Belediye seçimlerine yalnızca üç hafta kala Halk İttifakı ile Yeni Refah Partisi (YRP) arasındaki ilişki daha da belirginleşiyor. Mevcut seçim sürecinin en önemli gelişmesi, muhalefet partilerinin Mayıs 2023’te ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile ittifak kurarak kendi adaylarını çıkarmaya karar vermesi oldu.
“Üçüncü yol”dan bahseden İyi Parti (İP) bu kararı en açık şekilde somutlaştırdı. Genel Başkan Meral Akşener, CHP’ye yönelik artan eleştirilere ve partisinden çok sayıda istifaya rağmen kararlılığını korudu.
Zafer Partisi (ZP), Demokrasi ve Terakki Partisi (DEVA), Saadet Partisi (SP), Gelecek Partisi (GP) ve Vatan Partisi (MP) de kendi belediye başkan adaylarını çıkardı.
2019 ve 2023’teki seçim ittifakları, CHP hariç tüm muhalefet partilerinin popülaritesini olumsuz etkiledi. Üstelik CHP’nin küçümseyici söylemleri sağ partileri de ötekileştirdi.
Bu arada, gayri resmi adıyla Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Partisi) olarak bilinen PKK yanlısı Yeşil Sol Parti (YSP), (parti içi bölünmeler ve terör örgütü PKK’nın kuzey Irak’taki komutanlarının defalarca yaptığı uyarılar nedeniyle) kendi adaylarını sahaya çıkardı. Ancak CHP ile de karmaşık ve kısmi bir ittifak kurdu. Mesela hareketin İstanbul’da kampanya yapmayan bir belediye başkan adayı var.
Yine CHP ile YSP arasındaki karmaşık ilişki, retorik kavgalar, meclis üyelikleri için yapılan görüşmeler ve bu partilerden birinin aday çıkaramadığı bazı ilçeler üzerinden şekillenmeye devam ediyor.
Muhalefet partileri ise “üçüncü yol” yaklaşımının bir parçası olarak hem iktidar ittifakını hem de ana muhalefeti eleştirerek kampanya yürütüyor. Ancak argümanlarının başarılı bir şekilde belli bir siyasi iklim yarattığını söylemek mümkün değil. Buna karşın CHP liderliği, kendi destekçilerini kazanmak amacıyla eski müttefiklerini eleştirmekten kaçınıyor.
Üçüncü yol arayışında
“Üçüncü yol” yaklaşımı muhalefetle de sınırlı kalmadı. Türk siyasetinin en sıcak konularından birinin, Mayıs 2023’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyen ancak aynı zamanda kendi milletvekili adaylarını da çıkaran Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile YRP arasındaki görüşmeler olduğunu hatırlayalım. YRP bu ortaklıktan faydalandı ve oyların %2,7’sini aldı.
AK Parti’nin şartlarını kabul etmemesi nedeniyle YRP bu kez kendi belediye başkan adaylarını çıkarmaya karar verdi. Ancak hareketin çok sayıda eski AK Partili siyasetçiyi kamu görevlerine aday göstermesi dikkat çekicidir. Dikkat çeken bir diğer gelişme ise YRP’nin AK Parti hükümetine yönelik eleştirilerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gereken saygıyı gösterme kararı alması oldu.
YRP’nin konumunu tanımlamanın en iyi yolu ne olabilir? Kesinlikle muhalefetin “üçüncü yol” yaklaşımına benzemiyor: Belediye seçimi öncesinde Cumhur İttifakı’na katılmamış olmasına rağmen YRP, kampanya stratejisi, söylemi ve adaylarıyla özellikle AK Parti seçmenini kazanmayı hedefliyor.
AK Parti’nin bu yaklaşımdan memnun olacağını düşünmek zor. Tek bir ittifakın çeşitli üyeleri arasında belli düzeyde dalgalanmalar kabul edilebilir. Yine de birlikte kazanmakla, hoşnutsuz seçmenleri, aradaki mesafenin yokluğundan yararlanarak kazanmaya çalışmak arasında bir fark var. Yine de New Welfare’in kendisini nasıl konumlandırdığı ve açıkça CHP’ye fayda sağlayacak adımlar atması “üçüncü yol” yaklaşımı anlamına gelmiyordu.
Erdoğan, Cumhur İttifakı’nı YRP üssünden uzaklaştırdı
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan beklendiği gibi Cumhur İttifakı üssünü YRP’den uzaklaştırıyor. Bu türden ilk açıklama, AK Parti il kampanya yöneticilerinin yakın zamanda yaptıkları bir toplantı sonrasında geldi: “Birçok yerde (YRP), ya bizimle yollarını ayıran ya da bize karşı çıkan adayları sahaya çıkardı.”
Çarşamba günü Malatya’da konuşan Erdoğan ayrıca (YRP’yle ilgili olduğuna inanılan) şu ifadelere de yer verdi: “Partimizin eski belediye başkanlarını, milletvekillerini ve milletvekillerini aday göstererek bizi kazanmaktan ziyade kaybettirmeye çalışan bazı partiler ortaya çıktı. üyeler. Kimsenin bir takım açıklama ve önerilerle bizi mağlup etmeye çalışmasına, gölgemizde yürümesine izin vermeyeceğiz” dedi.
Başka bir deyişle, Türkiye cumhurbaşkanı siyasi partilerin kendi yollarına gitme tercihine saygı duyuyor ancak diğer hareketlerin ve adayların kendilerini eski AK Parti üyesi gibi göstererek partisinin tabanına zarar vermesini engellemeye çalışıyor. AK Parti’ye pahalıya mal olabilecek bir siyaset tarzının, kendi hareketinin yakınında, sanki karşı parti Cumhur İttifakı’nın içindeymiş gibi yerleşmesini istemiyor. Böylece AK Parti ile Yeni Refah arasındaki çizgi daha da netleşiyor.