Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ziyaret ettiği deprem bölgelerinin ardından izlenimlerini aktardı. Davutoğlu AFAD’ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) sıradan bir yapıya dönüşmesini eleştirdi. AFAD yönetimine yetersiz kadro getirildiğini belirterek, yaşanan yetersizliği İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklaması gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, Türkiye’de 10 ili etkileyen deprem sonrası izlenmesi gereken süreci ve etkilenen illerdeki gözlemlerini gazeteci Fatih Portakal ile görüştü. Ayrıca parti içinde bir kriz masası kurdu ve yardımların toplanıp dağıtılmasını koordine etmek için parti genel merkezini bir afet koordinasyon merkezine dönüştürdü.
Eşi Sare Davutoğlu ve parti yetkilileriyle birlikte depremden etkilenen şehirleri ziyaret etti. Davutoğlu, afet sırasında devletin kapasitesinin gerilemesinden ve bölge halkında terk edilmişlik hissinden duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. AFAD’ın bürokratik bir yapıya dönüşmesini ve yönetimine yetersiz personel atanmasını da eleştirdi. Türk Kızılayı’nın pasif hale geldiğini ve ordunun afet bölgesine girişte geciktiğini söyledi. Ayrıca bölgedeki güvenlik açığına ve ordunun düzeni yeniden sağlaması gerektiğine dikkat çekti.
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu deprem bölgesinde ziyaretinin ardından AFAD’ın sıradan bir yapıya dönüştürüldüğünü belirtti. Davutoğlu, “AFAD’ın yönetim kadrosuna yetersiz kişiler getirildi. Süleyman Soylu bu çöküşü izah etmeli” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gazeteci Fatih Portakal’ın YouTube kanalına konuk olarak Türkiye’yi yasa boğan ve 10 ilin doğrudan etkilendiği afetle ilgili değerlendirme ve sonrasında izlenmesi gereken süreçle ilgili değerlendirmelerini paylaştı.
Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler Türkiye’yi yasa boğarken Kahramanmaraş’ın yanı sıra Kilis, Diyarbakır, Gaziantep, Malatya, Adana, Hatay, Şanlıurfa, Adıyaman ve Osmaniye’de on binlerce can kaybı ve büyük yıkıma neden oldu.
Depremin meydana geldiği pazartesi sabahı partisinin bünyesinde bir krizi masası oluşturarak afet bölgesindeki gelişmeleri yakından takip eden Davutoğlu, aynı zamanda parti genel merkezini afet koordinasyon merkezine dönüştürerek yardımların toplanması, dağıtılması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması talimatı verdi.
Felaketin üzerinden 72 saat geçtikten sonra deprem bölgesine giden Gelecek Partisi liderine eşi Sare Davutoğlu ile genel başkan yardımcıları ve parti yöneticileri de eşlik etti. Afetin etkilendiği şehirlerden Osmaniye, Nurdağı, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Adana’yı ziyaret eden Davutoğlu, dün gece saatlerinde deprem bölgesindeki ziyaretlerini tamamlayarak Ankara’ya döndü.
Gazeteci Fatih Portakal’a afetten etkilenen şehirlerdeki gözlemlerini aktaran Davutoğlu’nun konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
“BÖYLE BİR TABLO DAHA ÖNCE GÖRMEDİM”
Bugüne kadar birçok afet bölgesinde bulunduğunu; tsunami esnasında Endonezya’da, deprem sonrası Haiti’de, Van depremi sırasında kentte olduğunu, felaketler sırasında ya da sonrasında daha birçok yerleşim yerini gördüğünü ifade eden Davutoğlu, “Çok vahim tablolar gördüm ama emin olun iki gündür alanda gördüğüm tablo kadar benim yüreğimi dağlayan ve insan olarak hüzne gark eden bir tablo görmedim. Geçen gece saat 4’e kadar Adıyaman’ın arka sokaklarına girdim. Enkazların başında kendi yaktıkları ateşle ısınmaya çalışan ve hayırlı bir haber bekleyen ailelerin dramıyla halleştik. Kahramanmaraş’ın her bir sokağında yaşananlar sıradan bir afet olmadığını gösteriyor. Büyük bir yıkımla karşı karşıyayız” dedi.
“BÖLGEDE ‘SAHİPSİZLİK DUYGUSU’ HAKİM”
Afet sonrası sürece ilişkin “Devlet kapasitemizdeki daralmayı görmek beni çok üzdü” diyen Davutoğlu, bölgedeki ortak hissin ‘sahipsizlik duygusu’ olduğunu söyledi. Kendisine dert yakınan depremzedelerin ‘ilk 1-2 gün kimseyi görmedik’ dediğini belirten Davutoğlu, Hatay’da oturduğu binanın enkazı altında kalan ve şu anda Mersin’de tedavi altına alınan partisinin il başkanı Can Cankesen’in gençlik kolları başkanı tarafından çıkarıldığını anlattı.
“BİZİM DE TUTTUĞUMUZ DEFTERLERİ KONUŞMA VAKTİMİZ”
Afet sonrası sivil toplumun çalışmalarının son derece önemli olduğunun altını çizen Davutoğlu, yarın bir haftalık yasın biteceğini ifade ederek “Artık bizim de tuttuğumuz defterleri konuşma vakti” dedi.
