Ermenistan 2020’den bu yana sürekli olarak Azerbaycan’a toprak kaybediyor ve Azerbaycan Ordusu yakın zamanda Karabağ üzerinde tam kontrol elde ediyor.
Bu gelişmeler karşısında, Ermenistan’ın uzun süredir müttefiki olan Rusya’nın pasif kalıp kalmadığı merak konusu olabilir.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da kesinlikle böyle düşünüyor. Rusya’nın Karabağ’daki Ermeni nüfusunu koruma konusunda yetersiz kaldığını savunuyor. Paşinyan, Ermenistan’ın güvenliğini yalnızca Rusya’nın eline bırakmanın stratejik bir hata olduğuna inanıyor ve Batılı ülkelerle daha geniş bir ortaklık tasarlamayı düşünüyor.
Ancak Kremlin, Ermenistan’ın Batı’yla “flörtünü” sadece retorikle reddediyor gibi görünüyor ve kesin bir ifadeyle “Bölgeden çekilme niyetimiz yok” dedi.
İlginç bir şekilde, konu Ermenistan olduğunda Batı’nın da aynı derecede ilgisiz görünmesi, Rusya’nın bariz ilgisizliğini yansıtıyor. Sözde tatbikatlar için Ermenistan’a gönderilen sahte birliklerin yakın zamanda sergilenmesi, Paşinyan’ın tekliflerine ne kadar ciddiyetle yaklaştıklarının açık bir göstergesi olarak hizmet ediyor.
Görünen o ki Paşinyan, iddialı eylemlerle Putin’i bu çıkmazı kırmaya ve Batı ile arzu edilen ilişkiyi kurmaya kışkırtmaya çalışıyor. Yakın zamanda Roma Statüsü’nün Ermenistan Parlamentosu’nda onaylanması bu arayıştaki son provokatif adımı temsil ediyor.
Yaygın olarak anlaşıldığı üzere, Roma Tüzüğü Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) temel belgesi olarak hizmet vermektedir. ICC kararlarının bağlayıcılığı, ulusların Roma Tüzüğü’nü imzalayıp imzalamadıklarına bağlıdır. Roma Tüzüğü’nü onaylayan ülkeler ICC kararlarını uygulamakla yükümlüyken, imzacı olmayan ülkeler belirli suçlar üzerinde mahkemeye yargı yetkisi verebilir. Geçmişte ICC, Ukraynalı çocukların “hukuka aykırı olarak sınır dışı edildiği” gerekçesiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Paşinyan: Zelenskyy’i mi istiyorsunuz?
Paşinyan’ın parlamentoda aldığı son kararla, kararlı bir adım atma konusunda isteksiz görünen Putin’e açık bir mesaj veriyor: Ermenistan’a yönelik herhangi bir hareket potansiyel tutuklanmaya yol açacaktır.
Ukrayna’da olduğu gibi Moskova’yı müdahaleye zorlamak dışında, görünüşte “alışılmışın dışında” olan bu hareketin altında yatan sebep ne olabilir?
Bununla birlikte Putin, küresel muhalefetle karşı karşıya kaldığında bile dengeli kararlar verme yeteneğiyle tanınan, deneyimli ve sarsılmaz bir liderdir. Onu tehlikeli bir duruma sokmak kolay bir iş değil.
Belki de Paşinyan, Putin’in Ukrayna’ya odaklanmasının onu Ermenistan’da yeni bir cephe açmaktan vazgeçirebileceğini hesaplıyor.
Ancak Ermenistan, Ukrayna’nın yanı sıra Afrika, Pasifik ve Suriye’de ABD ile satranç oynayan Putin’e yük bile olmuyor. Müdahale etmeye ya da bunu kabul etmeye meyilli görünmüyor. Kremlin’in pasif duruşundan yararlanan Azerbaycan Ordusu, kaygı verici bir şekilde Ermenistan sınırlarına yaklaşıyor. Üstelik Aliyev’in 30 yıllık Karabağ sorununu çözme azmi ve güveniyle hareket eden silahlı kuvvetleri her zamanki gibi güçlü. Türkiye’den kesintisiz destek aldıkları biliniyor. Ermenistan ordusu güçsüz görünüyor ve tek bir el ateş edilmeden Erivan’ı Azerbaycan’a teslim edebilecekler gibi görünüyor.
Bu dinamikleri bir kenara bırakırsak, ABD’nin özellikle seçimler öncesinde ayırabileceği iyi niyet çok az. Kısa bir süre önce Beyaz Saray, ABD’nin Ukrayna’ya uzun vadeli askeri yardım sağlayacak kaynaklara sahip olmadığını açıkladı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Afrika’dan Ermenistan’a taahhüt ettiği askeri yardım ise Paşinyan’ın konumunu güvence altına almak için yetersiz görünüyor.
Ülkesini Batı güvenceleriyle yönlendirilen “güvencesiz bir girişime” sürükleyen Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskyy’nin yolunu izleyen Paşinyan’ın yeniden düşünmesi gerekiyor. Böyle bir gidişat, zaten zorluklarla mücadele eden ve zorluklara göğüs geren Ermeni halkı için zararlı olacaktır.