Burası Türkiye’nin en büyük değerlerinden biri! 11 ilden derleniyor, burada korunuyor: Doğu Anadolu ve Karadeniz’in mirası
Doğu Anadolu ile Doğu Karadeniz bölgelerindeki toplam 11 ilden elde edilen yaklaşık 800 meyve ağacına ait genetik kaynaklar, Erzincan’da kurulan bahçede saklanıyor. Ülkelerin biyolojik çeşitliliklerine katkıda bulunan gen kaynaklarının, gelecekte yaşanabilecek doğal felaketler sırasında kaybolup gitmemesi amacıyla koruma çalışmaları yürütülüyor. Türkiye’de bu alanda Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesindeki enstitüler faaliyet gösteriyor. Karadeniz Bölgesi’nden 3, Doğu Anadolu Bölgesi’nden ise 8 il olmak üzere toplam 11 kentten meyve ağaçlarının genetik kaynakları, uzmanlar tarafından titizlikle toplanıyor. Erzincan, Van, Bitlis, Erzurum, Ardahan, Iğdır, Kars, Artvin, Bayburt, Gümüşhane ve Bingöl illerinden, 1994-2019 yılları arasında toplanan yaklaşık 800 genetik kaynak, Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ne bağlı 226 dekar alan üzerine kurulan bahçede korunuyor. Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Samet Karataş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, enstitü olarak genetik kaynakların toplanması, korunması ve karakterizasyonu konularında çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Genetik kaynakların ülkenin önemli varlıkları arasında sayıldığını belirten Karataş, “Enstitümüzde 1994 yılından bugüne kadar toplanan elma, armut, ayva, kuşburnu, badem, kiraz, vişne, erik gibi meyve türlerine ait genetik kaynaklarımız var. Bunun yanı sıra bağcılık alanında da üzüm çeşitlerimiz mevcut.” dedi. 800 GENETİK KAYNAK BAHÇEDE TUTULUYOR Bahçelerde yaklaşık 800 genetik kaynağın bulunduğunu söyleyen Karataş, “Bu bahçe, Doğu Anadolu’dan Karadeniz’in doğusuna kadar birçok ilden toplanan genetik kaynaklarla oluşturulmuştur. Genetik kaynaklarımız, bizim genetik zenginliğimizdir. Bunların korunması ve gelecek nesillere aktarılması son derece büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda TAGEM’e bağlı enstitülerin görevi oldukça kritik.” şeklinde konuştu. Enstitünün, Yusufeli Barajı bölgesinde gerçekleştirdikleri çalışmalara da dikkat çeken Karataş, şöyle devam etti: “Yusufeli Barajı inşaatı sırasında ekiplerimiz bölgeyi taradı ve burada bulunan meyve kaynaklarını tespit edip bu genetik kaynakları bahçemize kazandırdılar. Böylece bu ağaçların su altında kalmasının ve kaybolmasının önüne geçmiş olduk. Şu an bu meyve ağaçları bahçemizde korunuyor ve bunları sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere ileteceğiz. 1994 yılından bu yana birçok çalışmaya imza atıldı ve bu projelerde pek çok araştırmacı görev aldı.” “VATANDAŞLARIMIZ, ATALARINDAN KALMA MEYVE AĞAÇLARINI KAYBETMEK İSTEMİYOR” Karataş, Türkiye’deki en büyük 3 genetik bahçeye sahip enstitü olduklarını belirterek, “Bazı vatandaşlarımız, atalarından miras kalan meyve ağaçlarının kaybolmasını istemiyor. Bu nedenle ekiplerimizi talepte bulunan illere yönlendiriyoruz. Oralarda gerekli çalışmaları yapan ekibimiz, talep edilen ve genetik kaynak olarak değerlendirilebilecek çeşitleri toplayarak enstitümüze getiriyor. Çalışmaların ardından bahçeleri kurup koruma altına alıyoruz.” ifadelerini kullandı. Enstitüde bulunan bazı genetik kaynakları, bilimsel çalışmalar neticesinde tescillediklerini de belirten Karataş, şunları ekledi: “Yöreye özgü Erzincan Sakı elmasının genetik kaynakları bahçemizde korunmaktadır. Bunun yanı sıra, kara erik olarak bilinen Erzincan Cimin Üzümü’nün genetik kaynağı da burada bulunmakta ve üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca diğer genetik kaynaklardan hastalıklara dayanıklı çeşitleri tespit etmek amacıyla da çalışmalar yürütülmekte. Burada tescil edilmeye uygun bazı genetik kaynaklarımız mevcuttur.”