Başlık: İngiltere Kralı Neden Kölelik İçin Özür Dileyemiyor?
Yazar: Sean Coughlan, BBC Kraliyet Ailesi Muhabiri 26 Ekim 2024
İngiltere Kralı III. Charles, köle ticareti ile ilgili tazminat ve özür tartışmalarının yeniden gündeme geldiği günlerde, Samoa’daki Milletler Topluluğu liderlerine geçmişlerinin “en acı yönlerinin hâlâ yankı bulduğunu” ifade etti. Kraliyet Ailesi, kölelik ile ilgili tarihî sorularla başa çıkmakta zorlanırken, bu durum mesleki bir risk haline gelmiştir. Liderlerin, sömürgecilik ve köleliğin mirasından en çok etkilenen ülkelerden bazılarını temsil ettiği bu zirvede durum daha da dikkat çekici hale gelmiştir. Ancak Kral, eğer sembolik bir özür ya da tazminat verme gereği olduğuna şahsen inanırsa, bunu gerçekleştiremeyecek. Çünkü hükümdarlar, bakanların önerileri doğrultusunda hareket ederler ve böyle bir siyasi hassas konuda konuşmaları, hükümet politikası çerçevesinde kalmak zorundadır.
Geçtiğimiz hafta Başbakanlık, Samoa’daki zirvede İngiltere’den herhangi bir özür ya da tazminat anlaşması beklenmediğini açıkça belirtti. Bu durum, Kral’ın şahsi düşüncelerinin ne kadar önemli olduğunu etkilemektedir. Tarihî haksızlıklar hakkında söylenen her şey, hükümetin belirlediği sınırlar dahilinde olmaktadır. Kral Charles, zirvede diplomatik bir dille, “Hiçbirimiz geçmişi değiştiremeyiz” diyerek, Başbakan Keir Starmer’ın “tarihimizi değiştiremeyiz” ifadesiyle paralellik kurmuştur.
Hollanda Kralı Willem-Alexander, ülkesinin kölelik geçmişi nedeniyle özür diledi ve bu durumun ırkçılıkla ilişkilendirilerek hâlâ etkilerinin hissedildiğini vurguladı. Kral III. Charles, Kenya’daki sömürge dönemine ait yanlışlıklar için “en büyük üzüntü ve pişmanlık” duygusunu dile getirmişti. Ancak resmi özür yerine, yalnızca “üzüntü duymak” ifadesini kullanarak, tazminat taleplerinden kaçınmıştır. Tony Blair’in 2007 yılında İngiltere’nin köle ticareti nedeniyle “derin üzüntü ve pişmanlığını” dile getirmesi, bir İngiliz başbakanının özüre en yakın duruşuydu.
Kraliyet ailesi de tarih boyunca bu konuda bölünmüş durumdadır. Kral, sembolik çağrılara odak noktası olurken, siyasi kararları değiştiremez. Özellikle şu dönemde, İngiltere’nin bütçeleri sıkı bir baskı altındayken tarihî tazminatlar pek mümkün görünmemektedir. Fakat monarşinin, hem aile hem de kurum olarak yaşanan olaylardan daha fazla sorumluluğa sahip olup olmadığı tartışmaya açıktır. Tarihçi Prof. Suzanne Schwarz, Kraliyet Ailesi’nin 19. yüzyılın başlarındaki köleliği ortadan kaldırma çabalarında da bölündüğünü belirtmektedir.
Kral III. George’un yeğeni Gloucester Dükü, köleliğe karşı önemli bir kampanya yürütmesine rağmen, III. George’un oğlu, geleceğin Kral IV. William’ı, köleliğin en büyük savunucularındandı. Diğer ülkelerde de köleliğin sorgulanmasına yönelik girişimler olmuştur. Hollanda Kralı, resmi bir özür dilemek üzere başbakanıyla birlikte hareket etmiştir. Ancak Kral Charles ve diğer kıdemli kraliyet üyeleri için köle ticaretinin etkili olduğu bir bölgede veya eski bir kolonide ziyaret gerçekleştirdiklerinde özür meselesi tekrar gündeme gelecektir. Prens William ve Catherine’in 2022’deki Karayipler ziyareti, ziyaretlerinin sömürge geçmişi ile yüzleşip yüzleşmediği konusundaki tartışmaları beraberinde getirmişti.
Kral, Samoa’daki zirvede dikkatli bir yaklaşım sergileyerek, “Hiçbirimiz geçmişi değiştiremeyiz. Ancak tüm kalbimizle dersleri öğrenmeye ve devam eden eşitsizlikleri çözmek için kreatif yollar bulmaya kendimizi adayabiliriz” şeklinde bir açıklama yaptı. Bununla birlikte, köleliğin mirası üzerine yaptığı bir konuşmada köleliği hiçbir şekilde dile getirmemiştir.