Yeniden Refah Partisi’nin Genel Başkanı Fatih Erbakan, Habertürk’te gerçekleştirdiği canlı yayınla ilgili değerlendirmeler yaptı. Türkiye’nin gündeminde yer alan yeni anayasa tartışmalarına dair görüşlerini aktaran Erbakan, ‘anayasa değişikliğinin şu an en acil mesele olmadığını’ ifade etti. ‘İktidardan farklı bir görüşümüz bulunuyor’ diyen Fatih Erbakan, konuya dair sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Beşeri sermaye kaybı, işsizlik, sokaklarda meydana gelen şiddet vakaları, cinayetler, mülteci sorunları ve 15-30 yaş aralığındaki gençlerimizin üçte birinin ya eğitim almadığı ya da çalışmadığı gerçeği var. Kamu kaynaklarının yanlış kullanımı, sosyal adaletin sağlanamaması gibi sorunları anayasa değişikliği yapmadan çözmek mümkün. Bu konularda anayasa, bizim elimizi bağlayacak bir unsur değil.’ Anayasa, iktidarın gözünde Türkiye’nin öncelikli meselesi olarak öne çıkıyor.
Fatih Erbakan, yeni anayasa ile sağlanacak olanın kuvvetler ayrılığı sisteminin kurulması ve başkanlık sisteminin daha demokratik bir hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Laikliğin bazen din karşıtlığı olarak yanlış anlaşılan bir kavram olduğunu belirten Erbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Eğer anayasa değişikliği söz konusu olacaksa, biz kuvvetler ayrılığına dayanan bir sistemin gelmesine ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz. TBMM’nin güçlendirilmesi, demokratik ve iyileştirilmiş bir başkanlık sisteminin oluşturulması talep ediliyor. Meclis’te güvenoyu ve gensoru mekanizmalarının olması sağlanmalı. Ayrıca, hükümeti oluşturacak bakanlar, seçimle gelmiş kişilerden seçilmeli, yasama yetkisi Meclis’te kalmalıdır. Kuvvetler ayrılığı, HSK, Yargıtay, AYM gibi kurumların üyelerinin belirlenmesinde daha demokratik bir hale getirilmeli. Anayasa’da laiklik kavramının netleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. İnanç özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik, zaman zaman din karşıtlığı olarak sunulan bir araç haline getirilmesine itiraz etmeliyiz. Laikliğin anlamını net bir şekilde ifade edelim. Hukukçular ve akademisyenler bu konuyu tanımlayacaklardır.
Erbakan, ilk dört maddenin değiştirilmesine dair talepleri olmadığını vurguladı: ‘Laikliğin devlete yansıması; her inanç grubuna sahip insanların inançlarını özgürce yaşayabilmesine izin verilmesi, bu konuda engel olunmaması gerektiğidir. Tüm inanç sahiplerine eşit mesafede durulması, ayrıcalık yapılmaması gerektiği söylenebilir. 28 Şubat döneminden hatırladığımız acı tecrübeler var. Farklı bir siyasi görüş iktidara geldiğinde, o dönemdeki prensipleri yeniden uygulamaya koyma riski her zaman mevcut. Bu durumu güvence altına almak önemlidir. Tüm inanç gruplarına eşit mesafede durulması, devletin ve inanç sahiplerinin inançlarını yaşamasını engellemeyecek biçimde uygulanmalıdır. Bu sağlandığında yalnızca üç madde ile sorun yaşamayız. Yeni sistemin yetkileri oldukça yüksek, bu yetkilerle farklı bir görüşe sahip birisinin Cumhurbaşkanı olması durumunda tekrar sıkıntı yaşamamak adına dikkatli olunmasında fayda var.’