Orijinal Başlık: ‘Şehit anneleri olur diyorsa olur deriz’
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında açıklamalar yaptı. Özel’in açıklamalarından bazı önemli noktalar şehir şöyle: “Bu hafta sonu Saadet Partisi kongresini gerçekleştirdi. Sivas’a önemli hizmetlerde bulunan Millet İttifakı sürecine önemli katkılarda bulunan Sayın Karamollaoğlu’na bundan sonraki yaşamında sağlık diliyoruz.’ ‘BU İKTİDAR ÖĞRETMENİN MAAŞINDAN 15 ÇEYREK ALTIN ÇALDI'” Geçtiğimiz pazar günü Öğretmenler Günü’ydü. Bu iktidar geldiğinde en düşük öğretmen maaşı 23 çeyrek altın alabiliyorken, bugün bu rakam 8 çeyrek altına düştü. Yani bu iktidar, bir öğretmenin maaşından 15 çeyrek altın, günümüz parasıyla 75 bin lira çalmış durumda. Öğretmenlere sesleniyorum: ‘Hocam bu konuda bir çare var, o da Cumhuriyet Halk Partisi…’
‘Aynı işi 4 farklı statüdeki kişi yapıyor, 4 farklı maaş alıyor'” Bütçe görüşmeleri devam ediyor; Meclis’in bütçesi de komisyondan geçti. Ayın 9’undan itibaren bütün Türkiye’nin gözü önünde Meclis’te bütçe görüşmeleri yapılacak. İlk gelecek bütçe, Meclis’in bütçesi. Sayın Numan Kurtulmuş, Meclis’in bütçesini savunacak. Kendisi verdiği sözü tutarak tarihe geçmesini bekliyoruz. Bu Meclis’te emek sömürülerinin en büyüğü yaşanmakta. Aynı işi yapan dört farklı statüdeki kişiler, dört farklı maaş almakta. Ama en kötüsü, Meclis’te çalışan danışmanlarımız kıdem tazminatı veya ihbar tazminatı alamıyor. Bir danışman, işten çıkarıldığında hemen işten çıkarıldığı için ödenecek geçmiş borçları, kredi kartı, kirası varken ortada kalıyor. Yeniden iş bulması da oldukça zor. En azından bu süreçten faydalanma süresi iki ay bile olsa bulunmuyor. Yıllarca çalışsalar bile.
‘VE MECLİS BAŞKANI’NDAN BİR ADIM ATMASINI BEKLİYORUZ'” Meclis’ten ayrılırken kıdem tazminatı yok. Her Meclis Başkanı göreve geldiğinde emekçi sendikalarıyla görüşüyor, ‘Ben bu durumdan haberdar değildim’ diyor, hak veriyor ve ‘çözelim’ diyor. Ama Meclis başkanları değişiyor, same ritüel devam ediyor. Numan Bey’in bu konudaki sözü var. Hiçbir parti grubunun itiraz edeceğini düşünmüyoruz. Meclis’teki danışman arkadaşlarımız ve eşitsizliğe maruz kalan tüm emekçilerimiz için bu sorunu çözmek amacıyla Meclis Başkanı’nın bir adım atmasını bekliyoruz.
‘Ülkemizde deprem bölgesinde herkes zor durumda'” Halen dükkanlarını açamayan esnaflar var. Bu mücbir sebebin her seferinde tartışma konusu yapılması ve sadece 3 ay uzatılması yerine 3 yıllığına uzatılması bütün esnaf ve esnaf örgütlerinin talebidir. En büyük sorun, tutulmayan sözlerdir. Sayın Erdoğan ‘1 yılda 650 bin konut yapacağım’ dedi. Olmaz, yapamazsın dedik. Depremzedelerin umudunu çalmayın dedik. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı sadece 130 bin. İki yıl sonra 5 depremzededen 4’ü hala çadırda yaşıyor. Deprem bölgesindeki tüm insanlar mağdur, en çok mağdur olan yer ise Hatay.