“AFAD SIRADAN BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”
Davutoğlu, AFAD’ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) 2009 yılında kurulduğunu ve 2013 yılında ise Türkiye Afet Müdahale Planı’nın ilan edildiğini hatırlatarak kurumun kendisi döneminde doğrudan başbakanlığa bağlı olduğunu ancak 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte İçişleri Bakanlığı’na bağlanarak sıradan bürokratik bir yapıya dönüştürüldüğünü ifade etti.
“AFAD’IN YÖNETİM KADROSUNA YETERSİZ KİŞİLER GETİRİLDİ”
AFAD’ın önceki dönemlerde iki başkan ile on iki daire başkanından oluşan bir yönetim yapısı olduğunu, bu yapının geçen sene bir başkan, iki başkan yardımcısı, dört genel müdür ve yirmi iki daire başkanından oluşturulduğunu belirterek, “Bu konularda hiç eğitim almamış, yeterli olmayan, AFAD’ın içinden yetişmiş değil dışarıdan atamalarla kişiler getirildi” ifadelerini kullandı.
“SÜLEYMAN SOYLU BU ÇÖKÜŞÜ İZAH ETMELİ”
AFAD’ın yönetim yapısının değiştirilmesiyle ilgili eski bir bürokratla konuştuğunu kaydeden Gelecek Partisi lideri, “Süleyman Soylu çıkıp bu kurumsal kapasite çöküşünü izah etmeli” diye konuştu.
Afet esnasında her bir kurumun ne yapacağının belli olduğunu, kurumların ve bakanlıkların talimat beklememesi gerektiğini, AFAD’ın ise tüm birimlerin koordinasyonunu sağlaması gerekirken İçişleri Bakanlığı’nın altına yerleştirildiğini ve çürük bir kurum haline dönüştürüldüğü görüşünü savundu.
“KIZILAY’IN ÇADIR KAPASİTESİ BARINMA SORUNUNU ÇÖZERDİ”
Kızılay’ın son yıllarda pasif bir konuma geçtiğine de değinen Davutoğlu, “Kurumsal çöküş dediğim bu. Bu kurumlarla geçmişte çalışmış bir devlet adamı olarak söylüyorum: Utanç duydum! Kızılay’ın çadır kapasitesiyle şu anda çoktan vatandaşlarımızın yerleştirilmiş olması lazımdı. Alanda büyük bir ısınma problemi var, barınma, hijyen, güvenlik problemi var. Ama Kızılay’ın yeterli bir görünürlüğü söz konusu değil. Bundan aylar önce Kızılay, yurt dışında operasyonlara binlerce çadır göndermiş ve bu ikame edilmemiş. Kızılay bugün neredeyse bankadan borç alarak maaş öder hale getirilmiş. Bunların hepsi ehliyet ve liyakatten yoksun kadroların bu kurumları çürütmesi sebebiyle oldu” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
“ASKER SAHAYA ÇOK GEÇ SÜRÜLDÜ”
Öte yandan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de 48 saat sonra alana indirilerek afet sonrası devreye girmekte geç bırakıldığından yakınan Davutoğlu, yönetim sistemi nedeniyle kurumların talimat gelmeden hareket edemediğini vurguladı. “Devletin hem kudret eli vardır hem şefkat eli. Vatandaşlarımız şu anda devletin kudret elini de göremiyor, şefkat elini de” ifadesini kullanan Davutoğlu, sivil toplum ve yerel yönetimlerin de sürece tam anlamıyla dahil olamadıklarını kaydetti.
“GÜVENLİK ZAFİYETİ HAD SAFHADA”
Gelecek Partisi’nin Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da bir konteyner kent kurduğunu dile getiren Davutoğlu, afet bölgelerindeki asayiş problemini de şu sözlerle anlattı:
“Hatay’ın merkezinden sivil toplum kuruluşları çıkıyor. Çünkü kimliği belirsiz, polis görünümlü birtakım unsurlar yağma için zemin hazırlıyor. Antakya’da şu an büyük bir güvenlik problemi var ve sivil toplum kuruluşları orayı terk ediyor. Dolayısıyla TSK’nın derhal düzeni kentlerde sağlaması gerekiyor.”
“VALİLER CUMHURBAŞKANI NE DER DİYE DÜŞÜNÜYOR”
Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Mademki milli birlik ve berberlik; Cumhurbaşkanının her şeyden önce hiçbir ayrım yapmadan parti liderleriyle oturup konuşması, milli seferberlik ilan etmesi, yerel yönetimlerle şu belediye başkanı nereden, bu belediye başkanı nereden demeden, ayrım yapmadan harekete etmesi gerekir. Çünkü bu üç ayaklıdır afet planlaması. Merkezi yönetimin kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum. Bu üç ayağın arasında ben koordinasyon görmedim. Eğer bu krizi bizzat yönetmek durumunda kalsaydım, 4:17’de olduysa deprem 4:20’de talimatlar giderdi. Valiler bu talimatları vermekte çekiniyor askere çünkü ‘cumhurbaşkanı ne der’ diye düşünüyor.”
