TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Meclis’te gerçekleştirdiği basın toplantısında, Türkiye’de artan kadın ve çocuk cinayetlerine ilişkin hazırlanan “Kadın Cinayetlerinde Öldürülen Çocuklar Raporu”nu kamuoyuyla paylaştı. Kılıç, yaşanan şiddet olaylarının artık çocukları da kapsadığını vurgulayarak, İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi gerektiğini ifade etti.
Kılıç, Türkiye’de kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin tehlikeli bir seviyeye ulaştığını belirterek, hükümetin yapılan uyarılara rağmen gerekli önlemleri almadığını dile getirdi. Kadınların yıllardır cinayetlere ve şiddete karşı eylemler yaptığını, ancak devletin bu çağrılara kayıtsız kaldığını hatırlattı. “Kadınlar hakları için sokağa çıktıklarında, ya biber gazıyla acıları artırıldı ya da copla müdahale edildi. Hükümet, bu uyarıları göz ardı ederek bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden ayrıldı. 6284 sayılı kanunu dahi etkin bir şekilde uygulamaktan kaçınıyorlar. Sonuç olarak, şiddet artmaya devam etti ve artık çocukları da hedef alır hale geldi,” dedi.
Kılıç, raporlarında 2024’ün ilk 9 ayında 35 çocuğun aile içi şiddet sonucu hayatını kaybettiğini açıkladı. Bu konuda faillerin çoğunun çocukların babaları ya da annenin birlikte yaşadığı erkekler olduğunu belirtti. “Yılın başlangıcındaki 9 ay içinde gerçekleşen kadın cinayetleri sırasında, 2 yaşından 16 yaşına kadar her yaştan çocuk hayatını kaybetti. 26 çocuğun katili kendi babasıydı; diğer cinayetlerde ise failler arasında üvey babalar, dedeler ve annenin partnerleri yer aldı. Cinayetlerin çoğu ateşli silahla gerçekleştirildi; 20 çocuk tabanca ile, 6’sı tüfekle, 4 çocuk bıçakla, 5’i ise boğulma yoluyla hayatını kaybetti,” diye ekledi.
Kılıç, bu tür olayların genellikle evde ya da evin önünde gerçekleştiğine dikkat çekti ve erkeklerin kadınlardan intikam almak için kendi çocuklarını da öldürdüğünü ortaya koyduğunu belirtti.
Kılıç, aynı zamanda faili meçhul çocuk ölümlerinin de artış gösterdiğine dikkat çekerek, Ağustos ayında kaybolan ve 19 gün sonra cansız bedeni çuval içinde bulunan 16 yaşındaki Narin Güran’ı hatırladı. Güran’ın ölümüyle ilgili henüz faile ulaşılamadığını ifade ederek, adalet sisteminin yetersizliğine tepki gösterdi: “Narin’in kaybolmasının üzerinden 2 ay geçti fakat hala faile ulaşılmadı. Adalet Bakanlığı oyalama yapıyor, Valilik açıklama yapıyor ama sonuç yok. Daha dün cansız bedeni bulunan Rojin’in ölümü de faili belirsiz. Biz hâlâ bu kayıpların peşindeyiz. Daha önce kurulan Rabia Naz Komisyonu’nun önerileri bile yasalaşmadı. Bu durum, şiddetin önlenmesine dair siyasi irade eksikliğini gözler önüne seriyor.”
Kılıç ayrıca, 8 yaşındaki Şeyma’nın intihar süsü verilen ölümüne de değinerek, olayın cinsel istismar bulgularına rağmen neden kapatıldığını sorguladı. “Bir çocuk kendi boynuna ipi nasıl sarıp kendini asabilir? Bu dosya nasıl kapanır? Buna asla inanamıyorum,” diyerek hukuk sistemindeki eksikliklere dikkat çekti.
Sevda Erdan Kılıç, kadın cinayetlerinin önlenmesi için İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi gerektiğini belirtti. Kastamonu’da bir polis memurunun eşi Burçin Sevgi’yi beylik tabancasıyla vurarak öldürdüğünü hatırlatan Kılıç, artık ne bir kadının ne de bir çocuğun daha kaybedilmesine tahammülleri olmadığını ifade etti: “Eğer biz susarsak, tüm kadınların umutları kırılır ve karanlık daha da derinleşir. Şiddete karşı direnen tüm kadınlar ve çocuklar adına mücadelemize devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalanana kadar susmayacağız.”
Kılıç, basın toplantısını şu sözlerle tamamladı: “Şiddetle ve istismarla mücadelemiz, iktidarın bu suça ortaklığı sona erene dek sürecek. Tek bir can daha kaybetmemek için her türlü baskıya karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.”