‘TAYYİP BEY, ALTIN YUMURTLAYAN TAVUĞU BİR DAHA KESELİM DİYOR'” Madenciler haklarını savunuyor. 1987’de devlet hem santrali hem madeni açtı Çayırhan’da. Altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. 4 Aralık’ta yeniden özelleştirecekler ve 17 şirket kıyasıya yarışacak. Ancak bu işin kimin tarafından alınacağı biliniyor. Utanmasalar, kırmızı kurdele takacaklar. Mesele şu, 2020 yılında altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz, Tayyip Bey diyor ki bir daha keselim. Devlet, milleti, işçiyi kazanacak şekilde bırakın. Nallıhan’a destek verenleri kutluyorum. Bu mücadeleyi sonuna kadar destekleyeceğim. Erzincan İliç’te 9 kardeşimiz hayatını kaybetti. Bilirkişi açıklama yaptı; ‘Faciada kapasite artış raporu verenler bu işten suçludur’ dedi. Raporun altında Murat Kurum’un imzası olduğu görüldü. İlk bilirkişi Murat Kurum’u sorumlu tutarken, ikinci bilirkişi sorumluluk yok dedi ve Murat Kurum’u kurtardı. İki rapor çelişkili sonuçlar içeriyor. 9 işçinin elleri öbür dünyada sizlerin üzerindeki yükleridir. Anket yaptırın, toplum bizim gibi mi düşünüyor yoksa sizin gibi mi? ‘Hodri Meydan, doğru söylüyorsan çıkar göster.’
‘9 İŞÇİNİN İKİ ELİ ÖBÜR DÜNYADA YAKANIZDA'” AK Parti’nin Türkiye’ye getirdiği sistemin İliç’te nasıl 9 işçiyi katlettiğini hepimiz gördük. Kâr hırsı, orada çalışan 9 kardeşimizi yuttu gitti. Kapasite artışının faciada büyük etkisi olduğu söyleniyordu. Ankara’daki üniversitelerden oluşturulan heyet, buraya kapasite artışı verenlerin suçlu olduğunu belirtti. Birkaç gün sonra ortaya çıkan; kapasite artışıyla ilgili imzası olan biri, ÇED olumlu raporu veren Murat Kurum. O Kurum şu an bakanlıkta. Mahkeme, bilirkişi raporunu değerlendirirken, sorumluluğu belirtilmemiş olduğunu belirtiyor ve başka bir bilirkişi ile daha geçerli bir rapor isteyeceklerini söylemiş. Ama o bilirkişi, kapasite artışının bu olayda bir sorumluluğu olmadığını söyledi. Yani ilk bilirkişi Murat Kurum’un sorumlu olduğuna karar verirken, ikinci bilirkişi ise hiçbiri sorumlu değil dedi. Yani burada bir sorumluluk yok dedikleri iddiasında Murat Kurum kurtarıldı. İkinci raporu hazırlayanlar, ikinci raporu talep edenlere şunu söylüyorum; 9 işçinin elleri öbür dünyada sizlerin üzerinizedir, CHP’nin elleri de bu dünyada üzerinizdedir. Her zaman Filistin’e destek verdiğimizde oradaki insanlık dramını, soykırımı kınarken hep şunu söyledik; siz bir yandan Filistin’e ağlıyorsunuz ama bir yandan İsrail ile ticaret yapıyorsunuz. Dedik ki; İsrail ile ticareti kesin. Önce ‘bunu yapmıyoruz’ dediler, Mart ayında kanıtlarıyla ispatlandı, Nisan ayında bir yazı yazdılar, ‘İsrail ile ticareti bitirdik’ dediler. Eylül ayında burada anlatmıştım… Gemilerde belge değiştirerek Yunanistan’a gidip, oradan İsrail’e gidiyormuş gibi yaparak, hiç utanmadan Filistin’e gidiyor gibi belge düzenleyip İsrail ile ticareti sürdürdüler. Bu konuda hiç utanmadan, sıkılmadan da çıkıp ‘İsrail ile ticaret bir yalandır’ dediler. Saygın bir kuruluş, Türkiye’nin İsrail ile ticaretinin sürdüğünü araştırdı. Toplumun yüzde 80’i İsrail ile ticaretin devam ettiğine inanıyor. Tayyip Bey’e inananlar yüzde 20, inanmayanlar yüzde 80. AKP seçmeninde inananların oranı yüzde 40, inanmayanların oranı ise yüzde 60. İkinci bir soru; ‘Türkiye İsrail ile ticarete devam etmeli midir?’ Etmelidir diyenler yüzde 18, etmemeli diyenler ise yüzde 82. Tayyip Bey’in bağımsız bir araştırma şirketine sorduğunu biliyorum. Dikkatimi çekti. Şimdi size söylüyorum; en güvendiğiniz 3 şirkete yaptırın anket; millet kimlere inanıyor, bize mi, size mi? Bir görelim. Güvendiğiniz 3 şirkete yaptırın, sonuçları gösterin.
