Nobel Ödülü sahibi Joseph Stiglitz’in son kitabı “Özgürlüğe Giden Yol: Ekonomi ve İyi Toplum” çarpıcı bulgular sunuyor.
Kitap, neoliberal kapitalizmin son on yılda katlanarak büyüyen küresel sorunlara ve tehditlere çözüm bulmakta başarısız olduğunu ve artık doğrudan kendi kendini yok etme aşamasına geldiğini savunuyor. Çözümün ancak serbest piyasa sistemiyle sağlanabileceğini öne süren neoliberal kapitalizm savunucuları önemli engellerle karşı karşıya kalıyor. Stiglitz, kuralların kaldırıldığı, devletin düzenlemeleri gevşettiği serbest piyasa yaklaşımının ancak kaosa yol açacağını hatırlatıyor. Çoğunluğun pahasına bir azınlığın özgürlüğünü önceleyen bu yaklaşımın, eşitliğe dayalı bir ekonomi ve iyi bir toplum olma çabalarını da tehlikeye attığını vurguluyor.
Aşırı serbest piyasa anlayışının sınırlamaların olmadığı bir dünya anlamına geldiğini belirten Stiglitz, kimin neyi alacağına ve kimin ne yapacağına yalnızca “ormandaki en güçlülerin” karar verdiği bir ortamın kesinlikle bir piyasa veya piyasa ekonomisi olmadığını vurguluyor. Stiglitz’e göre serbest piyasa yaklaşımını savunan neoliberallerin gözden kaçırdığı en önemli detay, yerel ekonomik sorunlara ve ekonomik krizlere çözüm üretecek kamu müdahalelerinin hiçbir zaman piyasa ekonomisine aykırı olmamasıdır. Tam tersine, toplumun hükümetten kolektif bir yanıt verme kapasitesine yönelik demokratik talepleri var. Stiglitz ve onunla aynı fikirde olan ekonomistler, son 40 yılda büyük eşitsizliklere yol açan ve tehlikeli popülistlere verimli zemin sağlayan anlayışın neoliberal kapitalizm olduğunu belirtiyor.
Neoliberal kapitalizmin 3 büyük krizi
Neoliberal kapitalizmin kasvetli geçmişi, küresel ekonomik sistemde üç büyük darboğazı tetikledi. Stiglitz, bunlardan ilkini, aşırı serbest piyasa ideolojisinin hızlandırdığı, son üç çeyrek yüzyılın en büyük mali krizi olarak tanımlıyor. İkinci darboğaz, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sanayisizleşmenin hızlanması ve uluslararası ticaretin neden olduğu tedarik zincirlerine bağımlılıktır. Son olarak üçüncü darboğazı, küresel üretimin paydaşlarıyla birlikte çevreyi sömüren bir ekonomik düzenin kurulması olarak tanımlıyor. Stiglitz, bu tip kapitalizmin hiçbir zaman özgürlüğü teşvik etmediğini vurguluyor; tam tersine onu baltalıyor, eşitliğe dayalı iyi bir toplum yaratma çabalarını zorlaştırıyor. Tüm bu senaryo, doğal kaynakların ve girdilerin etkin kullanımı adına verimlilikten uzaklaşan bir sürece yol açtığı gibi, iklim krizini daha da alevlendiren bir süreci de tetikliyor.
Kamunun kural ve düzenlemeleri kapsayıcı hale getirdiği ve etkin bir şekilde uyguladığı gerçek bir piyasa ekonomisi, eşitlik ve iyi bir toplum beklentilerinin en önemli temelidir. Ancak dünyanın önde gelen ekonomilerinde neoliberal kapitalizm, halkın reel piyasa ekonomisine olan güvenini sarsıyor. Ekonomik sistemin sağlıklı işlemesi ve insanların piyasa ekonomisine güven duyması için en temel kural, toplumun iyi davranış kurallarını güçlendirmesi ve korumasıdır.
Tam tersine, neoliberal kapitalizmin savunduğu aşırı serbest piyasa zihniyeti, Kovid-19 salgınından bu yana önde gelen 40 ekonomide kişisel çıkarların pervasızca ön planda tutulması nedeniyle “açgözlü enflasyonu” da tetikledi. Stiglitz’e göre Batı toplumlarında neoliberal kapitalizm bencil ve güvenilmez insanlar yaratmaya yardımcı oluyor. Dünyanın önde gelen üniversiteleri ve medya kuruluşlarının Stiglitz ile yaptığı röportajlar kitabın çok konuşulacağını doğruluyor.