Bu gururu haklı olarak yaşarken, Türkiye’nin gelecek yüzyıllara refah içinde ilerleyebilmesi için, cumhuriyetin başarılarını ve sorunlarını akılcı bir şekilde analiz edebilmeliyiz. Bu soru bizi cumhuriyetin yapısına ilişkin bitmek bilmeyen siyasi ve ideolojik tartışmaya götürüyor.
Kemalist cumhuriyet algısı tamamen “korkuya” dayanıyor çünkü çok partili demokrasiye geçişin tek parti dönemindeki radikal reformları baltaladığını iddia ediyor ve cumhuriyetin tehlikede olduğunu savunuyorlar. Türkiye’nin mahallelerindeki iç savaşları ya da terör örgütlerinin toprak bütünlüğümüze yönelik oluşturduğu tehdidi kastetmiyorum. Ortadoğu’da son 30 yılda yaşananlar, Irak ve Suriye’deki durum ve PKK terör örgütünün bazı müttefiklerimizden almaya devam ettiği destek, doğal olarak Türk halkının “” sorusunu bir kenara bırakmasını imkansız hale getiriyor. hayatta kalma.”
Demokrat Parti yıllarında ortaya çıkan ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) iktidara gelmesiyle doruğa çıkan Kemalist “korku”, vesayetçi bürokrasinin ayrıcalıklarını kaybetme olasılığından duyduğu korkuyla ilgilidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 yıllık iktidarının da bu korkunun derin bir öfkeye dönüşmesine neden olan bir dönüşümü tetiklediğini söylemek mümkün. Demokrasinin ve çağın gereği olan aşırı laik politikalardan ayrılmak cumhuriyetin kaybı anlamına gelmez.
Tam tersine normalleşme ve kapsayıcılıkla ilgili. Bu, kitlelerin cumhuriyet rejimini benimsemesine yardımcı olan demokratikleşmeyle ilgilidir. İslami, Kürt ve Alevi kimliklerine ilişkin demokratik taleplere seslenmek tam da budur. Cumhuriyetin ortak yararını ve ilkelerini belirlemek kuşkusuz milletin ve onun seçilmiş temsilcilerinin hakkıdır.
Osmanlı Devleti ile cumhuriyetin süreklilik bağlamındaki birlikteliğine, bir asır sonra bile korkuyla karşılık vermek, özgüven eksikliğinden pek fazla bir şey ifade etmiyor. Güçlü bir ülke olarak ikinci yüzyıla giren Cumhuriyet, Osmanlı-Türk modernleşmesinin sürekliliğini sağlamak için “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu ön plana çıkarıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sivil yönetimi, kalkınmayı, demokratikleşmeyi ve bağımsızlığı teşvik ederek cumhuriyet mirasını ileriye taşımayı ve yeni bir atılım gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bazı yabancı medya kuruluşlarının ve eski kafalı pozitivist-Jakobenist aydınların Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı birbirine zıt gösterme çabası da, Türk modernleşme tarihinin doğru analiz edilememesinden kaynaklanmaktadır.
“Türkiye Yüzyılı” vizyonu, milletimizin muasır medeniyet seviyesini aşma hedefinin güncel bir versiyonunu temsil etmektedir. Aynı şekilde Türkiye’nin cumhuriyetin 100. yılını nasıl kutlayacağına dair tartışma da ideolojik açıdan yüklü. Uzun konuşmalar yapmak yerine uçak gemisi TCG Anadolu, elektrikli otomobil TOGG, savaş uçağı Kaan ve insansız hava aracı Bayraktar TB3 ile kutlamak elbette daha anlamlı.
Cumhuriyetin 100. yılı kutlu olsun! Daha nice yüzyıllara!