Politikadan savaşa, eleştirel değerlendirmelerden spor faaliyetlerine kadar pek çok sektörde dinamik bir yeni yıl bizi bekliyor. Yıl 2024. Hoş geldiniz!
Öncelikle dünya son bir yılda yüksek enflasyon ve ekonomik krizle boğuştu. “Sevgili para” politikası Türkiye dahil hemen hemen her yere hakim oldu. Salgının etkileriyle hâlâ mücadele edilirken Filistin-İsrail savaşı gibi yerel çatışmalar da ortaya çıktı. Dünyanın rezerv para birimi olan ABD doları, Federal Rezerv Sisteminin (Fed) konumunu sıfırlama girişimleriyle karşı karşıya kaldı. Eş zamanlı olarak Türkiye, 6 Şubat depreminin ardından toparlanmaya çalıştı.
2024’e adım atarken insanlığın gidişatı belirsizliğini koruyor ancak kesin olan bir şey var ki o da dinamik bir yıl olacak. Her insanın bunu unutulmaz bir yıl olarak yansıtacağına inanıyorum. İnsanların tercihleri, sesleri ve hükümet kararları bu yılın kaderini belirleyecek.
2024: Seçim yılı
Bu yıl çok sayıda yerel ve genel seçim yaşanacak ve bu da ona “seçim yılı” lakabını kazandıracak: Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Tayvan, Finlandiya, Pakistan, El Salvador Cumhuriyeti…
Kuşkusuz bunların en belirgini Kasım 2024’teki ABD başkanlık seçimleridir. Rusya başkanlık seçimi dünyanın doğu yakası için hayati öneme sahip olsa da heyecan ve rekabet o kadar da hissedilmiyor; Vladimir Putin’in yeniden liderlik koltuğuna oturması neredeyse kesin.
Demokratların en olası adayı Joe Biden, Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın onu engelleyememesi durumunda ABD siyasi tarihinin en yaşlı lideri olabilir. ABD şu anda “siyasi fırsatta eşitlik” mücadelesi veriyor. Eski Başkan Trump, hem Biden’ın baş ağrısı hem de GOP’un “en sevdiği oğlu”. ABD’nin demokrasi ve özgürlüğün kalesi olmaktan duyduğu gurura rağmen Trump, 6 Ocak Kongre Binası saldırısına ilişkin iddia edilen sorumluluğunu öne sürerek seçimlere katılmasını engellemeye yönelik çabalarla karşı karşıya.
Colorado ve Maine yakın zamanda onu Kongre Binası saldırısıyla ilişkilendiren ABD Anayasası’nın 14/III sayılı Değişikliğini gerekçe göstererek onu oylamadan diskalifiye etti. Eyalet savcılarının itirazlarının ardından ABD Yüksek Mahkemesi davayı görmeyi kabul etti ve hukuki süreç Şubat ayında başlayacak.
Yüzleşme
ABD Yüksek Mahkemesi bu yıl önemli davaların tek tanığı olmayacak; Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) ve Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) da önemli roller oynayacak. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başvurusunun ardından Filistin-İsrail savaşına ilişkin yargılama bu ay başladı. Mahkeme, Güney Afrika’nın iddialarını değerlendirecek ve İsrail güçlerinin soykırım yapıp yapmadığını belirleyecek.
Ne yazık ki adil bir karara ilişkin beklentiler yüksek değil. Tarih ve kaybedilen hayatlar, özellikle de İsrail güçlerinin elindeki çocuklar, adil bir mahkeme kararı gerektiriyor. Şu atasözünü unutmamalıyız: “Gecikmiş adalet adalet değildir.”
Ekonomik durgunluk
Yukarıda belirtilen faktörler göz önüne alındığında, benzer ekonomik koşullar ve mali zorluklar bekleyebiliriz. Faiz artırımlarını durduran Fed’in yıl sonuna kadar bu duruşunu sürdürmesi küresel ekonomiyi etkileyecek. Yüksek faiz oranlarının bu yıl ekonomik ve ticari faaliyetleri yavaşlatması bekleniyor. Enflasyon normal sınırlara dönene kadar yüksek faiz oranları ve sıkı para politikasının devam edeceği görülüyor.
Bu hukuki, ekonomik ve siyasi yorumumla ülkemize ve dünyaya yeni yıl dileklerimi iletiyorum. Bakalım devam eden olaylar arasında bu yılı hep birlikte mutlu edebilecek miyiz?