Başlık: Avrupa Birliği Ülkeleri Netanyahu’yu Tutuklayabilir mi?
Kaynak: Getty Images Yazan: Güven Özalp Unvan: Brüksel Twitter: @GUVENOZALPBXL 22 Kasım 2024 Gazze’de yaşanan olaylara karşı İsrail’e siyasi yaptırımdan kaçınan Avrupa Birliği, uluslararası bir yargı kararıyla zor bir durumda kaldı. Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında bir tutuklama kararı verdi. Bu durum, Avrupa Birliği ülkelerini ikileme soktu. Şimdi gözler, koşulların oluşması halinde bu ülkelerin Netanyahu’yu tutuklayıp tutuklamayacağına çevrildi. Bu karar, üye ülkelerin uluslararası hukuka ve Uluslararası Ceza Mahkemesi sistemine bağlılıklarını sorgulamak için bir test niteliğinde. Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin tamamı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurucu belgesi olan Roma Statüsü’ne taraf oldukları için bu belgeye aykırı hareket etmeleri teorik olarak mümkün değil.
Hollanda hükümetinin düşmesi, Ajax-Maccabi Tel Aviv maçı sonrası geçici olarak engellendi. Amsterdam’da uygulanan yasağa karşın yapılan protestolar sırasında birçok Filistin yanlısı kişi gözaltına alındı. Avrupa Birliği, İsrail ile iletişimi kesmek konusunda henüz bir ortak görüş oluşturabilmiş değil. Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, böyle bir durumun yaşanması halinde dünya genelindeki gelişmelerin etkisinin göz ardı edilemeyeceğini belirtiyor.
AB, İsrail ile siyasi diyaloğu kesme teklifini tartışıyor; ancak bu tür bir adım, Avrupa Birliği’nin kredibilitesini sorgulatabilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, Batı ülkelerinin müttefiki bir ülkenin lideri hakkında verdiği bu tutuklama kararı, eğer uygulanmazsa çifte standart eleştirilerini gündeme getirebilir. Avrupa Birliği’nde farklı görüşler bulunuyor. Bazı ülkeler İsrail ile ilişkilere yönelik ortak bir tutum oluşturmakta zorlanıyor. Borrell, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarının siyasi olmadığını vurgulayarak, bu kararların saygı gösterilmesi ve uygulanması gerektiğini ifade etti.
Bu görüşü destekleyen ülkeler arasında İspanya, İrlanda ve Belçika başı çekiyor. Diğer yandan, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcılığına inanmasına rağmen, bu kararları pek hoş görmeyen ülkeler de mevcut. İtalya, mahkemenin sadece hukuki bir rol üstlenmesi gerektiğini söyleyerek, uygulamanın sorunlar doğurabileceğine işaret etti. Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, mahkeme kararını garip ve komik olarak nitelese de, Roma Statüsü’ne taraf bir ülke olarak tutuklama kararlarını uygulamakla yükümlü olduklarını belirtti.
Daha pratik bir perspektife sahip olan ülkeler arasında yer alan İsveç, kolluk kuvvetlerinin, hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama emri bulunan kişilere ilişkin kararını, bu kişilerin ülke topraklarında bulunduğu anda vereceğini ifade etti. Siyasi diyaloğun sona ermesini istemeyen ülkeler arasında Hollanda, hukuki sorumluluğu ve siyasi yaklaşımı ayrı tutarak, gerekli olmayan temasların dışında kalan iletişimi azaltma kararı aldıklarını duyurdu.
Diğer ülkeler ise sistemin gerekliliklerine bağlılıklarını teyit etmekle birlikte, hukuki karmaşıklıklara dikkat çekerek bu konudaki kararın değerlendirileceğini belirtiyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni devam eden kendi çatışmalarına siyasi müdahale yapmakla suçlayarak Netanyahu’yu ülkesini ziyaret etmeye davet edeceğini söyledi. Bu tutum, Macaristan’ın Avrupa Birliği içindeki önemli destekçilerinden biri olması açısından sürpriz bir etki yaratmadı.
Avrupa Birliği ülkelerinin, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarıyla çelişmemek adına bir kaçınma stratejisi benimsemesi bekleniyor. Avrupa Birliği ülkelerinin, Netanyahu’nun topraklarına ayak basmadığı sürece tutuklaması veya yargılaması mümkün görünmüyor. Bu nedenle, çoğu ülkenin, olası bir Netanyahu ziyaretini engellemek için önlemler alması muhtemel. Netanyahu, güvenlik ve tutuklanmama garantisi almadığı müddetçe, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarını uygulamakla yükümlü 124 ülkeye seyahat etmektense kaçınmayı tercih edebilir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından verilen tutuklama kararları, bazen uygulamada zorluklar doğurabiliyor. Örneğin, eski Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, 2009 tarihinde verilen karara rağmen 2015’te Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ve 2017’de Ürdün’de tutuklanmadı. Benzer şekilde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz Eylül ayında mahkeme kararlarını uygulamakla yükümlü olan Moğolistan’a gitmesine rağmen tutuklanmadı. Bu durum, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarını uygulayacak bir kolluk gücü bulunmaması nedeniyle, Roma Statüsü’ne taraf ülkeler aracılığıyla gerçekleştirilmekte.
Sonuç olarak, insan hakları alanında faaliyet gösteren bazı örgütler, mahkeme kararlarının ardından Avrupa Birliği’nin İsrail’e yaklaşımını değiştirmesi gerektiğini savunuyor. Bazı üye ülkeler uzun zamandır bu durumu engelliyor. Ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin son kararıyla bu engelin ahlaki ya da yasal anlamda devam ettirilmesi mümkün görünmüyor. Avrupa Birliği’nde siyasi bir irade oluşması durumunda, İsrail’e yönelik bazı önlemler alınması yolunda adımlar atmak mümkün olabilir. Örneğin, yasadışı yerleşim birimleriyle yapılan ticaretin durdurulması ve Avrupa Birliği-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesi bunlar arasında yer alıyor. Daha az olası görünen diğer seçenekler ise, İsrail’e silah ihracatının askıya alınması ve Gazze’deki ihlallerden sorumlu yetkililere yönelik hedefe yönelik yaptırımları içeriyor.