen pıhtıya rağmen Poyraz’ı taburcu ettiler ve iki hafta sonra kontrole gelmelerini istediler. Aile, kontrol için hastaneye gittiğinde pıhtının hâlâ açılmadığını görünce, bebeği kontrol eden yine Fırat Sarı oldu. Paksoy, Sarı’nın bir arkadaşını arayarak “Pıhtı açılmamış, ilaç vereyim mi?” diye sorduğunu ancak sonrasında “Bir ay sonra tekrar gelin” dediklerini aktarıyor. Durumdan endişelenen aile, çocuğu bir devlet hastanesine götürdüğünde orada kendilerine, “Hemen çocuk gastroenteroloji bölümü olan bir hastaneye gidin. Karaciğerdeki pıhtı kendi kendine açılamaz.” denildi. Bunun ardından iki farklı özel hastaneye gittiklerinde müdahale için geç kalındığı bilgisi verildi. İki hastane doktorları bir araya gelerek, çocuğa kateter kaynaklı portal hipertansiyon tanısı koydu ve bunun tedavisinin olmadığını belirtti. Doktorlar, hastalığın genetik ya da kateter kaynaklı olabileceğini, Poyraz’a uygulanan genetik testin sonucunda hastalığının genetik olmadığı ortaya çıkınca, çocuğun hastalığının yoğun bakımda göbeğine takılan kateterden kaynaklandığı kesinleşti. “İSTERSENİZ DAVA AÇIN AMA ÜMİTLENMEYİN” Bunun üzerine, Paksoy ailesi Reyap Hastanesi’ne döndü ve Fırat Sarı ile görüşerek, çocuklarının burada hasta olmasına rağmen neden kendilerinin bilgilendirilmediğini sordular. Ayrıca, dava açmak için bebeğin epikriz raporunu talep ettiler. Paksoy, Sarı’nın kendilerine verdiği yanıtı şu şekilde aktarıyor: “Kusura bakmayın, bazen yoğun bakımdaki çocukların göbeğine kateter takarken karaciğerine de değdirebiliyoruz, bu şekilde pıhtı oluyor, ama biz geçer sandık.” Ailenin bu açıklamadan sonra yaşadığı başka bir şok ise epikriz raporuyla gerçekleşti. Paksoy, bebeğinin solunumu bir nebze hızlı olduğu için yoğun bakımda tutulduğunu, sarılık geçirdiğini ve entübe olduğunu öğrenince başka bir şaşkınlık yaşadı. Hastaneyi dava edeceklerini belirttiklerinde ise, Sarı’nın yanıtı mantık dışıydı. Sarı aileye, “Dava edebilirsiniz ama umutlanmayın. Hiçbir şey çıkmaz çünkü yoğun bakıma girerken eşinizin yoğun bakımda oluşabilecek felç, kalp krizi ya da ölüm gibi komplikasyonlardan hastaneyi sorumlu tutmayacağına dair kağıt imzaladığını belirtmiş.” Bu yanıtın ardından Paksoy ailesi, bebeğiyle ilgilenmek zorunda oldukları için konunun peşine daha fazla düşmemeye karar verdiler. Bir gün, Paksoy’un karşılaştığı bir haber onu tekrar o günlere götürdü. Paksoy, çocuğunu uzun süre yoğun bakımda tutmak için bahaneler sıralayan, “Kateteri bazen karaciğere değdirebiliyoruz, özür dileriz” diyen ve dava süreçlerinde “Umutlanmayın, sonuç çıkmaz” diyerek ailenin haklarını aramasını engelleyen Fırat Sarı’nın bir çetenin lideri olduğunu öğrendi. Üstelik, kendi çocuğunun da bu çetenin kurbanı olduğunu fark etti. SGK’dan fazla gelir elde etmek için bebekleri tehlikeye atmanın bu çete için çocuk oyuncağı olduğunu görünce anne, 2020 yılında aynı hastanede bir bebeğin beyninde hasar bırakıldığını, bir diğerinin yoğun bakıma girip hayatını kaybettiğini öğrendi. Çocuğunun hayatta kalmış olmasına şükreden Paksoy ailesi, görünenden çok daha fazla mağdurun olduğunu dile getiriyor ve Fırat Sarı ve o dönem hastanede çalışan personel hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.
Maltepe'de kayyum karşıtı protesto 7 ay önce gerçekleştirilen yerel seçimlerde 228 bin Esenyurtlu seçmenin oyunu alarak belediye başkanı olan Ahmet Özer, Çarşamba sabahı evinde yapılan bir baskın sonucunda...
Devamını Oku..