Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da düzenlenen BRICS Zirvesi sonrasında ülkeye dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yönelik çağrısını ve DEM Partisi’nden Ömer Öcalan’ın amcası ile İmralı’da gerçekleştirdiği görüşmeyi gündeme getirmedi. Gazeteciler de Bahçeli’nin bu açıklamaları hakkında herhangi bir soru sormadı. TUSAŞ’ta 5 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısı üzerine Erdoğan, “TUSAŞ gibi değerli bir kuruluşumuzun hedef alınması manidardır.” diyerek saldırının Suriye’den gelen bir sızma olduğunu ifade etti. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirilen operasyonlarla gerekli yanıtın verildiğini aktardı. TUSAŞ’taki terör saldırısında yaşamını yitiren vatandaşlar için rahmet dileyen Erdoğan, yaralılara acil şifalar temennisinde bulundu. Erdoğan, terör saldırısına ilişkin hem adli soruşturma hem de istihbarat ve güvenlik birimlerinin kapsamlı çalışmaları yürüttüğünü belirtti.
“Huzurlu, güvenli bir Türkiye hedefine ulaşacağız” diyen Erdoğan, “Terörle mücadelemizi elimizdeki tüm imkanlarla sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. Terörün karanlık ve kanlı gölgesinin ülkemizden tamamen kalktığı, aydınlık ve huzurlu bir Türkiye inşa etme hedefimize mutlaka ulaşacağız.” ifadesini kullandı. Savunma sanayisinin, güvenli bir Türkiye’nin temel taşlarından biri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Hainlere inat daha fazla çalışacak ve daha fazla üreteceğiz.” sözlerini dile getirdi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in davetiyle BRICS Zirvesi’ne katıldığını hatırlatan Erdoğan, özellikle Ortadoğu’daki İsrail saldırıları gibi küresel konuların ele alındığı bu zirvede Türkiye’nin görüşlerini diğer liderlerle paylaştığını belirtti. Putin’in yanı sıra Venezuela, Özbekistan, Vietnam ve Kongo liderleriyle ayrı ayrı görüştüğünü söyleyen Erdoğan, “İsrail’in saldırılarının bir an önce durdurulması için Birleşmiş Milletler gibi farklı platformlarda yürüttüğümüz çabalara destek istedim.” dedi.
BRICS ülkelerinin dünya yüzölçümünün yaklaşık %30’unu, nüfusunun %45’ini kapsadığını dile getiren Erdoğan, dünya petrol üretiminin %40’ı, mal ihracatının %25’i ve ticaretin %40’ının BRICS ülkeleri tarafından gerçekleştirildiğini belirtti. Bu durumun BRICS platformunun ekonomik anlamda ne denli önemli olduğunu gözler önüne serdiğini kaydetti. Türkiye’nin de BRICS ile iş birliğini ilerletme arzusunu vurguladı.
Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtlamaya devam etti:
SORU: TUSAŞ’a yönelik düzenlenen terör saldırısıyla ilgili en son gelişmeleri öğrenmek istiyoruz. Zamanlama açısından ne düşünüyorsunuz? Terör saldırısının PKK tarafından gerçekleştirildiği belirtiliyor. TUSAŞ’ın hedef alınmasının nedeni nedir?
Cevap olarak Erdoğan, “Bu terör saldırısında TUSAŞ gibi önemli bir kuruluşumuz hedef alınmıştır. Teröristler, yalnızca bir kuruluşu değil, Türkiye’nin huzur ve güvenliğini tehdit etmişlerdir. 5 şehidimiz ve birçok yaralımız var. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Hem bu canilere karşı durmaya devam edeceğiz, hem de ülkemizi daha müreffeh bir geleceğe taşıma kararlılığımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi.
Erdoğan ayrıca, yapılan operasyonlarla teröristlerin ağır bedeller ödediğini ve güvenlik güçlerinin hızla müdahale ederek saldırganı etkisiz hale getirdiğini açıkladı.
SORU: Türkiye, terörle mücadelede önemli adımlar attı. Gelecekte bu mücadelenin seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erdoğan, “Terörle mücadelede kesinlikle taviz vermeyiz. Kararlılıkla devam edeceğiz ve terörü kaynağında yok etme politikamızdan vazgeçmeyeceğiz. Terörün nedenleriyle, dış desteklerle kapsamlı bir mücadele yürüteceğiz.” diye belirtti.
Erdoğan, PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ile ilgili olarak da, “Bu terör örgütü artık yalnız kalmaya mahkumdur. ABD, bir süre PYD/YPG’yi desteklese de bu durum sonsuza dek sürmeyecek.” ifadesini kullandı.
