İş insanı Murat Ülker, kişisel blogunda yayınladığı son yazısında bilimin ve dinin çatışmadığını, aksine birbirini tamamladığını savunarak ilginç bir tartışma başlattı. Ülker, bilimsel buluşların insanları daha derin bir inanç anlayışına yönlendirdiğini belirtiyor ve modern fizik ile dini inançların nasıl uyumlu olabileceğine dair örnekler paylaşıyor.
BİLİM VE DİN: FARKLI AÇILARDAN AYNI GERÇEKLİK Murat Ülker, yazısında bilimin evrenin fiziksel işleyişini anlamaya çalışırken dinin bu sürecin arkasındaki yaratıcı gücü ortaya koyduğunu ifade ediyor. Bilimsel keşiflerin evrendeki düzenin bir parçası olarak algılanması ve bu düzenin Yaratıcı tarafından belirlendiği inancıyla ilişkilendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Kur’an’daki “Sünnetullah” kavramına işaret eden Ülker, her bilimsel keşfin, insanı inançlı kılmak için bir fırsat olarak değerlendirilebileceğine inanıyor. Blog yazısında, “Bilim, insanı daha imanlı hale getirir. Keşfettiğimiz her yeni şey aslında evrende hali hazırda mevcut olan ilahi düzenin bir parçasıdır,” diyor. Bilim insanlarının yeni keşiflerde bulunduğunda, aslında evrenin başlangıcından beri var olan yasaları keşfettiklerini ifade ediyor. Bu nedenle, bilim ve dinin tamamlayıcı iki alan olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.
FİZİK DÜNYASINDAN İLHAM: CHİARA MARLETTO VE MİCHİO KAKU Murat Ülker’in yazısında vurguladığı diğer bir nokta ise modern fizik alanındaki gelişmeler. Teorik fizikçi Chiara Marletto ve Amerikalı fizikçi Michio Kaku’nun çalışmalarını referans alan Ülker, bu düşünürlerin evrenin işleyişine dair yeni perspektifler sunduğunu öne sürüyor. Chiara Marletto’nun karşıolgusal düşünce deneylerinin fiziksel olayların olasılıklarını sorguladığını belirtip, bu düşünce sisteminin dinle çelişmediğini ifade ediyor. Ülker, Marletto’nun yaklaşımını evrendeki düzenin derinliklerine dair bir keşif olarak değerlendiriyor. Karşıolgusal düşünme biçimi, bir şeyin nasıl olabileceğini sorgulamakla alakalıdır ve bu da fizikte yeni teorilere kapı açar. Ülker, bu düşüncenin İslami düşüncede yer alan “Sünnetullah” kavramıyla örtüştüğünü savunuyor. Michio Kaku’nun süper sicim teorisi ve çok boyutlu evren görüşüne de yer veren Ülker, bu teorilerin evrenin görünen boyutlarından daha fazlasını bünyesinde barındırdığını ifade ediyor. Kaku’nun çalışmaları, bilim insanlarının evrenin işleyişiyle ilgili daha fazla bilgi sahibi oldukça Yaratıcının evrene koyduğu yasaları daha iyi kavradıklarının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
İSLAM DÜNYASINDA BİLİMSEL GELENEK Murat Ülker, yazısında tarihi İslam dünyasının bilim ile ilişkisinden de bahsediyor. İslam’ın altın çağında bilimin ve dinin birlikte geliştiğini, Müslüman bilim insanlarının büyük buluşlar gerçekleştirdiğini hatırlatan Ülker, günümüzde bu mirasın yaşatılması gerektiğini savunuyor. “İslam medeniyeti, bilimi desteklemiş ve evrenin sırlarını çözmeye yönelik çabalarda her zaman ön planda olmuştur” diyen Ülker, dinin keşiflere engel yaratmadığını, aksine bunları teşvik ettiğini ifade ediyor. Kur’an’daki “Ol dedi, oldu” (Yasin Suresi, 82. Ayet) ifadesini örnek göstererek, Allah’ın yarattığı her şeyin düzen içinde var olduğunu ve bunun bilimsel yöntemlerle anlaşılabileceğini vurguluyor. Ülker’e göre, İslam dünyasının geçmişte bilime yaptığı katkılar, günümüz Müslüman bilim insanlarına ilham vermeli ve bilimi dinle birlikte değerlendirmek suretiyle yeni keşiflere kapı aralamalıdır.
BİLİM VE DİN ÇELİŞİR Mİ? Bilim ve dinin birbirine zıt olduğu yönündeki yaygın kanaatlere itiraz eden Murat Ülker, “Bilim, Allah’ın evrene koyduğu yasaları keşfetmeye yönelik bir çabadır” diyerek, bilimin aslında dinle uyum içerisinde olduğunu savunuyor. İnsanların bilimsel buluşları dinle çelişen unsurlar olarak değerlendirmemesi gerektiğini, aksine bu buluşların evrendeki ilahi düzenin bir parçası olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor. Yazısında din ile bilimin çelişmediğini, aksine birbirini tamamladığını ifade eden Ülker, “Bizler, bilimle keşfettiğimiz her şeyin zaten mevcut olduğunu ve Yaratıcı’nın evrene yerleştirdiği yasaların bir parçası olduğunu gözlemliyoruz. Bu, imanımızı derinleştirir” diyor. Bilimi anlamak ve evrenin işleyişini keşfetmek, insanların dini inançlarını daha da güçlendirebilir.
SONUÇ: BİLİMİN KEŞFETME CESARETİ VE DİNLE UYUM Murat Ülker’in blogunda dile getirdiği görüşler, din ile bilimin bir arada var olabileceğini ve keşiflerin insanları Yaratıcıya daha da yakınlaştırabileceğini ortaya koyuyor. Ülker, bilimin sadece bir keşif aracı olmadığını, aynı zamanda insanlık için dini inancı güçlendiren bir unsur olduğunu savunuyor. Önemli iş insanı, bilim dünyasındaki gelişmelerin, özellikle Marletto ve Kaku gibi öncü bilim insanlarının çalışmaları sayesinde, evrenin ilahi düzenini daha iyi anlamamıza katkıda bulunduğunu belirtiyor.