“ERDOĞAN İLE İHTİLAF ETTİĞİM KONULARIN BAŞINDA İMAR YASASI GELİYORDU”
Siyasi hayatının en önemli meselelerinden birisinin de imar yasası çıkarmak olduğunu vurgulayan Davutoğlu, başbakanlığı döneminde bu konuda mücadele verdiğine dikkat çekerek bu konunun başbakanlıktan ayrılması noktasındaki temel meselelerden birisi olduğunu ekledi.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O günkü bütün yöneticiler bilir. Hepsini çağırdım. ‘Türkiye ölçeğinde bir imar yasası çıkaracağız. İmarı rant alanı olmaktan çıkaracağız. İmar rantını vergilendireceğiz. İmar bir barınma hakkıdır. İnsan haklarının bir parçasıdır. Medeni şekilde güvenilir barınma hakkına herkes sahip olacak ve İstanbul imar yasası çıkaracağım. İstanbul’a kimse dokunamayacak’ dedim. Deprem riskini de öngörerek İstanbul İmar Yasası çıkaracaktım özel olarak. Bunun üzerine Türkiye’deki imar baronları, hepinizin bildiği… Erdoğan ile aramızdaki en önemli ihtilaf sebeplerinden birisi de buydu. ‘Siz inşaat sektörünü öldürmek mi istiyorsunuz?’ dediğinde şunu söyledim: Hayır, asla. İnşaat sektörü lokomotif bir sektördür ama imar düzenlemeleri olmadıkça yolsuzluk çarklarını kıramayız. İmar düzenlemeleri olmadıkça milletin güvenilir barınaklarda yaşama hakkını sağlayamayız diyordum. Bugün de aynı kanaatteyim.
“BİR DEFTER DE BİZ TUTUYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “defter tutuyoruz” çıkışına atıfta bulunan Davutoğlu, “bir defter de biz tutuyoruz” diyerek şöyle devam etti
“Kamu binalarını tek tek gezdim. Adıyaman’da iki sene önce yapılmış AFAD binası çökmüş. Şimdi bu müteahhitlerin hepsini kara listeye alacağız kamudan ihale almış olan. İmar yasasıyla birlikte ihale yasası da gözden geçirilecek. Bugünkü AFAD’ın ihalelerini kontrol edin. İhale yolsuzluklarıdır birçok yanlışın arkasındaki sebep. Süleyman Soylu bu konuda hesap vermek zorunda. Oraya ehliyeti olmayan, bakanların yakınlarının doldurulduğu bir kurum haline nasıl geldi AFAD? Neden altı sene önce böyle değildi? Neden altı sene önce bir başkan, iki başkan yardımcısı, on iki daire başkanıyla çok da efektif çalışırken şimdi bir başkan, iki başkan yardımcısı, dört genel müdür, yirmi iki daire başkanıyla çalışamıyor? Çünkü o genel müdürlükler, o daire başkanlıkları, ehliyetsiz, liyakatsiz, cebini düşünen, ihale peşinde koşan insanlarla dolduruldu. Bunun hesabı sorulur. Öfkeliyim, çünkü iki gün alanda neler yaşandığını gördüm. Kamu binalarının nasıl çöktüğünü gördüm.”
“ÜNİVERSİTELER KAPATILMAMALI”
Son olarak afet bölgesinde yapılması gerekenleri de sıralayan Davutoğlu ayrıca, bugün açıklanan üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi kararına sıcak bakmadığını kaydederek, “Eğitim tümüyle durdurulmamalı. Eğitim aksamadan devam etmeli. Bilimin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Bugünkü aksaklıkların sebebi de bilime olan saygısızlıktan” şeklinde konuştu.
HASTANE SORUNU
Sözlerinin sonunda hastanelerin önemine dikkat çeken Davutoğlu, enkazdan kurtarılan vatandaşların hayatlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için tedbir alınması gerektiğini, şu anda Adıyaman’da hiçbir sağlık tesisinin ayakta kalmadığını ve sahra hastanelerinin süratle kurulması gerektiğinin altını çizdi.
SARE DAVUTOĞLU’NUN HATAY’DA GÖNÜLLÜ DOKTORLUK YAPMASI
Sunucu Fatih Portakal’ın, Ahmet Davutoğlu’nun doktor olan eşi Sare Davutoğlu’nun Hatay’da gönüllü doktorluk yaptığını anımsatması üzerine Gelecek Partisi lideri, deprem bölgesi ziyaretleri esnasında Hatay’daki kadın doğum hastanesinde hiç doktor kalmadığı bilgisini kendilerine ulaştığını ve Sare Davutoğlu’nun da söz konusu hastaneye geçerek doğum operasyonlarına nezaret ettiğini aktardı. Davutoğlu, eşinin Hatay’a bir kadın doğum ekibi gidene kadar kentte kalacağını da sözlerine ekledi.
Davutoğlu ayrıca, iktidara seslenerek deprem bölgesinden altı ay boyunca elektrik, su, doğal gaz faturası tahsil edilmemesi çağrısında bulundu.