Mart 2024 yerel seçimleri öncesinde devam eden İyi Parti (İP) krizi herkesin dikkatini çekmeye devam ediyor. Partinin genel başkanı Meral Akşener, geçtiğimiz günlerde İstanbul ve Ankara belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı “korkaklıkla” suçlamıştı. Bu yorumlar üzerine bazı parlamenterlerin IP’den ayrılmanın eşiğinde olduğu söyleniyor.
Ancak asıl zorluk ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’dir (CHP). İP’nin 2019 belediye seçimlerinde CHP ile ittifak kurarak il düzeyinde sıfır belediye başkanlığı yarışı kazandığını hatırlayalım. Bu nedenle hareketin gelecek yılki seçimlere “serbest” ve “bağımsız” olarak katılması nedeniyle başarı çıtası ana muhalefet partisine göre daha düşük olacak. Aslında Akşener, partisinin Mart 2024’te Mayıs 2023 parlamento seçimlerindeki kadar oy alması durumunda mevcut politikasını ikiye katlayabilir.
Buna karşılık CHP genel başkanını değiştirdi ve İstanbul ile Ankara’nın kaybedilmesi ciddi bir krizi körükleyecek. Üstelik böyle bir sonuç İmamoğlu’nun liderlik iddiasını ciddi şekilde baltalayacaktır.
Her iki büyükşehir belediyesini de elinde bulunduran CHP’nin, İP’e yönelik “kurumsal operasyon”a bakarak iki belediye başkanı İmamoğlu ve Yavaş’a ciddi bir siyasi nüfuz kazandırdığını takdir etmek mümkün.
Liderlik savaşı
Üstelik CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İmamoğlu’nun bir sonraki seçimde kötü performans sergilemesi durumunda, ana muhalefet partisi içinde bir önceki CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geri dönebileceği yeni bir liderlik mücadelesi çağrıları da ortaya çıkabilir. Başka bir deyişle, hoşnutsuzlar olası yenilgiye hazırlanırken, CHP liderliği İstanbul ve Ankara’da kazanmak için elinden geleni yapacaktır. Bu anlamda parti teşkilatının önümüzdeki üç ayda gerçekte ne kadar çalışacağını söylemek mümkün değil.
CHP’nin IP tabanının bir kısmını kazanma girişiminin iki hareket arasındaki çatışmaları körükleyeceğine inanmak için nedenler var. Dahası, ana muhalefet partisinin “taban düzeyinde işbirliği” çağrısı, IP ve diğer sağ kanat partilerin kendi köşesinde olmaması durumunda başarısızlığa mahkum olabilir.
İttifak, riskler
Muhalefetin 2019 ve 2023 ittifaklarının omurgası olan Erdoğan karşıtlığının öneminin azalması durumunda CHP, gayri resmi olarak Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Partisi) olarak bilinen Yeşil Sol Parti (YSP) ile işbirliği yapmak zorunda kalacak. ) Halkların Demokrat Partisi’nin (HDP) halefi, İstanbul’da kazanma şansı. Bu nedenle YSP şeffaf müzakere ve işbirliği talep ediyor ve “eşit şartlarda, masa etrafında ve herkesin önünde işbirliği” talep ediyor. YSP anlaşılır bir şekilde 2019’a göre daha maksimalist taleplerde bulunacak çünkü IP ve diğer sağ kanat partiler bu sefer CHP ile çalışmayı reddediyor.
YSP Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları Oruç’un yakın zamanda yaptığı açıklama da bu sonucu destekliyor: “2019’daki stratejimiz tamamen iktidara kaybettirmek üzerineydi. Bu sefer aynı stratejiyi izlemeyeceğimizi ve ‘kazanma’ stratejisinin de bizim için çok önemli olduğunu belirledik. Bu sefer seçmenimizin ve halkımızın iradesinin yerel yönetimlere yansımasını istiyoruz.” Önümüzdeki haftalarda bu iradenin doğası hakkında daha fazla şey öğreneceğiz.
IP’nin yalnızca Mart 2024 belediye seçimlerine katılma kararı, CHP’nin sağ kanat partilerle işbirliği yapmasını zorlaştırdı ve YSP ile çalışmaya zorladı. Bu, ana muhalefet partisinin ödemek zorunda kaldığı en ağır bedeldi.
CHP ile YSP arasındaki bir tür “şeffaf” ortaklığın kampanya sürecinde ideoloji ve kimlik tartışmasını alevlendirmeyeceğini düşünmek için hiçbir neden yok. Yani İmamoğlu ve Yavaş sadece Cumhur İttifakı’nın eleştirileriyle karşılaşmayacak. IP de “üçüncü yol” stratejisinin bir parçası olarak CHP’nin belediye başkan adaylarına darbe indirecek – bu sefer sadece “korkaklıkla” değil, ulusal kimlikle de ilgili.
İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının yeniden seçilebilmeleri için seçmenler arasında 2019’da olduğu gibi bir “ideoloji ve kimlik ittifakı” oluşturmaları gerekecek. Ancak IP olmadan bu tür bir ivme yaratmaları mümkün değil. Siyasi partiler arasında ittifak olmadan her iki adayın da farklı kökenden seçmenlerin desteğini alması zor.
Sonuç olarak CHP, YSP ile işbirliği yapmak zorunda kalıyor ve bu ortaklık, kimlik konusunda daha fazla eleştiriyle karşı karşıya kalmak anlamına geliyor.