İzmir’in Seferihisar ilçesinde 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin üzerinden dört yıl geçti. Bu depremin etkileri hâlâ zihinlerde tazeliğini korurken, uzmanlar İzmir’in deprem riski hakkında uyarılarını sürdürmeye devam ediyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi İkinci Başkanı Reyhan Peştemalcı, kentin tarih boyunca aktif fay hatları üzerinde yer aldığını belirterek dikkat çekici bilgiler sundu.
‘EN RİSKLİ FAY TUZLA FAYI’ Peştemalcı, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Tarihsel olarak birçok deprem üreten faylar bulunuyor. Özellikle Karaburun depreminin yanı sıra, Söke-Balat depremi de 1955’te İzmir açıklarında Ege Denizi’nde 6.8 büyüklüğünde gerçekleşmiş ve büyük yıkıma yol açmıştır.” şeklinde ifade etti. Günümüzde İzmir ve çevresinde 13 aktif fayın bulunduğunu vurgulayan Peştemalcı, “Bunlar İzmir fayı, Seferihisar fayı, Gülbahçe fayı ve Tuzla fayı. Özellikle Tuzla fayı, 30 Ekim Samos depreminden sonra Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve ekibinin yaptığı araştırmalarla daha fazla incelenmiştir. Bugün itibarıyla en riskli fay olarak Tuzla fayı gösterilmektedir,” dedi.
‘7 VE ÜZERİ DEPREM RİSKİ’ Kent merkezinin altından geçmekte olan Tuzla fayının 7 ve daha büyük büyüklükte depremler oluşturma kapasitesine sahip olduğunu, ayrıca bu fayın 30 Ekim’de meydana gelen depremde de tetiklendiğini belirten Peştemalcı, “Tuzla fayı üzerinde gerçekleştirilen çalışmalarda sıcak su kaynaklarının çıkışı ve sıcaklık artışları gözlemlenmiştir. Bu durum, ortalama 7.1, 7.2 büyüklüğünde bir depreme yol açabilecek bir fay için önemli bir veri sağlamaktadır. Bunun ardından tektonik hareketliliğin başlaması bekleniyor,” dedi.
“Tuzla fayı için hesaplanan tekrarlama süresinin yaklaşık 2000 yıl olduğunu aktararak, son büyük depremin 128 yılında meydana geldiğini belirtti. Bu fayın sistematik bir fay olmaması nedeniyle 2000 yıllık süre sadece ortalama bir hesaplamadır ve değişim gösterebilir. Ancak bu süre bizim için önemli bir istatistik,” diyen Peştemalcı, İzmir’deki riskli yapılar ve zemin özellikleri göz önüne alındığında, şehrin kapsamlı önlemler alması gerektiğinin altını çizdi.
‘SAHİL ŞERİDİNDEN GELEN RİSK’ Özellikle Alsancak, Karşıyaka, Göztepe ve Hatay gibi sahil bölgelerindeki sıkışık ve eski binaların depreme karşı dayanıksız olduğunu ifade eden Peştemalcı, “Bu binalarda özellikle temelden kaynaklanan su sızıntıları ciddi hasarlara yol açmaktadır,” dedi. Peştemalcı, deprem riskinin öngörülmesi amacıyla yapılacak çalışmalarda ciddi maddi kaynaklar gerektiğini belirterek yerel yönetim ve hükümetten bu konudaki çabalara destek beklediğini vurguladı.