Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı nedeniyle Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana en kapsamlı meydan okumasıyla karşı karşıya kalan NATO, ittifakın gelecek perspektifini formüle etmek için kuruluşunun 75. yıl dönümünde Washington’da toplanıyor. Ancak görünüm tamamen cesaret verici değil. İttifak içindeki derinleşen çatlaklar Ukrayna’daki savaştan önce büyük ölçüde iyileşmiş olmasına rağmen, üye devletleri kritik bir süreç bekliyor. Rusya’yı dizginleme, Çin ile stratejik olarak etkileşim kurma ve ittifakı yeni tehdit ortamına hazır tutma ihtiyacını ele almalılar. Gerçekten de, Washington Zirvesi NATO’nun savunma ve caydırma stratejileri, Ukrayna’ya yönelik politikalar ve Çin’e yönelik stratejik yaklaşımlar hakkındaki tartışmalarla domine ediliyor. Bu üç temel konu, NATO’nun mevcut ve gelecekteki güvenlik tehditlerine nasıl yanıt vereceğini tanımlayacak temel alanları temsil ediyor.
Yeni NATO mu?
NATO’nun kuruluşundan bu yana savunma ve caydırma stratejileri ittifakın güvenliğini sağlamada merkezi bir rol oynamıştır. Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığı ışığında NATO, Rusya’yı bir kez daha en büyük konvansiyonel askeri tehdit olarak tanımıştır. Washington Zirvesi, bu duruşu NATO için kritik bir varoluşsal sorun olarak yeniden teyit etmiştir. Son bildirgede, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının Avrupa-Atlantik bölgesinde barışı ve istikrarı ciddi şekilde baltaladığı ve küresel güvenliği tehdit ettiği belirtilmiştir.
NATO, bu tehditlere karşı savunma ve caydırma yeteneklerini geliştirmek için Doğu Avrupa’daki ileri savunma güçlerini güçlendiriyor ve olası saldırılara karşı hazırlık seviyesini yükseltiyor. Ayrıca, NATO üye ülkelerinin Rusya’ya yönelik uluslararası yaptırımları ve siyasi baskıyı artırmaya devam etmesi bekleniyor. Rusya’nın saldırgan politikalarının bedelini ödemesi gerektiğini vurgulayan NATO, bunu yapma kararlılığını gösterdi. Ancak, nihai bildirge NATO’nun Rusya ile doğrudan çatışmaya girmediğini ve riskleri en aza indirmek için iletişim kanallarını açık tutmayı amaçladığını belirtiyor. Buna rağmen, ittifakın Rusya’nın saldırgan eylemlerine karşı kararlılığı açık kalmaya devam ediyor.
Ayrıca NATO, Rusya’nın nükleer silah kullanma tehditlerini ciddiye alıyor ve bu bağlamda nükleer caydırıcılık politikasını güncellemeyi planlıyor. Bu, Rusya’nın Belarus’ta nükleer silah konuşlandırma planlarına yanıt vermeyi ve stratejik tehditlerini ele almayı içeriyor.
Beyannamede öne çıkan bir diğer konu ise NATO üye ülkelerinin savunma harcamaları. Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığı küresel bir güven krizine yol açtı ve Avrupa kıtasının ötesine uzanan bir silahlanma yarışına yol açtı. Devletler silah ve mühimmat stoklarını dikkatlice değerlendirmeye başladılar. Geleneksel olarak silahlı kuvvetlerine büyük yatırımlar yapan ülkeler silahlanma ivmelerini artırdılar, daha mütevazı silahlı kuvvetlere sahip ülkeler ise artık avantajlı silah tedarik fırsatları arıyorlar.
Savaştaki hızlı dijitalleşme ve askeri-teknolojik ilerlemeler, Ukrayna Savaşı’ndan edinilen deneyimlerle birlikte NATO üye devletlerini savunma harcamalarını ve modernizasyon hedeflerini artırmaya teşvik etti. Bu bağlamda, özellikle Avrupa ülkeleri ve Kanada’da savunma harcamalarında %18’lik bir artış oldu. Bu eğilim, gelişen tehdit ortamına yanıt olarak askeri yetenekleri ve hazırlığı artırmaya yönelik kolektif bir çabayı yansıtıyor.
Washington Zirvesi’nde duyurulan nihai bildiriye göre NATO, savunma ve caydırma stratejilerinin bir parçası olarak hem askeri hem de sivil sektörlerde yenilikçi teknolojileri benimsemeyi ve entegre etmeyi amaçlıyor. Yapay zeka, kuantum teknolojileri ve biyoteknoloji gibi alanlarda ilerleme planlanıyor. Ayrıca NATO, enerji güvenliği ve iklim değişikliğine uyum konusunda öncü bir rol üstlenmeye çalışıyor.
Bu amaçla, enerji geçişi sırasında askeri etkinliği ve uyumu sürdürmek için koordineli çabalar sarf edilmektedir. NATO, bu ileri teknolojilere ve sürdürülebilirlik girişimlerine odaklanarak, üye devletleri için uzun vadeli güvenlik ve istikrarı garanti altına alarak, operasyonel yeteneklerini ve gelişen tehditlere karşı dayanıklılığını artırmayı amaçlamaktadır.