1 yıl içinde 105 kreş açtılar ve milletin gözünde değer kazandılar. Birçok çocuk bu durumlardan yararlandı. Kreş içinde iş birliği yapmayı hedefleyeceklerine, ‘Çocuklar evde bakılmalı, kadınlar çalışmasın’ diye düşünen bir zihniyet var. O yüzden ‘kreşleri kapatalım, belediyelerin yetkilerini alalım’ anlayışı bu. ‘BİR YANDAN FİLİSTİN’E AĞLIYORSUNUZ, BİR YANDAN İSRAİL İLE TİCARET YAPIYORSUNUZ'” Bu kürsüden Filistin’e sürekli destek verirken, oradaki insanlık dramını ve soykırımı kınadığımızı ifade ettik; siz bir yandan Filistin’e ağlıyorsunuz, bir yandan da İsrail ile ticaret yapıyorsunuz. ‘İsrail ile ticareti kesin’ dedik, önce yapmıyoruz dediler. Mart ayında kanıtlarıyla ortaya kondu, Nisan ayında bir açıklama yapıp, ‘İsrail ile ticareti bitirdik’ dediler. Eylül ayında burada dile getirdim… Yunanistan’a gidip oradan İsrail’e gidiyorlarmış gibi belge değiştirerek gidiyorlar. Hiç utanmadan Filistin’e gidiyor gibi belge işlemleri yapıp, İsrail ile ticareti devam ettirdiler. Bu konuda hiç utanmadan çıkıp ‘İsrail ile ticaret bir yalandır’ dediler. Saygın bir kuruluş, Türkiye’nin İsrail ile ticaretinin sürdüğünü toplumun dikkatine sundu. Toplumun %80’i İsrail ile ticaretin devam ettiğini düşünüyor. Tayyip Bey’e inananlar %20, inanmayanlar da %80. AKP seçmeninde inananlar %40, inanmayanlar ise %60. İkinci bir soru ‘Türkiye İsrail’in ticaretine devam etmeli mi?’ Etmelidir diyen %18, etmemelidir diyen ise %82. Tayyip Bey’in bağımsız araştırma şirketinin sorusuna dikkat çekmekteyim. Şimdi size öneriyorum; en güvendiğiniz 3 şirkete araştırma yaptırın, millet bizimle mi yoksa sizinle mi? Bir görelim. Bu konuda tüm anket şirketlerine sesleniyorum; bu iki soruyu sorun millete. Bakalım bu ikiyüzlülüğe halk inanacak mı?” BAHÇELİ’NİN ‘İMRALI’ ÇAĞRISINA YANIT: KIRMIZI ÇİZGİMİZ VAR!” Sayın Bahçeli, geçen ay bir açıklama yaptı. O açıklama arkasında durduğunu sıkça belirtti, bugün de tekrar ifade etti. Bizimle ilgili söyledikleri hakkında bazı yorumlar yapacağım. Ancak geçen hafta şöyle bir şey yaşandı; Bahçeli’nin söyledikleri var, bizim de kendi sınırlarımız var. Şehit gelmeyecekse, annelerin gözyaşı dinecekse, Meclis odaklı, samimi, şeffaf ve toplumsal mutabakata dayanan bir iş olmalı. Tüm partiler bu işin içinde olursa biz de katılırız. Ancak bir kırmızı çizgimiz var; o da şehit ailelerinin ve gazilerin rızasıdır. Onlar olur diyorsa ‘olur’ deriz; olmaz derlerse ‘olmaz’ deriz. Onların rızası olmadan hiçbir şey yapmayız. Daha önce gölge Milli Savunma Bakanımız Yankı Bağcıoğlu, 34 şehit ailesi ve gazi derneğini ziyaret etti. Geçen hafta da iki dernek ve bir vakıf, polisler ve terörle mücadele edenlerin derneğine ve vakfına gittik. Devlet desteği sağlayan 3 dernekten bahsediyorum… Üç derneği ziyaret ettim, canlı yayında basın toplantısı yaptım, başkanları yanımdaydılar. Dedikleri şu; Meclis’teki süreç şeffaf, hesap verebilir, toplumsal uzlaşmaya dayalı olursa ve şehit aileleri de bu süreçte yer alırsa, ‘CHP’ye teşekkür ediyoruz, bu süreçte tek güvencemiz sizsiniz’ dediler. Başkanları şu sözü ekledi; ‘Huzurun gelmesini isteriz ama bu süreç siyasi hayat için malzeme edilirse haklarımızı helal etmeyiz.’ Ben de kendilerine söyledim, yeniden burada ifade ediyorum… Biz, şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız, onların ‘evet’ demediği hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz. Onlarla beraber, bu konunun gündemden çıkması, terörün sona ermesi, annelerin ağlamaması ve herkesin yüzünün gülmesi için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bizim çizgimiz budur. Bunun dışında hiçbir platformda yer almayacağız. ‘HİÇBİR ANNE ÇOCUĞUNUN SUÇUNDAN SORUMLU TUTULAMAZ'” 22 yıl sonra iktidar seçim kaybedince bir duraksama yaşanmıştı ama tekrar kutuplaşma ve kayyum siyasetine döndüler. CHP’nin Esenyurt Belediyesi’nde oldukça provokatif, yatak odasına girerek, belediyenin kapısını kırarak ve avukat olmadan arama yaparak Ahmet Özer’i tutuklamaya kalktılar. Ardından Mardin, Batman, Halfeti ve bu hafta sonu Tunceli ve Ovacık’ta, Mustafa Sarıgül aileye taziye verdiği için terör örgütü üyesi ilan ettiler. Taziye, ölüye değil, diriye yapılmalıdır. Hiçbir anne çocuğunun suçundan sorumlu tutulamaz. İşin aslında o dönemin savcısı ve vali bey de konudan haberdar.” Başlık: ‘Şehit Anneleri Oluyorsa, Olur Deriz’
Yerine getirilmesi gereken bir durum var; bazı kişilerin, “Bizi götürün, biz taşırken orada bir tuzak olabilir” ifadeleriyle, belediye başkanının valiye sorduğu ve cenazeyi taşıdığı bir vaka söz konusu. Bu olay sonrası, terör örgütü üyesi olmakla suçlanan belediye başkanı, 3 kez daha seçildi. CHP’nin terör örgütünden belediye başkanı varmış gibi göstermek adına, Ahmet Özer’in yapmadığı bir telefon görüşmesi nedeniyle kızıyla ilgili evinin kirasını örgüt kaynaklarıyla ilişkilendirerek tutukladılar. 4 gün içinde 200 kişiye iddianame yazan savcı, bir ay geçmesine rağmen hâlâ iddianame hazırlamadı ve gizli tanıklar üzerinden suç uydurmaya çalışıyor.
“KAYYUM BUGÜN BİZE, YARIN BAŞKASINA”
Bütün grup başkanvekillerini tebrik ediyorum. OHAL’den kalma kayyum atamaları hakkında 10 parti birden kanun teklifiyle bu durumu gündeme getiriyor. Kayyum atamaları DEM’in veya CHP’nin işi değildir; bugün bize yarın başkasına. Eğer bir kişi terörle ilişkiliyse mahkeme kararıyla görevden alınır ve o güne kadar dava açılmayan belediye meclis üyelerinden birisi yerine getirilir. FETÖ ile mücadele adı altında, CHP’ye ve DEM’e saldıran bir sistem oluşturulmuştur. 10 siyasi partinin ortak duruş gösterip doğrunun yanında imza attıkları için takdir ediyorum.
