Başlık: ABD, İsrail’e Neden THAAD Füze Savunma Bataryaları Gönderiyor?
Kaynak: REUTERS | Yazan: Tom Bateman | Kurum: BBC News | Yayınlandığı Yer: Washington | Tarih: 14 Ekim 2024 | Güncelleme: 16 Ekim 2024
THAAD bataryalarının İsrail’e gönderilmesi, İsrail’in hava savunma yeteneklerinde tespit edilen eksiklikleri kapatmayı hedefliyor olabilir; ya da bu durum, Washington’daki yetkililerin İsrail’in İran’a daha yoğun bir saldırı düzenleyeceği endişelerini artırıyor mu? Amerikan Savunma Bakanlığı, İsrail’e yüksek irtifa füze savunma sistemi yollayacağını duyurdu. ABD Başkanı Joe Biden, Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunma (THAAD) bataryalarının “İsrail’i koruyacağını” belirtti. Amerikalı yetkililer, İran’ın 1 Ekim tarihinde İsrail’e 180 balistik füze ile gerçekleştirdiği saldırıya dikkat çekiyor. Bu saldırıya karşı İsrail’in yakın zamanda bir yanıt vermesi bekleniyor.
Washington’un THAAD sistemini İsrail’e göndermesi, Amerikan askerlerinin ülkede konuşlanması anlamına geldiği için dikkat çekici. İran’ın, İsrail’in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldürmesi sebebiyle ülkeyi hedef aldığını duyurdu. İsrail henüz bu saldırıya yanıt vermedi, ancak Savunma Bakanı Yoav Gallant, yanıtlarının “ölümcül, kesin ve her şeyden önemlisi sürpriz” olacağını ifade etti.
Pentagon, bataryalar için gerekli ekipmanla birlikte öncü bir ekibin 16 Ekim tarihinde İsrail’e ulaştığını açıkladı. Sistemin “yakın gelecekte” operasyonel hale geleceği ifade edildi. THAAD füzelerinin gönderilmesi, hem İsrail’in hava savunma sistemindeki eksiklikleri kapatmaya yönelik bir önlem olarak değerlendiriliyor, hem de İsrail’in İran’a karşı daha sert bir saldırıya geçeceği yönündeki endişeleri güçlendiriyor. Başkan Biden, İran’ın nükleer tesislerine veya enerji ve petrol altyapısına yönelik yapılacak saldırılara, küresel ekonomiye olası etkileri nedeniyle karşı çıkıyor.
Kararın arka planı ne olursa olsun, Washington’un THAAD sistemi göndermesi, savaşın yaygınlaştığı bir ortamda İsrail’in ABD’nin savunma desteğine ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. İran’ın 1 Ekim’deki saldırısında kullandığı Fattah-1 gibi balistik füzeler, hedefe doğru iniş yapmadan önce atmosfere yöneliyor. Bu füzelerin askeri avantajı, insansız hava araçlarına veya güdümlü füzelere göre çok daha güçlü olmalarıdır. THAAD’ı üreten Lockheed Martin, bu bataryaların özellikle balistik füzelere karşı etkili olduğunu belirtiyor. Sistemde altı kamyona monte edilmiş fırlatıcı ve her birinde sekiz adet önleyici bulunuyor. Yaklaşık 100 kişilik bir ekip tarafından çalıştırılan bataryaların maliyeti ise yaklaşık 1 milyar dolar. THAAD, dünya genelinde çok talep gören bir sistem. Örneğin, Ukrayna, Rus füze saldırılarına karşı THAAD istiyor. Suudi Arabistan’ın da sipariş verdiği bilinmektedir.