BRICS Zirvesi’nde yapılan görüşmelere dair Erdoğan, Türkiye’nin BRICS ile ilişkilerini geliştirmeyi amaçladığını, bu platformun Türkiye’nin ekonomik açıdan güçlenmesine katkı sağlayabileceğini belirtti. Kazan Zirvesi’nden çıkarılan sonuçların, sürdürülmekte olan ilişkilerin ve iş birliklerinin güçlendirileceği yönünde olduğunu da ekledi. Başlık: Erdoğan’a Bahçeli’nin Öcalan İle İlgili Açıklaması Neden Sorulmadı
Geçtiğimiz günlerde, ABD Başkan adaylarından Donald Trump, “Doları rezerv para birimi olarak kullanmayan ülkelerin ürünlerine %100 vergi uygulanabileceği” yönünde bir tehditte bulundu. Bu durum mevcut finansal sisteme alternatif bir sistemin oluşturulup oluşturulamayacağını düşündürüyor. Amacımız mevcut sistemleri birbiriyle karşılaştırmak değil; biz yerli ve milli para birimleri ile yolumuza devam etmeliyiz. Sayın Trump, ABD’nin lideri olarak böyle bir görüş ortaya koyabilir. Ancak biz o zaman kendileriyle finans sektörüyle ilgili pek çok konuyu görüştük. Neden o zaman müdahale etmediler? Yerli ve milli paralarla birlikte hangi ülkelerle bu adımları atabiliyorsak atarız. Burada kazançlı bir finansal sektör oluşturmak gerektiğini düşünüyoruz. Eğer Amerika ve Batılı ülkeler bu doğrultuda adım atarlarsa, hem biz kazanırız hem de onlar ve Amerika kazanır. Uzun yıllardır milli paralarla ticaretin savunucusuyuz. Bu yaklaşım, ikili ticaretin döviz baskısından kurtulmasını sağlıyor. Farklı ülkelerin ticaret faaliyetlerine müdahale edilmesinin önüne geçer. Milli paralarla ticaret aynı zamanda özgür ticaret anlamına gelir. Ödeme sistemlerinde çeşitliliğin olmaması, finans piyasalarını çeşitli şoklara karşı daha savunmasız hale getiriyor. Bu nedenle alternatif bir finans ve ödeme sistemi hem uluslararası ticareti kolaylaştıracak hem de çeşitlilik kazandıracaktır.
SORU: İtalya ve İspanya gibi bazı ülkeleri dışarda tutarsak, Batı’nın İsrail’in Gazze’deki uyguladığı soykırıma ve Lübnan’daki katliama karşı duyarsız kaldığını görüyoruz. BRICS Zirvesi’ndeki ikili görüşmelerinizde diğer ülkelerin tutumu neydi? Bu konudaki ayrışmalar neler? Bu ülkeler, Filistin’e destek vermekte kararlılar ve bu süreçte İspanya, İrlanda, Norveç ve Slovenya ile bu dayanışmamızı sürdürme kararlılığındayız. Birlikte hareket edersek güç kazanabiliriz. Batı, kendini İsrail’e karşı borçlu hissettiği için bazı ülkeler, Nazi döneminde yaşananlardan ötürü borçlarını bu yolla kapatmak için İsrail’in işlediği suçlara sessiz kalıyorlar. Ancak bu durum, Filistinlilere karşı yeni bir borç yükümlülüğü doğuruyor ve bu onların geleceğine utanç verici bir miras bırakıyor. BRICS üyelerinin Filistin’in haklı davasına ve Lübnan’a daha fazla destek vermelerini, İsrail’in saldırganlıklarına karşı seslerini yükseltmelerini talep ediyoruz.
SORU: Birleşmiş Milletler nezdinde İsrail’e silah satışını durdurma girişimimiz olmuştu. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile konuyu görüştünüz ve İspanya, İrlanda ve Fransa’nın da bu konuda açıklamaları olmuştu. Bu bağlamda bir ittifak kurmayı ve benzer ülkeleri İstanbul’da toplama girişiminde bir gelişme olabilir mi? İsrail’e dur demek, onların masum insanları, çocukları, aileleri hedef almasının önüne geçmek için silah erişimini durdurmak şart. Şu anda birçok ülke, Amerika ve Almanya gibi, verdikleri silahlarla İsrail’in saldırılarını destekliyor. Birleşmiş Milletler çatısı altında İsrail’e kapsamlı bir silah ambargosu uygulanması amacıyla çalışmalara başladık ve bu çağrımıza destek verenlerin sayısı giderek artıyor. ‘İnsanlık İttifakı’ olarak umarım bu girişimimiz başarıya ulaşır ve kalıcı bir barış sağlarsak, ateşe benzin dökenlere karşı yangını söndürme çalışmalarımıza devam edeceğiz.