NATO ayrıca savunma stratejilerinin bir parçası olarak siber ve uzay tehditlerine karşı hazırlıklarını da artırıyor. NATO Entegre Siber Savunma Merkezi’nin kurulması ve planlama ve tatbikatlarına uzay operasyonlarının dahil edilmesi, ittifakın bu ortaya çıkan tehditlere karşı koyma taahhüdünü gösteriyor. Bu önlemlerin NATO’nun gelecekteki siber saldırılara ve uzay tehditlerine karşı dayanıklılığını artırması ve ittifakın gelişen güvenlik zorlukları karşısında hazırlıklı ve yetenekli kalmasını sağlaması bekleniyor.
Ukrayna’ya tam destek
Ukrayna, şüphesiz Washington Zirvesi’nin en önemli konularından biridir. NATO’nun Ukrayna’ya yönelik politikaları uzun vadeli destek ve Rus saldırganlığını durdurma amacı etrafında şekillenmiştir. Bu amaçla NATO, Ukrayna’ya askeri teçhizat, eğitim ve altyapı desteği sağlayacak NATO Güvenlik Yardım ve Eğitim Merkezi’ni (NSATU) kurmaya karar vermiştir. Bu merkez, Ukrayna’nın savunma kapasitesini geliştirmeyi ve NATO’ya entegrasyonunu desteklemeyi hedeflemektedir ve bu da ittifakın Ukrayna’nın güvenliğini ve egemenliğini güçlendirme konusundaki kararlılığını göstermektedir.
Öte yandan NATO, Ukrayna’ya askeri teçhizat, lojistik ve eğitim için yıllık en az 40 milyar avro (43,40 milyar dolar) finansman sağlamayı taahhüt etti. Bu mali destek, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savunma ve caydırıcılık yeteneklerini geliştirmesine yardımcı olmayı amaçlıyor.
Ukrayna’ya desteğin önemli bir yönü, olası NATO üyeliğidir. Ancak, üyelik için kesin bir takvim belirlenmemiştir. NATO, Ukrayna’daki savaş sona ermeden önce tam üyeliği tartışmanın zor olduğunu kabul etmektedir. Dahası, ittifak üyelerinin hepsinin Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda aynı görüşte olmadığı açıktır. Ukrayna’nın NATO üyeliği hakkındaki tartışmalar Rusya’yı daha da kızdırabilir ve potansiyel olarak savaşı uzatabilir.
Çin ile başa çıkmak
Washington Zirvesi’nin bir diğer önemli teması, ittifakın Çin’e yönelik politikalarını daha da somutlaştırmaktı. 2022 Stratejik Konseptinde belirtildiği gibi NATO, Çin’in artan etkisine karşı stratejik bir yaklaşım benimsemeye çalışıyor. Çin’in NATO için stratejik bir zorluk oluşturduğu açıktır. Ancak ittifak üyeleri arasında bu zorluğun tam olarak nasıl ele alınacağı konusunda bir fikir birliği yoktur.
Açık olan şey, Çin’in artık NATO’nun radarında olduğudur. Washington Zirvesi’nde NATO, Çin’in Rusya’ya verdiği destek konusunda derin endişelerini dile getirdi. Çin’in Rusya ile “sınırsız” ortaklık politikasının ve Rus savunma sanayiine verdiği kapsamlı desteğin Avrupa-Atlantik güvenliği için bir tehdit oluşturduğu açıkça vurgulandı. Bu bağlamda NATO, Çin’i Rusya’ya silah bileşenleri ve savunma sanayi malzemeleri transferini durdurmaya çağırdı.
NATO ayrıca Çin’in siber saldırılar ve uzay faaliyetleri de dahil olmak üzere zararlı faaliyetleri konusunda endişelerini dile getirdi. Çin’in teknolojideki hızlı yükselişi birçok açıdan endişe kaynağıdır. Bu anlamda NATO, Çin’i çatışmacı bir politika benimsemek yerine özellikle siber alanda sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı. NATO, Çin ile stratejik risk azaltma görüşmelerine ve artan şeffaflığa açık olduğunu belirtti. Bu duruş, NATO’nun Çin’e karşı temkinli bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor.
Çin ile ilgili bir diğer önemli husus, ittifakın NATO perspektifinden Asya-Pasifik bölgesindeki güvenlik dinamiklerine odaklanmaya başlamış olmasıdır. Bu bağlamda, NATO’nun ortaklıklar aracılığıyla Asya-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı net bir pozisyon oluşturma olasılığı önemli ölçüde artmıştır. Bu, bir “Küresel NATO” stratejisinin giderek ittifakın gündeminde olacağını göstermektedir. Sonuç olarak, NATO’nun Çin’e yönelik politikaları, küresel güvenlik zorluklarına yönelik daha geniş ve daha kapsamlı bir yaklaşımı yansıtan ittifakın genel güvenlik ve caydırma stratejilerinin önemli bir bileşeni haline gelmiştir.
NATO’nun savunma ve caydırma stratejileri, Ukrayna’ya yönelik politikaları ve Çin’e yönelik stratejik yaklaşımları, ittifakın mevcut ve gelecekteki güvenlik tehditlerine nasıl yanıt vereceği konusunda temel alanlardır. Sonuç olarak, nihai bildiriye göre NATO, savunma kapasitesini artırmak, siber ve uzay tehditlerine hazırlanmak, Ukrayna’ya uzun vadeli destek sağlamak ve Çin’in zorlayıcı politikalarına karşı dirençli kalmak için kendini yeniden konumlandırmalıdır. Bu alanlarda net ve koordineli bir duruş oluşturmak, ittifakın gelişen küresel manzarada güvenliğini ve istikrarını korumak için çok önemli olacaktır.