Başlık: Ajax-Maccabi Tel Aviv Maçı Sonrası Hollanda’da Kriz: Fas Kökenli Bakan İstifa Etti, Koalisyon Çalkantıda
Hollanda’nın Lahey kentinden Yusuf Özkan tarafından bildirilen haberlere göre, 15 Kasım 2024 tarihinde, Ajax ile Maccabi Tel Aviv arasında oynanan UEFA Avrupa Ligi maçı sonrasında Amsterdam’da meydana gelen şiddet olayları, hükümette ciddi bir krize yol açtı. Koalisyon partileri, hükümetin geleceği üzerine tartışmak için Cuma akşamı toplandı ve sorunlar kendini gösterdi. Koalisyonun devamlılığı konusundaki endişeler ise hala sürmekte.
Fas kökenli Devlet Bakanı Nora Achabar, koalisyonu oluşturan aşırı sağ ve sağ partili bakanların Müslüman göçmenler hakkında ırkçı ifadelerde bulunduklarını belirterek istifasını sundu. Merkez sağ görüşlü Yeni Sosyal Sözleşme Partisi’ne (NSC) bağlı diğer bakanların da istifa etme niyetlerini açıklamaları, bu durumu daha da karmaşık hale getirdi. Amsterdam’da, geçen hafta Perşembe akşamı düzenlenen maç öncesinde ve sonrasında, İsrailli taraftarlar ile Filistin yanlısı grubun arasında gerilimli olaylar meydana geldi.
Hollanda’da basında yer alan haberlere göre, Amsterdam’a gelen yaklaşık 2 bin 600 Maccabi Tel Aviv taraftarının, bazı binalardan Filistin bayraklarını indirdiği ve Araplar aleyhine tezahüratlarda bulunduğu bildirildi. Bu durum, kentteki gerginliğin artmasına yol açtı. Maç sonrası ise, Johan Cruijff Arena yakınlarında ve Amsterdam şehir merkezinde İsrailli taraftarlar ile Filistin yanlıları arasında çatışmalar yaşandı. Amsterdam polisi, 62 kişiyi gözaltına alırken, bunlardan 10’unun İsrailli olduğu belirtildi. Videolar incelendiğinde, daha sonra beş kişi daha gözaltına alındı.
Hükümetin büyük ortağı olan aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) ve liberal sağdan gelen Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD), yaşanan olayların arkasında Müslüman toplumu gördüklerini ileri sürerek sert açıklamalarda bulundu. PVV lideri Geert Wilders ve VVD lideri Dilan Yeşilgöz, “Antisemitizm suçu işleyen çifte pasaport sahibi kişilerin Hollanda vatandaşlığının iptal edilmesini” talep etti. Hollanda’daki yasalar gereği çifte vatandaşlık artık mümkün değil; bu durumdan daha çok Türkiye ve Fas kökenli göçmenler faydalanmakta.
Başbakan Dick Schoof, uyum krizine dikkat çekerek, antisemitizm suçu işleyen çifte vatandaşların Hollanda vatandaşlığının iptal edilmesine ilişkin öneriye sıcak baktığını belirtti. Wilders ve Yeşilgöz, Amsterdam’daki olayların “uyum krizi” ile bağlantılı olduğunu savunarak, sorumluluğu “Yahudilerle düşmanlık içinde olan Müslümanlara” yüklediler. Bu söylemleri, koalisyonu ayakta tutan NSC’de ve muhalefet partilerinde rahatsızlık yarattı.
Lahey’deki siyasi kaynaklar, Pazartesi günü düzenlenen olağanüstü bakanlar kurulu toplantısında, Müslüman göçmenlere yönelik ırkçı suçlamaların ardından Achabar’ın sert tepkisini ortaya koyduğunu bildirmekte. Achabar, dört kuşaktır Hollanda’da yaşayan ve toplumun bir parçası olan insanların, “uyum krizi” kelimesiyle ayrıştırıldığını ifade etti. Parool gazetesine yaptığı açıklamada, bu terimin “Müslümanları disipline etmek, aşağılamak ve cezalandırmak için kullanıldığını” belirtti. 42 yaşındaki Achabar, bu durumun ardından Cuma günü yapılan bakanlar kurulu toplantısında, bazı meslektaşlarının ırkçı açıklamaları nedeniyle istifa ettiğini duyurdu. Diğer NSC’li bakanların da istifa yönünde eğilim göstermeleri nedeniyle toplantıya ara verildi. Koalisyon liderleri, olağanüstü toplantı kararı alarak, bakanların hükümet binasından ayrılmamasını istedi.
Geç saatlere kadar devam eden kriz toplantısında, NSC, hükümette kalmaya ikna edildi. Ancak Hollanda medyası, Pazartesi günü gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısındaki belirsizlikler ve sorunların derinliği hakkında endişelerin devam ettiğini bildirdi. Başbakan Schoof, koalisyon liderleri toplantısının ardından, “Bakanlar Kurulunda ve koalisyon gruplarında ırkçılık yoktur” açıklaması yaptı. Ancak, Pazartesi günü gerçekleşen toplantıda, Fas kökenli göçmenler hakkında hakaret ve küfürlerin kullanılıp kullanılmadığına dair sorular yanıtsız kaldı.
Eğer NSC desteğini geri çekerse, aşırı sağcı PVV liderliğindeki koalisyon hükümetinin ayakta kalma ihtimali bulunmuyor. Ana muhalefetteki sosyal demokrat İşçi Partisi ile Yeşil Sol Parti ittifakı başta olmak üzere, birçok muhalefet partisi, bakanlar kurulunda yaşanan ırkçı beyanların kamuoyuna açıklanmasını talep etmekte. Sol partiler, ırkçılığın Hollanda yasalarına göre bir suç olduğunu ve bu tür açıklamaların kabul edilemeyeceğini vurgularken, anayasanın bu tutanakların yayımlanmasına olanak tanıdığını belirtmektedir. Muhalefet, Başbakan Dick Schoof ve parlamento genel görüşmesi konusunda açıklama istedi.
Sol partiler, Achabar’ın istifasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirirken, aşırı sağcı PVV öncülüğündeki hükümetin, halkın tamamını kucaklayamadığını savunuyor. Muhalefete göre, özellikle Wilders ve Yeşilgöz’ün Müslümanlara yönelik açıklamaları, toplumda ayrımcılığı arttırmaktadır. Hayvan Hakları Partisi (PvdD) lideri Esther Ouwehand, Hollanda anayasasında her türlü ayrımcılığın yasaklandığını vurgulayarak, “Görevden ayrılması gereken Achabar değil, ayrımcı beyanlarda bulunanlar olmalıdır” dedi. Hükümetteki görevi sona eren Nora Achabar, daha önce Lahey Savcısı olarak görev yapmaktaydı. Geçen yıl oluşturulan NSC’ye katılarak milletvekili seçilen Achabar, hükümete istifasıyla dikkatleri üzerine çekti.