Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) küresel ekonomiye ilişkin değerlendirme raporları, uluslararası ekonomi çevrelerinde Uluslararası Para Fonu (IMF) kadar meşhurdur. UNCTAD raporları, dünyanın önde gelen merkez bankaları gibi küresel ekonominin önde gelen aktörlerinin para politikası kararlarını, kalkınmayı ve yaşam kalitesini doğal olarak etkileyen yönleriyle inceliyor. IMF’nin küresel ekonomi raporlarında ise önerilen para ve maliye politikası tercihleri enflasyonla mücadele, mali disiplin veya cari işlemler dengesi açısından tartışılıyor ve bu kararların dünya vatandaşlarının yaşam standartlarını etkileyen boyutu pek de düşünülmüyor. yeterince vurgulanmıştır. Bir örnekle açıklamak gerekirse, UNCTAD’ın geçen hafta yayınladığı raporda, “Gelişmiş ülkelerde uygulanan para politikası ve yüksek faiz oranlarının tüm dünya ekonomisinde yarattığı yapısal değişimin, yaratabileceği zararlar açısından dikkate alınması gerektiği” ifade edilmişti. ülkeler için borç sürdürülebilirliği ve yüksek faiz ortamına uyum açısından.” Bu açıklamanın yeterli ipucu sağladığını düşünüyorum.
IMF’nin son küresel ekonomik görünüm raporu, bir önceki rapordaki öngörüyü koruyarak 2023 yılı büyüme beklentisinin %3 olduğunu doğruluyor. Ancak küresel ekonominin yarattığı dalgalanmalar ve jeopolitik belirsizlikler nedeniyle IMF 2024 büyümesini yüzde 3’ten yüzde 2,9’a düşürdü. İki “kara kuğu” yani Kovid-19 salgını ve devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle küresel toparlanmanın yavaş ve dengesiz olmaya devam ettiğine dikkat çeken Erdoğan, özellikle en büyük enerji şokunu yaşayan Almanya’nın bu durumu hatırlattığını hatırlattı. tarihinde G-7 ülkeleri arasında bu yıl küçülmesi beklenen tek ülke konumundadır. Öte yandan, 6 Şubat depreminin ardından 2023 büyüme tahmini yüzde 2,5’a düşürülen Türkiye için pek çok uluslararası kuruluş, tahminlerinde yüzde 4 ile yüzde 4,5 arasında düzeltme yaparken, IMF de 2023 yılı tahmininde revizyona gitti. Türkiye’nin 2023 büyümesi yüzde 4’e, 2024 beklentisi ise yüzde 3,25.
‘Avrupa’nın hasta adamı’
G-7 ülkeleri arasında bu yıl küçülmesi beklenen tek ekonomi olan Alman ekonomisi için yüzde 0,5 daralma öngörüsünü paylaşan IMF, Almanya’ya ilişkin tahminini ikinci kez aşağı yönlü revize etti. 2022’de yüzde 1,8 büyüyen Alman ekonomisi, geçen yıl avro bölgesinin büyümesine olumlu katkı sağlarken, bu yıl yüzde 0,7 büyümesi beklenen avro bölgesinin ortalama büyümesinden ciddi biçimde saptı ve daha da büyüyecek. çok daha kötü performans gösterdi ve aynı zamanda avro bölgesi büyüme ortalamasını da düşürecek. IMF’nin Almanya için 2024 büyüme tahmini ise yüzde 0,9. Ancak bu 2024 beklentisi, IMF’nin bir önceki Temmuz raporuna göre 0,4 puan daha düşük.
IMF’nin Alman ekonomisine yönelik revize ettiği sıkıntılı görünümün gerekçesi olarak belirttiği önemli konulardan biri de faize duyarlı sektörlerde gözlenen zayıflık.
Ayrıca Almanya’nın ticaret ortaklarından gelen talebin düşük olmasının Almanya’nın ihracat performansını olumsuz etkilemesi ve buna bağlı olarak Almanya’nın sanayi üretimindeki zayıflama da olumsuz tahminlerin öne çıkan nedenleri arasında yer alıyor. Alman hükümetinin bu tahminlerle ilgili IMF’ye söyleyeceği hiçbir şey yok. Almanya, desteklediği Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) enflasyonla mücadele rotası ve küresel ekonomideki sorunlar nedeniyle yüzde 0,4 daralma bekliyor.
Alman Merkez Bankası (Bundesbank), Eylül ayı ülke ekonomisine ilişkin raporunda, 2023 yılının üçüncü çeyreğinde ve yıl boyunca ekonomik üretimin daralacağını açıklamış, son ekonomik verilerin Alman ekonomisi için fazla umut vaat etmediğini belirtmişti. kısa dönemde. Almanya, Economist başta olmak üzere çeşitli uluslararası medya yayınlarında “Avrupa’nın hasta adamı” olarak anılmayı da eleştirdi ve bunun haksızlık olduğunu belirtti. Eleştirileri haklı. Ancak keşke mesele kendilerine dokunana kadar beklemeselerdi ve uzun süredir diğer ülkelerde yürütülen bu tür “masa başı” algı operasyonlarına itibar etmeselerdi.
UNCTAD’den 3 kritik öneri
UNCTAD bu süreç için üç öneri sunuyor. İlk olarak, dünyanın önde gelen merkez bankalarının uzun vadeli mali sorunları ele almaya ve uluslararası işbirliğini geliştirmeye daha güçlü bir vurgu yapması gerektiğini öne sürüyor. Ayrıca, odak noktaları salt fiyat istikrarının ötesine geçerek hem özel sektör hem de kamu sektörü için sürdürülebilir bir ekonomik ortamın geliştirilmesini kapsamalıdır. UNCTAD’ın ikinci tavsiyesi, politika yapıcıların, işçi sınıfının refahını artırmaya yönelik somut taahhütlerle birlikte, reel ücretlerde kademeli ve koordineli artışları savunmaları gerektiğidir.
Bu hedefe ulaşmak için kapsamlı bir sosyal koruma modelinin geliştirilmesine öncelik verilmesi zorunlu hale gelmektedir. Üçüncü tavsiye, gelişmekte olan ülkelerde temiz enerjiye geçişte daha aktif bir yatırım yapılması ihtiyacını vurgulamaktadır. Bu geçişi hızlandırmak ve güçlü çok taraflı işbirliğini teşvik etmek için Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların uzun vadeli finansman fırsatlarını kolaylaştırma ve kapsamlı çok taraflı anlaşmaları teşvik etme konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmesi hayati önem taşıyor. Teknoloji ve finansın erişilebilir ve uygun fiyatlı olmasını sağlamak.