“ADALET BAKANI HAFTALARCA TELEFONLARIMIZA CEVAP VERİYOR”
Ahmet Özel’in tutuklandığı gün Adalet Bakanlığı’na bir yazı gönderdik. 28 gündür CHP lideri, yardımcıları ve milletvekillerinin görüşme taleplerine cevap vermiyorlar. Adalet Bakanı’nı aradım; haftalardır telefonlarımızı açmıyor. Ağızlarındaki bakla, ‘Akın Gürlek’le ilgili çok ağır konuşuyorsunuz’ şeklinde. Sınırları aştıkları için onlara minnet etmem. Numan Kurtulmuş’a da selamımı iletirim. Kendisi de görüşüp ‘Bakan size dönecek’ dedi ama ses yok. Siz Meclis Başkanı olarak bu durumu nasıl çözemiyorsunuz? Akın Gürlek, bu sarayın celladıdır ve onunla ilgili müdahale edemeyen bakanların güçleri de yetersizdir. İlk seçimlerde bu Erdoğan devrilecek ve rejim değişecek, halk iktidarını kuracak.
“KREŞLERİ AÇMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Anayasa Mahkemesi kararlarına 17 ay yerine 7 ay uyulmasını istiyorum ki Can Atalay göreve başlayabilsin. Hodri meydan dedik; kreş kapatmak kolay değil. Türkiye iki günde ayağa kalktı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın hiçbir yerinde kreş geçmediği açıklamasını yaptılar. Türkiye’nin en kötü eğitim bakanını en iyi şekilde temsil ediyoruz. Sıkıştıklarında beyazı siyaha çevirecek bir zihniyetle AKP bu ülkeyi bu duruma getirdi. Kreş açmaya devam edeceğiz; bu kreşler yoksul ailelerin. Açanların alnından öpüyorum ve kimseyi umutsuz bırakmayacağız. Nallıhan’a dayanışmaya giden herkesi tebrik ediyorum. Mücadeleyi sonuna kadar destekleyeceğim. Erzincan İliç’teki faciada 9 kardeşimiz hayatını kaybetti. Heyet, bilirkişi olarak ‘Kapasite artış raporu verenler suçludur’ dedi; raporun altında Murat Kurum’un imzası var. Birinci bilirkişi Murat Kurum’u sorumlu bulunca, ikinci bilirkişi onu kurtardı. İki rapor birbirine zıt. 9 işçi, artık iki tarafın da vicdanına yük olacaktır.
Yaptırın bir anket, halk mı bizimle yoksa sizinle aynı fikirde? Hodri meydan; kim haklı? 28 gün sustum, utanmazlardan korkmuyorlar. Yanınıza gelen Akın Gürlek olduğunu biliyorlar; bu ülkede adalet bakanlığına oturan biri olarak tekrar görüşeceğini söyledi. Yazıklar olsun. Bahçeli bu konuda sürekli bir şeyler söylüyor. Şehitlerin gelmemesi, alınacak tedbirler hepsi parti olarak düşünülecekse, biz de oluruz diyoruz. Şehit aileleri ve gazilerin gözlerinin içine bakıyoruz; onlar derse oluruz, yok derse olmaz.
“ASGARİ ÜCRET: YÜZDE 30 ALTINDA YER ALMAYIZ”
Türkiye’de işçilerin %57’si asgari ücretle yaşıyor. Yurtdışında işçiler kıdemli oldukça asgari ücretten uzaklaşıyor. Bu iktidar asgari ücreti nasıl artırabileceğine değil, nasıl algı yaratabileceğine çalışıyor. ‘Enflasyon hedeflerine göre zam yapmalıyız’ diyorlar. Verildiği güne göre asgari ücret 9 bin liraya düşürüldü ve ‘Yüzde 22 enflasyon hedefliyorduk’ deniliyor. Bizim asgari ücret talebimiz %30. Bunun altında yer almayız. İlk 6 ay için 30 bin, ikinci 6 ay için enflasyon artış zammını öneriyoruz.
“BAHÇELİ’NİN GAZETECİLERE TEHDİT EDİP EDİLMESİ”
Bahçeli, iktidara gelebilecek tepkileri üzerine çekmeye çalışıyor. CHP durduğu yerde durmaya devam edecek. Bahçeli, ‘Halk TV başta olmak üzere gazetecileri not alacağım’ demekte. Bir ülkede yönetim şekli Cumhuriyet ise, yasama kadar önemli olan basını tehdit etmemelidir. Önlerinde ve arkalarında biz varız. Bir gazetecinin saçının teline zarar gelirse, bilin ki sorumlu Milliyetçi Hareket Partisi’dir.