SORU: Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme konusundaki gelişmeler neler? Sayın Putin ile bu görüşmenin ardından yeni bir durum öngörüyor musunuz? Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruma ve komşumuzda kalıcı barış tesis etme yanındayız. Terör örgütleriyle mücadelede, bu tutumun önemli bir yer tuttuğunu düşünüyoruz. Suriye yönetiminin Türkiye ile samimi bir normalleşmenin önemini anlaması ve adım atması gerekmektedir. Umarım ilerleyen zamanlarda bu konuyla ilgili olumlu bir gelişme olur.
SORU: Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile gerçekleşen görüşmenin sonuçları neler? Türkiye’ye yönelik silah ambargosunun kaldırılması konusunda beklentileriniz var mı? Yalnızca Deniz Kuvvetleri ile ilgili alımlar gündeme geldi, bunun dışında bir gelişme olur mu? Kendisiyle yaptığımız görüşmede Eurofighter hakkında olumlu adımlar atılabileceğini duyduk. Şu an görüşmeler devam ediyor. Türkiye, savunma sanayisinde ihtiyaçlarını büyük ölçüde kendisi karşılamaktadır; fakat bazı kalemlerin temininde zamana ihtiyaç duyulmaktadır.
SORU: Rusya ile yapılan görüşmeler hakkında bilgi verebilir misiniz? Türkiye’nin arabuluculuk rolü ve savaşta ateşkes sağlama çabalarınız devam ediyor mu? Putin, kalıcı ateşkesin sağlanması yönünde bir iradesinin olduğunu gösteriyor. Ayrıca, yapılan görüşmelerde esir takasları hakkında beklentilerin var olduğunu gördük. Sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi için elimizden geleni yapıp, barış için müzakereleri bir an önce başlatmayı umuyoruz.
SORU: Türkiye’deki savunma sanayii fonunun artırılması yönündeki tartışmalar ve hava savunma sistemleri konusundaki gelişmeler neler? S-400’ün yeni fazı ve Çelik Kubbe hava savunma sistemleri konusundaki ortaklık imkanları hakkında bir gelişme var mı? Çelik Kubbe projesini kendi disiplinimizde ilerleteceğiz. S-400 konusunu Türkiye Cumhuriyeti hükümeti kendi kararlarıyla yönetecektir. Önceliğimiz, ihtiyaçlarımızı eksiksiz karşılamaktır. Savunma alanında geldiğimiz seviyeyi daha ileri hedeflere ulaşmak için adım adım yüksek sesle ilerleteceğiz. Erdoğan’a Bahçeli’nin Öcalan çıkışı sorulmadı.
Son günlerde dolara dayalı yatırımlar hakkında çeşitli haberler gündeme geliyor. Bir yandan da “Çin, Türkiye’yi Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet etti” şeklindeki haberler ortaya çıkıyor. Ankara ile Pekin arasındaki ilişkiler üzerine nasıl bir vizyon oluşturmalıyız? Nisan ayında yaptığım ziyarette, Çinli yetkililer “Sayın Cumhurbaşkanımızı ülkemizde ağırlamak istiyoruz” demişlerdi. Peki, Çin ile olan ilişkilerimiz nereye evrilecek? Geçmişten bugüne güçlü bağlarımız bulunuyor. Her iki ülke de birbirlerini etkileyerek gelişmiş iki büyük uygarlık olarak tarihi bir mirasa sahiptir. İlişkilerimizi bu derin bağlar üzerine inşa etmeye çalışıyor ve yeni köklü bağlar kurmak için çaba harcıyoruz. Çin, dünya siyasetinde ve ticaretinde son derece önemli bir ülke. Stratejik ortaklık düzeyindeki ilişkilerimizi güçlendirmek amacıyla yeni adımlar atma fırsatını değerlendirebiliriz. Çinli dostlarımızla ikili ticaret hacminin artırılması ve yatırım potansiyelleri gibi birçok konuyu zaman zaman ele alıyoruz. Yakın zamanda Çin’den bir ziyaret bekliyoruz. Bu ziyaretin ardından biz de bir iade ziyareti gerçekleştireceğiz. Zaman olarak bunun çok uzamayacağını düşünüyorum. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in bize bir ziyaret gerçekleştireceğini ve ardından bizlerin de kendilerine bir ziyaret düzenleyeceğini öngörüyoruz.