Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Perşembe günü Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ile bir araya geldi. Yaklaşık 1,5 saat süren toplantı Türkiye’de yeni bir siyasi sürecin başlangıcı oldu. Cumhuriyetçilerin toplantıyı “olumlu” olarak değerlendirdiği belirtilirken, Türk medyası Erdoğan’ın gelecekte CHP genel merkezini ziyaret edeceğini bildirdi.
Bu anlamda Özel’in Sabah gazetesine verdiği röportaja kadar uzanan diyalog ve müzakere arayışı, iki cumhurbaşkanının karşılıklı ziyaretlerinin ardından dedikodu ve retorik savaşlarının yanı sıra siyasi arenayı hareketlendiren yeni bir sayfanın açılmasına yol açtı. Bu, diyalog ve müzakerelerin önem kazanmasıyla birlikte Türkiye’deki siyasi atmosferin psikolojisinin de değiştiği anlamına geliyor – ki bu tür çabaları engellemeye yönelik herhangi bir girişimin ağır bir bedeli olabilir.
Önümüzde bariz zorluklar olduğu için mevcut süreci temkinli bir iyimserlikle karşılamak gerekiyor. CHP içindeki bazı gruplar Özel’in yeni bir siyasi platform kurma çabalarını engellemeye çalışabilir ya da ileride yaşanabilecek krizler süreci sekteye uğratabilir. Yine de sembolik bir toplantının gerçekleşmiş olması ve yakında başka gelişmelerin yaşanabileceğine dair işaretler de takdiri hak ediyor.
Nitekim son toplantı, CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sekiz yıl önce 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından yapmak zorunda kaldığı toplantıdan önemli ölçüde farklıydı. Erdoğan’ın Özel’le görüşmesinin, 31 Mart belediye seçimlerinin sonuçlarına ilişkin kamuoyunda bir tartışma ortamında ve darbe girişimi gibi olağanüstü bir durumun bulunmadığı bir ortamda gerçekleştiğini kabul etmek önemli.
Toplantı öncesinde Özel, Kılıçdaroğlu’nun kışkırtıcı sözlerine (“Saray’la pazarlık yapılmaz, sadece savaşılır”) ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu çevresinden gelen bazı dolaylı itirazlara rağmen dimdik ayakta kaldı. Nihayetinde Erdoğan ve Özel, CHP’nin İşçi Bayramı’nın Taksim Meydanı’nda kutlanması konusunda ısrar etmesine rağmen olumlu bir görüşme gerçekleştirmeyi başardı.
Diyalog siyaseti: Ulusal çıkarlara hizmet etmek
Şu anda mevcut diyalog sürecinin kimin çıkarlarına hizmet edeceğini sormanın bir anlamı yok. Çünkü hiçbir politikacı ülkenin acil sorunları hakkında başkalarıyla görüş alışverişinde bulunmaktan kaçınamaz.
Üstelik CHP genel başkanı, selefinin düşmanca ve kutuplaştırıcı söyleminin hareketin 2023 cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesine neden olduğunu biliyor; ancak bu, 2019 ve 2024 belediye seçimlerinde onlara yardımcı olmuş olabilir. Bu nedenle, halk tarafından seçilen başkanın meşruiyetini sorgulamayı bırakıp, aynı zamanda makama saygı duyma sözü vererek Erdoğan’la kavga edip müzakere etme kararı aldı.
Özel’in bu tür siyaseti seçmenlerin CHP’yi geçerli bir alternatif olarak görmesine yardımcı olmanın bir yolu olarak gördüğü anlaşılıyor. Bu nedenle CHP çevrelerinin mutlaka eleştireceği anayasa reformu ve terörle mücadele tartışmalarına girerek bazı riskler almaya hazır.
Anayasa reformu önümüzde
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un ilgili siyasi partilere ulaşarak başlattığı anayasa reformu sürecinin siyasi arenayı daha da hareketlendireceği dikkate alındığında, ülkenin önümüzdeki haftalarda özellikle ilginç bir dönem yaşayacağına inanmak için neden var. aylar.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) devamı olan ve gayri resmi adıyla Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Partisi) olarak bilinen Yeşil Sol Parti’nin (YSP) bu tür gelişmelerden yararlanmaya çalışacağını ileri sürmek mümkün. amaç siyaset yapmak. Siyasetin ivme kazanmasıyla birlikte parti siyasetinin de yeni zorluklarla karşı karşıya kalması muhtemel. Cumhur İttifakı’nın son dönemde güçlü birliğini ortaya koyduğunu dikkate alırsak, CHP’nin diğer muhalefet partileriyle ilişkileri de dikkat çekecektir. Aynı şekilde AK Parti ile CHP Genel Başkanı arasındaki diyalog ve müzakerelere rağmen İyi Parti’nin (İP) nasıl “üçüncü yol” siyaseti izlemeyi planladığını merak etmeden duramayız. Ancak bir diğer önemli faktör DEM’in talepleri ve söylemleri olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uluslararası politikada, özellikle de lider-lider diplomasisinde engin tecrübesi var. 2028 genel seçimleri öncesinde partisinde gerekli değişiklikleri yapacak, acil sorunlara yönelik yeni politikalar geliştirecek ve Türkiye’de parti siyasetini aktif olarak şekillendirmeye çalışacak.