Yüzyıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel ekonomik dönüşümü düşünüldüğünde akla planlı kalkınma, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) devrimi, altyapı ilerlemesi, ihracata dayalı büyüme ve ağır sanayi hamlesi gibi başlıklar geliyor. . Seçim yapmak kolay değil: Dünyanın gelişen birçok ekonomisine örnek teşkil eden bir kalkınma hamlesinden bahsediyoruz.
Türkiye, 1933-1938 yılları arasındaki Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı’ndan sonra, 1961’den günümüze kadar 12 Beş Yıllık Kalkınma Planı ile gayri safi yurt içi hasılasını (GSYİH) 1 trilyon doların, ihracatını ise 250 milyar doların üzerine çıkarmıştır. Türk ekonomisindeki bu tarihi atılımların parçalara ayrılmaması temennisiyle, Cumhuriyetin ilk 15 yılındaki büyük atılımlar ve 100’üncü yılımıza ulaştığımız son 15 yıl, şimdiden tarih sayfalarına kazındı. Bu başarılar sürdürülebilir kalkınma ve bölgesel barış için temel destektir.
Ortadoğu’da yaşanan ağır insanlık trajedisini ve dünyanın önde gelen bazı ülkelerinin “bilinçli” cehaletlerini gördükçe, cumhuriyeti kuranların eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür ve adil duruşunun ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Kuruluşuna 100 yıl önce kanıyla, yüreğiyle imza atan firmamız, ülkemizi çevreleyen tüm coğrafyanın güvenliği ve huzurundan yanadır. Bu nedenle Cumhuriyetin 100 yıllık şanlı hikâyesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik bağımsızlığının, “Anadolu’nun ekonomik yükselişinin” ve KOBİ devriminin ne kadar paha biçilmez bir başarı olduğunu bir kez daha kavramamız gerekiyor. Son 20 yılda 81 ilin tamamından tarihi bir ihracat hamlesine dönüşen, Türk sanayisinin 100 yıllık ihracat hacmine ulaştığı, cumhuriyetin 100 yıllık tarihine altın harflerle kazınan sanayileşme hamlesinin özü de budur. yüz milyarlarca dolarlık bir değere sahip olduğunu ve Türk sanayisinin katma değeri yüksek ürünlerinin dünyanın her yerinde arandığını gösteriyor.
dönüşüm
Anadolu’nun ekonomik yükselişi ve KOBİ devrimi, Türkiye’nin birçok şehrini de üretim, istihdam, inovasyon ve ihracat merkezlerine dönüştürdü. Üniversite-sanayi işbirliği adına yapılanlar ve Türkiye’nin teknokentlerde, teknoparklarda ve kuluçka merkezlerinde “yerli ve milli” teknoloji hamleleri, üniversite-sanayi işbirliğinin pekiştirilmesi açısından stratejik önem taşıyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında “Türkiye Yüzyılı” vizyonuyla yüksek katma değerli ekonomi.
Bu başarılar, küresel düzenin ve küresel ekonomi-politik sistemin sancılı yeniden yapılanma sürecinde milletin imkan ve kabiliyetlerini güçlendirmek için gerekli olan Türkiye’nin stratejik özerklik kapasitesinin güçlendirilmesi açısından da önemlidir. Türkiye’nin savunma, enerji, gıda, lojistik, ulaştırma ve dijital yeteneklerini yerli ve milli kaynaklarla derinleştirmesi, hakimiyet alanını uzayın derinliklerinden denizlerin ve okyanusların derinliklerine kadar genişletmesi, Türkiye’nin başarısının göstergesidir. 100 yıllık cumhuriyetin ekonomisi.
Cumhuriyetin kuruluş günlerinde çalışan nüfusun önemli bir kısmı Kurtuluş Savaşı’nda şehit olmuş, yeni bir ekonominin inşası için gerekli yatırımlara sermayesi olmayan bir Türkiye’den bugün, daha güçlü bir Türkiye’ye dönüşmüştür. Beş kıtada yaptığı stratejik yatırımlarla uluslararası müteahhitlik hizmetlerinde dünyada ikinci sırada yer alması, mal ve hizmetleriyle küresel tedarik sisteminde “güvenli liman” ülkesi konumunu güçlendirmesi, 100 yıllık hikâyenin bir diğer önemli boyutudur. Türk ekonomisinin ve Türk insanının destansı girişimcilik hikayesidir.
Girişimcilik başarısı
Türk insanının girişimcilik başarısı, “Türkiye Yüzyılı”nın ekonomik yol haritasının temelini oluşturmaktadır. Çünkü durdurulamaz girişimcilik becerilerimizle dünya ekonomisindeki iddiamızı arttırmaya devam edeceğiz. Son 35 yıldır girişimcilik projelerini hayata geçirmek için her türlü çözümü arayan insanımızın sayısız sorusuna sayısız soruya akılcı cevaplar bulmaya çalıştım.
Türkiye ekonomisinin başarı öyküsü aynı zamanda KOBİ’lerimizin sonsuz kararlılığının da öyküsüdür. Küresel rekabetteki yeni kırılmaları, yeni zorlukları gözlemleyen, analiz eden yeni bir nesille Türkiye Yüzyılı’nda KOBİ devrimini daha da iddialı bir seviyeye taşıyacağız.
Cumhuriyet ekonomisinin son 20 yılındaki paha biçilmez bir başarı, ekonominin demokratikleşmesidir. Sermaye ve yatırım becerilerinin halka yayılmasıdır. Türkiye, reel sektörde faaliyet gösteren şirket sayısıyla dünyada istisnai bir konumda bulunuyor. Bu nedenle Türkiye’de reel ve özel sektörü temsil eden sivil toplum kuruluşlarımız (STK’larımız), yürüttükleri projeler ve mesleki çalışma becerileriyle dünyaya örnek teşkil etmekte ve bu nedenle uluslararası ölçekte şemsiye kuruluşların yönetiminde öne çıkmaktadır. .
Türk ekonomisinin 100 yıllık başarısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Dış Ekonomi Kurumu (TİM) gibi çatı kuruluşlarımızın iddialı proje ve çalışmalarıyla da dünyaca biliniyor. İlişkiler Kurulu (DEİK), Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ve iş dünyasıyla uluslararası düzeyde yakın ilişkiler içinde olan STK’lar.
Türkiye Yüzyılında KOBİ devrimimizle Avrasya’ya, Kafkasya’ya, Balkanlar’a, Afrika’ya ve Orta Doğu’ya ilham vermeye devam edeceğiz.