Tipik olarak anne, erken gelişim sırasında birincil bakıcı rolünü üstlenir ve anneyle olan ilişkinin doğası, bireyin dünya görüşünü önemli ölçüde şekillendirebilir.
Yaşamın ilk ayında bebekler, çevrelerinin, özellikle de annelerinin duygusal tonunu özümsemeye ve işlemeye başlar; bu da onların olumlu ve olumsuz duygu algılarını etkiler. Olgunlaştıkça bu duyguları birbirinden ayırmayı, olumlu davranışları iyiyle, olumsuz davranışları da kötü duygularla ilişkilendirmeyi, bazen kendilerini ve annelerini ayrı varlıklar olarak algılamayı öğrenirler.
Ancak beklenen gelişimsel dönüm noktası, 5 yaş civarında bu duyguları bütünleştirmeyi ve kendini birleşik bir birey olarak tanımayı içerir. Erken çocukluk döneminde anneyle yaşanan olumlu deneyimler bu entegrasyonu kolaylaştırabilirken, olumsuz duyguların aşırılığı buna engel olabilir ve bu da Kişinin zor duygularını bir başa çıkma stratejisi olarak başkalarına yansıttığı yansıtmalı özdeşleşimin savunma mekanizması.
Bölünme özellikleri, yansıtmalı özdeşim kullanıcıları
Bölünmüş ve yansıtmalı özdeşim mekanizmalarını kullanan bireyler tipik olarak farklı davranışsal özellikler sergilerler. Kendilerini olumlu algılama eğilimindeyken başkalarını sürekli olarak olumsuz görürler. Üstelik etraflarındaki hemen hemen her şeyi ve herkesi eleştirme eğilimi gösterirler. Ek olarak, başkalarındaki küçük kusurları tespit etme konusunda keskin bir göze sahiptirler ve çoğu zaman kendileri ve kendilerinin uzantısı olarak gördükleri kişiler dışında herhangi bir olumlu özelliği kabul etmekte başarısız olurlar. Bu davranış modeli, bireylerin insanları ve durumları katı bir şekilde tanımlanmış iyi ve kötü kategorilere ayırdığı ikili düşünme eğilimini yansıtır.
Örneğin, destekledikleri siyasi partiyi, kayda değer bir başarı olmamasına rağmen överken, karşı partilerin olumlu çabalarını göz ardı edip eksikliklerini vurguluyorlar. Tam tersine, karşı çıktıkları partilerin aldığı olumlu kararları takdir edemiyorlar ve yalnızca olumsuz yönlerine odaklanıyorlar. Değerlendirmelerinde hem olumlu hem de olumsuz yönlerin bütünsel olarak değerlendirilmesi eksiktir. Ancak destekledikleri parti daha önce eleştirilen aynı fikri benimsiyorsa hemen tavır değiştirip onu destekliyorlar.
Tutarsızlık sergilerler. Mesela Türkiye’deki yabancılardan rahatsız olduğunu dile getiren ve milliyetçi duygular besleyen bir tanıdık daha sonra yurtdışına yerleşmeye karar verdi. Birdenbire çokkültürlülüğü övmeye ve onun erdemlerini övmeye başladılar. Bu tutarsızlık ortadadır. Bir kişinin siyasi lider seçimi genellikle yetiştirilme tarzını ve bakıcılarının zihinsel durumlarını yansıtır.
Ayrıca otorite figürleriyle çocuklukta yaşanan deneyimler siyasi tercihlerin şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor. Hayatımızdaki bilinçsiz otorite figürleri, çoğunlukla ebeveynlerimiz, siyasi liderlere dair algımızı önemli ölçüde etkiliyor. Bir bakıcının, özellikle de babanın, çocukluk döneminde güvenlik duygusunu sağlayamadığını varsayalım. Bu durumda bireyler bu ihtiyacını giderebilecek liderler arayabilir veya istemeden de olsa sıkıntılı geçmişlerine benzeyen figürlere yönelebilirler.
Özetle, lider seçimimiz çocukluk deneyimlerimizden kaynaklanan çeşitli faktörlerden etkilenir:
– Çoğu zaman kendimizde eksik olduğunu düşündüğümüz niteliklere sahip liderlere yöneliriz. Örneğin, eğer kendimizi kanıtlamakta zorlanıyorsak, güçlü fiziksel veya psikolojik özellikler sergileyen liderlere ilgi duyabiliriz.
– Psikolojik aşinalık, lider seçimimizde çok önemli bir rol oynar. Kendi kusurlarımızı veya olumlu özelliklerimizi yansıtan, onları psikolojik olarak bağdaştırılabilir kılan bireyleri seçme eğilimindeyiz. Benzer bakış açılarına sahip liderler bizde daha derin yankı uyandırabileceğinden, bu, dünyayı nasıl algıladığımızı da etkiler.
– Çocukluğumuzun bakıcıları, aradığımız lider tipi için önemli modeller olarak hizmet ediyor. Eğer bir ebeveyn figürü koruyucu ve iddialıysa, seçtiğimiz liderde de benzer özellikler arayabiliriz.
– Tam tersine, çocuklukta bakıcılarımızın özelliklerine zıt olan liderler arayabiliriz. Örneğin, eğer bir ebeveyn otoriterse, zıt özelliklere sahip bir lider arayabiliriz.
Çocukluk: Lider seçiminde çok önemli bir faktör
İdeal liderinizi düşünün ve olumlu özelliklerini sıralayın: güç, güven, kararlılık, tutarlılık, çalışkanlık, yenilikçilik, şefkat, kapsayıcılık, samimiyet ve daha fazlası.
Her özelliği ayrı ayrı düşünün. Çocukluğunuzda kim gücü somutlaştırdı? Kim zayıf görünüyordu? Onlarla nasıl bir ilişki kurdunuz?
Her özellik için bu işlemi tekrarlayın. Sevgi gösterenleri ve sevgiden yoksun olanları belirleyin.
Her özelliğin zıttı vardır. Örneğin tutarlılık anlayışınız, çocukluk dönemindeki hem tutarlı hem de tutarsız deneyimlerden kaynaklanır. Her iki tarafı da keşfetmek önemlidir.
Tipik olarak liderlerde hoşlanmadığınız özellikler, geçmişinizdeki bireylerin bastırmak istediğiniz niteliklerini yansıtır. Tersine, hayran olduğunuz özellikler, kendi niteliklerinizle, güçlendirmeyi hedeflediğiniz özelliklerle uyumludur.