Son günlerde Türkiye’nin BRICS üyeliği konusundaki tartışmalar artmış olsa da, ülkemizin geleceği için Avrupa Birliği seçeneği çok daha önemli ve stratejik bir öneme sahiptir. Türkiye’nin AB serüveni, sadece ekonomik bir ortaklık değil, aynı zamanda ortak değerler ve kültürel yakınlık temelinde şekillenen uzun soluklu bir yolculuktur.
Avrupa Birliği’nin Türkiye İçin Önemi
Türkiye’nin AB üyelik süreci, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesiyle uyumlu bir şekilde çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma hedefinin doğal bir uzantısıdır[7]. Bu süreç, ülkemizin demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlere bağlılığını pekiştirmektedir.
Avrupa kültürü, Türkiye’nin tarihsel ve coğrafi konumuyla da uyumludur. Ortak bir Avrupa kültüründen söz edilmesini sağlayan en önemli unsurlardan biri olan Hristiyanlık, her ne kadar Türkiye’nin baskın dini olmasa da, ülkemizin laik yapısı ve kültürel çeşitliliği, Avrupa değerleriyle uyum içindedir[3].
Ekonomik ve Stratejik Avantajlar
AB üyeliği, Türkiye’nin ekonomik refahını artıracak önemli fırsatlar sunmaktadır. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve derinleştirilmesi, Türkiye’nin AB ile olan ticaret hacmini daha da artıracaktır[7]. Halihazırda AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağıdır ve bu ilişkinin daha da güçlenmesi, ülkemizin ekonomik istikrarı için kritik öneme sahiptir.
Stratejik açıdan bakıldığında, Türkiye’nin AB üyeliği, ülkemizin bölgesel ve küresel etkisini artıracaktır. AB’nin bir parçası olarak Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya’da daha etkin bir rol oynayabilecek, barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilecektir[1].
BRICS Neden Bir Alternatif Değil?
BRICS, her ne kadar yükselen ekonomilerin bir araya geldiği bir platform olsa da, Türkiye için AB’nin yerini alabilecek bir alternatif değildir. BRICS ülkeleri arasında ortak bir dış politika hedefi bulunmamakta ve üye ülkelerin Batı ile ilişkileri farklılık göstermektedir[5]. Bu durum, Türkiye’nin stratejik çıkarlarıyla tam olarak örtüşmemektedir.
Ayrıca, BRICS üyeliği Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. NATO üyesi olan Türkiye’nin BRICS’e katılması, Batı’da endişeyle karşılanabilir ve ülkemizin uluslararası konumunu zayıflatabilir[5].
Ve Sonuç
Türkiye’nin geleceği, tarihsel, kültürel ve ekonomik bağlarının en güçlü olduğu Avrupa’dadır. AB üyelik süreci, ülkemizin demokratikleşme ve ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli bir itici güç olmaya devam etmektedir. BRICS gibi alternatif oluşumlar, Türkiye’nin çok yönlü dış politikasında tamamlayıcı bir rol oynayabilir, ancak AB üyeliği hedefinin yerini almamalıdır.
Türkiye’nin AB serüveni, zorlu ve uzun bir yolculuk olsa da, bu yolculuğun sonunda elde edilecek kazanımlar, ülkemizin geleceği için çok daha değerlidir. Bu nedenle, Türkiye’nin AB üyelik hedefine odaklanması ve bu yöndeki çabalarını artırması, uzun vadeli çıkarlarımız açısından en doğru strateji olacaktır.
Kaynaklar: [1] https://www.mfa.gov.tr/turkiye-ve-avrupa-birligi_ne-tam-uyelik-sureci.tr.mfa [2] https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/301235 [3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa_k%C3%BClt%C3%BCr%C3%BC [4] https://tusiad.org/tr/basin-bultenleri/item/9649-avrupa-birligi-60-yasina-girerken-turkiye-icin-onemi [5] https://serbestiyet.com/dis-haber/turkiyenin-uyeligin-esiginde-oldugu-brics-nedir-170581/ [6] https://tr.wikipedia.org/wiki/BRICS-T%C3%BCrkiye_ili%C5%9Fkileri [7] https://www.ab.gov.tr/turkiye-ab-iliskilerinin-tarihcesi_111.html [8] https://www.dw.com/tr/brics-%C3%BCyeli%C4%9Fi-muammas%C4%B1-ankara-neden-%C3%A7ekimser/a-70151845 [9] https://www.bbc.com/turkce/articles/ceqqdn6dwpdo [10] https://www.trthaber.com/haber/gundem/turkiyenin-ab-seruveni-780734.html