Kampanya söylemi, belediye seçimlerine 70 günden az bir süre kala daha da kızışıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve İyi Parti’nin (İP) söylemleri ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) kafa tutmayı vaat ediyor.
18 Ocak’ta hareketinin belediye başkan adaylarını açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’nin yeni seçilen yönetimini “emperyalistlere koçbaşı olmaya gönüllü olmak”, “bölücü terör örgütünün yörüngesinden çıkamamak”la suçlayarak eleştirilerini daha da artırdı. “Kandil’in uzantılarına kırmızı halı sermek”, “Sayın (CHP Genel Başkanı) Özgür’ün iradesini ve iplerini terör örgütünün temsilcilerine teslim etmek” ve “Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu siyasi partinin tabutuna son çiviyi çakmak.”
Bu anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin gayri resmi olarak Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) olarak bilinen PKK yanlısı Yeşil Sol Parti (YSP) ile ortaklığına odaklanan güçlü bir söylem üretiyor. Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk ve siyasi rejim de dahil olmak üzere CHP liderliğinin yakın zamanda gündeme getirdiği konuları CHP karşıtı bir kolaj haline getirdik.
IP ve diğer sağ partilerle güçlerini birleştirmeyi başaramayan CHP’nin bu ikili söylemden etkileneceği tahmin ediliyor. Küresel/bölgesel çatışmaların ve vekalet savaşlarının arttığı bir dönemde, emperyalist alet çantasının bir parçası olan PKK terör örgütüyle ilişkilendirilmek ciddi anlamda yumuşak bir karnı temsil ediyor.
31 Mart yerel seçimleri öncesinde ana muhalefet artık IP korumasından yararlanamadığı için kendisini saldırılara karşı savunamıyor.
IP’nin özgür siyaset arayışı
IP’nin “özgür ve bağımsız” siyaset anlayışının onu CHP’den uzaklaştırdığı bir sır değil. IP, hükümeti eleştirmeyi bırakmamış olsa da, Erdoğan karşıtlığına tamamen sırt çevirerek bu hareketi ana muhalefet partisinden ayırdı. İP Genel Başkanı Meral Akşener, AK Parti’yi “beğenmediğini”, yaptıklarını “eleştirdiğini” ve seçim günü partiyi “mağlup ettiğini” söylüyor.
Ancak IP, YSP’yi ve YSP ile şeffaf bir şekilde şart pazarlığı yapan CHP’yi giderek daha sert bir şekilde eleştiriyor: “Ben her şeyin bizim suçumuz olduğunu düşünüyordum. Kardeşler, YSP ile dürüst ve açık el sıkışın! Sizi kim durduruyor? Derhal el sıkışın. Yerinizi alın.” Bu sözler onun terörle mücadele üzerinden CHP’ye çok daha sert saldırma niyetini yansıtıyor.
Nitekim İP Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Müsavet Dervişoğlu, TBMM’de daha önce şu açıklamayı yapmıştı: “İyi Parti, (PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın) anıtını dikme vaadinde bulunanları selamlayan herkesin yanında durmayı reddeder.” PKK’nın korumasına güvenen ya da herkesin önünde bu insanlarla açık ve şeffaf işbirliği yapan herkes.”
CHP’nin vatanseverliği sorgulanıyor
Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) uzun süredir CHP’yi AK Parti ile aynı argümanlarla ama daha hararetle eleştirdiğini hatırlayalım. IP’nin eleştiri çizgisi aynı zamanda ana muhalefet partisini köşeye sıkıştırmayı da vaat ediyor.
Üstelik Mayıs 2023 seçimlerinden farklı olarak muhalefetin ortaklaşa demokratik bir alternatif yaratma girişimi de yok. Bu anlamda Akşener’in son dönemdeki “Biz CHP’nin yandaşı değiliz” sözleri, CHP’nin bazı belediyeleri kaybetme ihtimalinden daha kapsamlı bir şeyin sinyalini veriyordu.
Aynı zamanda ana muhalefet partisinin siyasi ve söylemsel alanları daralmaya devam ediyor. CHP, Türkiye’nin milli güvenlik çıkarlarına zarar vermekle suçlandığı 2019 ve 2023 yıllarında koruyucu bir kalkanın (IP’nin desteği) arkasına saklanabildi.
CHP çevreleri, milliyetçi seçmenlerin saldırılarına rağmen İP’nin ana muhalefetin YSP’nin selefi Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile işbirliğini meşrulaştırmaya çalışmasının önemini tam olarak kavrayamadı. Bu anlamda AK Parti ve MHP’nin yanı sıra CHP’nin de “vatansever” kimliğini sorgulayan IP, çok yönlü bir meydan okumadır.