Başlık: DANA Olayı: Valencia’daki Sele Neden Olan Hava Olayı Nedir?
İspanya’da aşırı yağışlar sonucunda en az 158 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan DANA fenomeni, ülkenin 1987 yılından bu yana yaşadığı en büyük sel felaketi olarak kaydedildi. Valencia’nın bazı bölgelerinde, bir yıllık yağış miktarını neredeyse karşılayan yağmur, sadece bir saat içinde yağdı. Utiel ve Chiva’da bir metrekareye 300 litreden fazla yağmur düştüğü tahmin ediliyor. Meteorologlar, DANA fenomeni nedeniyle son derece dengesiz bir hava sistemi oluştuğunu belirtiyor. Bu durum, Dubai’de sel felaketinin havayolu seferlerini etkilediği ve Umman’da ölü sayısının 20’ye yükseldiği olaylarla ilişkilendiriliyor.
Kurak bölgelerin son 40 yıl içinde üç katına çıkmasıyla birlikte ortaya çıkan riskler ise dikkate değer. İtalya da sel felaketiyle karşı karşıya kaldı ve halkın evlerinden çıkmaması gerektiği konusunda uyarılar yapıldı. Ayrıca, Türkiye’nin atık plastik ithalatının neden arttığı ve bu soruna yönelik olası çözümler tartışılıyor.
Aşırı yağışların, atmosferin üst katmanlarındaki soğuk havanın, hızla yükselen Akdeniz kökenli sıcak ve nemli hava ile çarpışmasından kaynaklandığı kaydedildi. Nemli rüzgarların, yüksek kesimlerdeki karasal rüzgarlarla birleşerek hızla yükseldiği ve daha yüksek irtifalara ulaştığı belirtildi. DANA, İspanyolca isminin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Bu fenomen, İtalya’da Ağustos ayında bir süper yatın batmasına da sebep oldu. Meteorologlar, bu tür olayların sıklığında küresel ısınmanın rolünü göz ardı etmiyor.
Imperial College London’dan iklim bilimci Dr. Friederike Otto, BBC Çevre Muhabiri Matt McGrath’a verdiği demeçte, “Bu yoğun yağışların iklim değişikliği tarafından etkilenmediği söylenemez” diyerek ekliyor: “Fosil yakıt kaynaklı ısınmadaki her bir derecelik artış, atmosferin daha fazla nem tutmasına yol açmakta; bu da daha yoğun yağışların meydana gelmesine neden olmaktadır.” Araştırmacılar, iklim değişikliğinin bu bulutların taşıdığı yağmur miktarını doğrudan etkilediği görüşünde. Belirtilen rakam, her bir derecelik ısınma ile bulutların taşıdığı yağmur miktarının %7 oranında arttığıdır.
Yağmur şiddetle yağdığında, toprak bu denli fazla suyu emmeye uygun olmayabiliyor. Leeds Üniversitesi’nden Prof. Mark Smith, daha sıcak yazların toprağı kurutmasının su emme kapasitesini azalttığını vurguladı. Ayrıca, daha sıcak iklimlerde fırtınaların hareketinin yavaşlaması da araştırılır; çünkü bu durum yağış miktarını artırabilir. Eylül ayında Akdeniz’deki yüksek sıcaklıklarla daha da güçlenen Boris Fırtınası, Orta Avrupa’da birçok ülkeye ölüm ve yıkım getirmişti.
İspanya’da, uyarıların geç yapıldığına dair birçok eleştiri gündeme geldi. Ancak meteorologlar, hızlı hareket eden, yoğun gök gürültülü fırtınaların yolunu tahmin etmenin son derece zor olduğunu belirtiyor. Oxford Üniversitesi’nden Dr. Linda Speight, “Uyarılar, insanlara sel tehlikesinden önce yüksek yerlere çıkmalarını ve kendilerini korumalarını sağlamak açısından kritik olabilir. Ancak, yoğun gök gürültülü fırtınalar için önceden tahminde bulunmak son derece zordur, çünkü en yoğun yağışların nerede olacağı genellikle önceden belli olmamaktadır” dedi. Ayrıca, “Meteorologlar ve bilim insanları, bu zorluğu aşmak için yenilikçi çözümler bulmak adına çalışmalara devam ediyor, ama bu kolay bir sorun değil” diye ekledi.
İspanya’daki sel felaketinin ortaya koyduğu diğer bir sorun, modern altyapının aşırı sel olayları ile baş edememesidir. Bazı araştırmacıların belirttiği üzere, yollar, köprüler ve caddeler, mevcut iklim koşullarına değil, geçen yüzyılın iklimine göre inşa edilmiştir.