Ayrıca, İsrail’in Arrow 2 ve Arrow 3 de dahil olmak üzere ABD ile birlikte geliştirdiği dikkat çekici bir hava savunma sistemine sahip olduğu belirtiliyor. Bu sistemler, hipersonik hızda uçarak balistik füzeleri imha edebilme kapasitesine sahiptir. Sistemin tasarımcıları, Arrow’un İran’ın saldırısına ‘beklendiği gibi’ ve ‘mükemmel’ bir yanıt verdiğini ifade ediyor. ABD’nin yanı sıra bazı Avrupa ve Arap ülkeleri, İsrail’in savunmasına destek sağladı. Bunun için ABD, Doğu Akdeniz’deki iki savaş gemisinden önleyici sistemleri kullanarak müdahalede bulundu. İran’ın 1 Ekim’deki füze saldırılarında yalnızca bir kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. İşgal altındaki Batı Şeria’da yaşanan bu olay, şarapnel parçasının çarpması sonucunda meydana geldi.
Washington, İran’ın gerçekleştirdiği saldırıyı “etkisiz ve yenilgiye uğramış” olarak tanımlasa da, sahadaki hasar bunun aksini gösteriyor. Uydu görüntüleri, İsrail’in F-35 uçaklarının konuşlandığı Nevatim Hava Üssü’nde kraterler dahil olmak üzere hasar meydana geldiğini ortaya koyuyor. Washington merkezli Denizcilik Analiz Merkezi’nden Decker Eveleth, uydu görüntülerinin üsse 32 ayrı çarpma noktası olduğunu gösterdiğini belirtti. Eveleth, “Bazı F-35’ler çok şanslıydı” diyerek sosyal medyada bu duruma dikkat çekti. İsrail’in Haaretz gazetesine göre hasarın kaynağı, doğrudan füzelerden mi yoksa düşürülen füzelerin parçalarından mı olduğu henüz netlik kazanmadı. Tel Aviv de dahil olmak üzere çeşitli yerlerde de hasar raporları yer alıyor. İddialara göre bir füze, İsrail’in istihbarat örgütü Mossad’ın genel merkezine yakın kalabalık bir bölgede dokuz metre derinliğinde bir krater oluşturdu.
THAAD gönderimi, Biden yönetiminin İsrail’in savunmasına verilen kararlı desteğin bir parçası olarak değerlendiriliyor. İsrail kaynakları, ABD’nin geçen yıl İsrail’e 50,000 tondan fazla silah gönderdiğini belirtiyor. Ancak THAAD kararının aynı zamanda Washington’un politikalarında meydana gelen bazı değişikliklerin de bir göstergesi olduğu ifade ediliyor. Beyaz Saray, daha önce İsrail ve düşmanlarına, çatışmayı tırmandırmamaları ve diplomasiye öncelik vermeleri yönünde baskı yaptı ancak bu çabalar başarılı olamayınca, net bir şekilde müttefik İsrail’in kararlarına destek vermeye ve bu ülkeyi hem diplomatik hem askeri yönden korumaya yönelik adımlar attı.
İran’ın füze saldırısı, İsrail’in Hamas’ın siyasi liderlerinden İsmail Haniye’yi ve Gazze’deki ateşkes müzakerelerindeki aktörlerden birini öldürdükten sonra, İsrail’in Beyrut’un yoğun yerleşim alanlarını bombaladığı ve kara operasyonu başlattığı bir dönemde gerçekleştirildi. İsrail, 11 aydır sınır ötesi roket saldırıları nedeniyle, Hizbullah liderlerini ve füze depolarını hedef aldığını duyurdu. İsrail, 60 bin İsraillinin, ancak Hizbullah’ın etkinliğinin azaltılması ve askeri baskı yoluyla ülkenin kuzeyindeki evlerine dönebildiğini savunuyor.
Pentagon, THAAD konuşlandırmasını, İsrail’i desteklemek ve Amerikan personelini İran ve İran destekli gruplardan korumak için “Amerikan ordusunun son aylarda yaptığı daha geniş düzenlemelerin” bir parçası olarak tanımlıyor. THAAD’ın 2019’da da askeri tatbikat için İsrail’e konuşlandırıldığı biliniyor; bu, orada bilinen son dönem. İsrail’in kendi savunma yetenekleri göz önüne alındığında, Amerikan ordusunun tatbikat dışında ülkede konuşmasının oldukça nadir bir durum olduğu belirtiliyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Washington’ın kararını uygulamaya koyması halinde “askerlerinin hayatını tehlikeye atmış olacağını” ifade etti.