İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanı 12 gündür sürüyor. Kara operasyonuna hazırlanan İsrail ordusu her gün yüzlerce Filistinliyi öldürüyor. İnsani yardımın ulaştırılmasını engelleyen Gazze’deki sıkı abluka, kuşatma altındaki Filistin bölgesindeki hastaneleri zaten çalışamaz hale getirdi. Mısır’a yardım malzemeleri yığılırken Gazze’deki trajedi daha da kötüleşiyor. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini’nin şu sözleri, olup bitenleri en iyi şekilde özetliyor: “Gazze boğuluyor ve öyle görünüyor ki dünya şu anda boğulmuş durumda. insanlığını kaybetmiştir.”
Gazze’yi boğan şeyin İsrail’in ağır bombardımanı ve ablukası olduğu açıktır. Sivil kayıpların önlenmesi ve insani yardımların ulaştırılmasına izin verilmesi yönündeki çağrıları görmezden gelen bu ülkenin tutumu, giderek daha güçlü bir tepkiye neden oluyor. Bu durum uluslararası toplumun İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin görüşlerinin değişmesine neden oluyor. İsrail, Hamas’ın son saldırılarından tüm Gazzelileri sorumlu tutma taahhüdü nedeniyle artan eleştirilerle karşı karşıya. Eleştirmenler aynı zamanda İsrail’in işgalci olarak geçmişte yaptıklarını da değerlendiriyor. Aslında Rusya ve Çin, İsrail’in davranışını Filistinlilerin kolektif olarak cezalandırılması olarak tanımlıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Gazze ablukası ile İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Leningrad Kuşatması arasında paralellikler kurmuştu.
ABD’nin tutumu değişti
Başlangıçta İsrail’e tam yetki veren ABD Başkanı Joe Biden da artan eleştirileri dikkate almak zorunda kaldı. Pazar günü verdiği bir röportajda İsrail’in Gazze’yi işgal etmesinin hata olacağı konusunda uyardı. Sivillerin korunması çağrısında bulunan Biden, insani krize çözüm bulmak için özel bir elçi atadı ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Hamas’ın tamamen yok edilmesi çabasını desteklemesine rağmen, “Filistin devletine giden bir yol olması gerektiğini” ekledi.
Biden yönetimi, uluslararası toplumun artan tepkisi, İsrail’in kara operasyonunun olası başarısızlığı, Hizbullah’ın müdahalesi nedeniyle bölgesel bir savaş olasılığının artması ve Arap liderlerin Filistinlilerin öldürülmesi nedeniyle ülke içinde giderek artan baskıyla karşı karşıya kalması gibi çeşitli nedenlerden dolayı görüşlerini değiştirdi. .
Yine de, ABD Başkanı’nın geçmişte kendisini Siyonist olarak tanımladığı ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in İsraillilere ülkelerini bir Yahudi olarak ziyaret ettiğini söylediği dikkate alındığında, Washington’un Filistin devletine dair referansı son derece zayıf kalıyor.
Tüm dünya, İsrail’in sivil katliamını yalnızca ABD’nin durdurabileceğini, insani yardımın ulaştırılmasını kolaylaştırabileceğini biliyor. Ancak Washington şu anda şiddeti kontrol altına almaya ve İsrail’in olası başarısızlığını önlemeye odaklanıyor. Bu nedenle kararı, insani zorluklara yalnızca sözde bağlılık göstermektir.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları devam ederken, tüm bölge ülkeleri ve ABD diplomatik çalışmalarını sürdürüyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Gazze’deki insani krizin tehlikeli yansımalarını öğrenmek için Arap başkentlerini ziyaret etti. Tahran, İsrail’in gerçekten Gazze’yi işgal etmesi durumunda bir yerde ve bir şekilde savaşa katılma niyetinin sinyalini verirken İranlı diplomatlar da bizzat toplantılar yaparak Direniş Ekseni’ni sağlamlaştırıyor.
Türkiye’nin barış diplomasisi
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, çatışmaların sona erdirilmesi, insani yardımların ulaştırılmasının kolaylaştırılması ve İsrailli tutukluların serbest bırakılması amacıyla bölgedeki ve diğer yerlerdeki paydaşlarla görüşmelerde bulunuyor.
Biden’ın son açıklaması ve Blinken’in Ortadoğu turu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye yönelik eleştiri ve uyarılarının etkisini vurguluyor. Bölgede düzen, istikrar, güvenlik ve normalleşme için diğerlerinden daha fazla çaba gösteren Türkiye, bu durum üzerinde etkisi olan tüm taraflarla ve her ülkeyle görüşerek olağanüstü bir diplomatik çaba sarf ediyor. Aynı zamanda İsrailli rehineleri kurtarmak ve görüşmelere aracılık etmek için de çok çalışıyor.
ABD ve İran’ın son çatışmalara verdiği tepkilere karşı Türkiye’nin yaklaşımının karşılaştırılması, Ankara’nın yeni politikasının bir yansıması olan, Koronavirus salgınına ve Ukrayna savaşına kadar uzanan barış diplomasisi hakkında çok şey anlatıyor.