Herkesin bildiği gibi, çok sayıda terör örgütü dünya çapında faaliyet göstermektedir ve bu durum ABD’nin yaklaşık on yıl önce “küresel terörizm” terimini kullanmaya başlamasına neden olmuştur.
Daha sonra “küresel terör” terimi “İslamcı küresel terör” terimine dönüştü ve ardından El Kaide adında bir örgüt ortaya çıktı. Herkesin hatırlayacağı gibi ABD, daha sonra Afganistan’ı işgal etmek için El Kaide’yi bahane olarak kullanacaktı.
ABD, Afganistan’ın yanı sıra, sürekli bombardıman altında tuttuğu, yoksulluğun yoğun olduğu, insanların geçim sıkıntısı çektiği ve ekmek bulamadığı Yemen’i işgal etmek için El Kaide’yi kullandı.
DEAŞ’ın ortaya çıkışı
Daha sonra Suriye Savaşı’nda iç çatışmalar devam ederken, bir sabah ABD, İsrail ve İngiltere’nin ne yapacağını beklerken uyandık ve IŞİD adında bir örgüt ortaya çıktı. Hiçbir İslami harekete, İslam’ın ruhuna, hatta şeytanın ruhuna bile benzemeyen bir organizasyondu.
Batılı devletler, Müslüman ulusların bir kısmını DEAŞ ve diğer radikal gruplar gibi şiddet içeren bir konuma iterken, bir kısmını da Gülenci Terör Grubu (FETÖ) gibi pasif ve İslam karşıtı bir konuma itiyor. Bütün bu çabalarında İslam’ı ve Müslümanları karalamak için bu iki aşırı terör örgütünü kullanıyorlar. Amaç, Hz. Muhammed’in ortalama milletini yaralayıp zehirlemek ve uluslararası topluma bu Müslümanların teröristten başka bir şey olmadığını düşündürmektir.
Suriye Savaşı’nda IŞİD belirli bölgeleri işgal etti. Daha sonra ABD bunları temizleyerek DEAŞ’tan temizlenen bölgelere başka bir terör örgütü olan PKK terör örgütünü (YPG) yerleştirdi. Aslında ABD, İngiltere ve İsrail için DEAŞ’ın en önemli rolü PKK’ya yer açmaktı.
DEAŞ’ın kuruluşundan kısa bir süre sonra kurucularından biriyle yapılan bir dergi röportajında çarpıcı bir yorum vardı. İsrail’e neden saldırmadıkları sorulduğunda verilen yanıt, DEAŞ’ı örgütleyenlerin konuyu iyi araştırdığını gösteriyor. Kurucu, İsrail’in fitne çıkarmadığını, fitnenin olmadığı yerde savaşmadıklarını söyledi. Şunu düşünmek lazım: Bebek, çocuk, kadın, yetim ayrımı yapmadan öldüren, “fitneyi” kışkırtmadıkları için insanlığın kanına susamış vampirlere benzer davranan katilleri hedef almıyorlar. Bunun yerine savunmasız Müslümanları hedef alıyorlar. Bu, şiddet içeren gruplar arasında tartışmasız en başarılı olanlardan biri olan, CIA tarafından geliştirilen bu örgütün dikkate değer başarısının bir örneğidir.
İsrail’in Filistin’e yönelik savaşı tüm hızıyla devam ederken ve yeryüzündeki tüm vicdanlı insanlar sadece İsraillilere değil, tüm Yahudilere karşı tavır alırken, DEAŞ Moskova’ya bir saldırı düzenledi. Büyük olasılıkla hedeflerden biri İsrail’deki atmosferi dağıtmaktı.
Ancak Ruslar, IŞİD’in bu konuda tek başına hareket ettiğine şüpheyle yaklaşarak, “Her ne kadar terör örgütü DEAŞ bunu yaptığını kabul etse de operasyonun arkasında kimin olduğunu biliyoruz” diyerek doğrudan ABD, İngiltere ve İsrail’i işaret etmişti.
Takip edeceğiz, göreceğiz ama bir yerlerde DEAŞ parmağı varsa bunun ya doğrudan CIA ya da Mossad operasyonu olduğunu, hatta İngiltere, ABD ve İsrail’in ortak operasyonu olduğunu biliyoruz. Moskova’da ilk etapta başardıkları şey, İsrail’deki katliamı gölgede bırakmak, tartışmayı biraz başka yöne çekmek, belki de Rusya ile Müslümanları karşı karşıya getirmekti. Ancak dünya çapındaki insanlar şunu bilmelidir ki, ortalama bir insanın zekası, CIA ya da İsrail istihbarat teşkilatı Mossad’ınkinden daha gelişmiştir. Filistin’deki 10.000 Hamas savaşçısıyla bile başa çıkamayan Mossad ve destekçileri artık dünyadan daha akıllı olduklarını iddia edemezler. Her konuda başarısız oldukları gibi terörist yetiştirmekte ve pazarlamakta da başarısız oldular.
Tartışılmaz gerçeklik çağı
Büyüleyici bir çağda yaşıyoruz. Geleneksel zamanlarda devletler komplolar tasarlıyordu ve insanlar bunu fark ettiğinde devletler operasyonlarını tamamlamış olurdu. Ancak içinde bulunduğumuz çağda bilgi, sosyal medyada ya da internetteki yorumcular arasında o kadar hızlı yayılıyor ki, devletler harekete geçmeden önce planları ortaya çıkıyor. Yöneticilerin komploları ilerlemiyor.
Bugün İsrail’de kurulacak limanın aynı zamanda Filistin’e de yardım ulaştırılacağına dair söylentiler zaten var. ABD işgali genişletmek mi yoksa derinleştirmek mi istiyor? ABD’nin İsrail’e bomba taşıyıp insanların öldürülmesine yardım ettikten sonra insanları ikna etmesi artık mümkün değil. Rusya’daki katliamı tasvir eden görüntüler şüphesiz tüylerimizi diken diken etse de, görünen o ki ne ABD ne de İngiltere bu konuda hedeflerine ulaşmayı başaramadı.