Başlık: Trump’ın Ortadoğu ve Ukrayna Planları İçin Ankara’da Hangi Senaryolar Üzerinde Duruluyor?
Kaynak: Getty Images 20 Ocak 2025’te ABD’de göreve başlaması beklenen Donald Trump, kampanya sürecinde “savaşları sona erdireceğim” sözü vermişti, ancak bu konuda somut bir yol haritası sunmamıştı. Ankara, Trump’ın kuracağı kabinenin bu ifadeleriyle çelişen bir görüntü sergilediğini belirterek, özellikle Ukrayna ve Suriye konusundaki politika belirsizliğine dikkat çekiyor. Ankara kulislerinde, Trump’ın ilk olarak ABD içindeki göçmenler sorununa odaklanması, uluslararası krizlerde ise “bekle-gör” politikasını benimsemesi öngörülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son zamanlarda yaptıkları açıklamalar, Trump’ın iktidarı devralmasının ardından ABD’nin önemli küresel meselelerde izleyeceği politikaya dair detaylı analizler yapıldığını ortaya koyuyor. ABD’yi yönetecek yeni kadroların açıklanmasıyla birlikte, Türkiye’den bölgesel çatışmalar ve ikili ilişkilerin geleceği hakkında daha dikkatli açıklamalar gelmeye başladı.
Ukrayna-Rusya Savaşı: Gerilim Devam Ederken Barış Umudu Var Mı? 2024 ABD Seçimleri: Kongre Cumhuriyetçi Parti Kontrolünde Melania, Ivanka, Vance: Trump’ın Zafer İlanında Yanındaki İsimler Trump’ın İlk Döneminde Türkiye-ABD İlişkileri Nasıldı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump döneminde özellikle İsrail-Hamas savaşına dair çatışmaların azaltılması konusundaki beklentileri sorulduğunda, bunun için henüz erken olduğunu belirtti. Erdoğan, 13 Kasım’da yaptığı açıklamada, “Temennimiz odur ki Trump bu dönemde bölge için çok daha farklı adımlar atar. Çünkü bazen verilen mesajlar bizi endişelendiriyor. Bu nedenle Ocak ayını beklememiz gerekiyor,” dedi.
‘Çelişkili Kabine Tahminleri Zorlaştırıyor’ Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 23 Kasım’da Türk basınına yaptığı kapsamlı açıklamalarda Trump’ın savaşları sona erdirmeye yönelik söylemleri ile kurduğu kabine arasındaki çelişkiye dikkat çekti. Fidan, bu çelişkinin özellikle 7 Ekim 2023’ten bu yana süregelen İsrail-Hamas çatışmasında belirginleştiğini, dolayısıyla ileriye dönük tahminlerin zorlaştığını ifade etti.
Trump, 20 Ocak’ta göreve başlayacak kabine için, Dışişleri Bakanı olarak Marco Rubio, Savunma Bakanı olarak Pete Hegseth, Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak Mike Waltz ve İsrail Büyükelçisi olarak Mike Huckabee gibi İsrail yanlısı ve Filistin karşıtı sayılabilecek isimleri atamıştı. Ekibin genel özelliklerinin Rusya karşıtlığı ve İsrail yanlılığı olduğu vurgulanıyor, bu durum da Trump’ın, İsrail-Hamas ve Rusya-Ukrayna savaşlarını vaat ettiği gibi hızla nasıl sonlandıracağı konusunda merak uyandırıyor.
‘Trump Bekle-Gör Politikasını İzleyecek’ Dışişleri Bakanı Fidan, tüm bu değerlendirmeler ışığında, Trump’ın küresel meselelerde keskin adımlar atmak için bir süre bekleyeceğini düşündüklerini belirtti. Fidan, “Trump’tan aldığım izlenim; belirli konularda söylemine devam edip kritik meseleleri başlangıçta biraz akışına bırakmak yönünde. Çok fazla radikal karar almayabilir. Radikal alacağı belki de en önemli konular, kendi ülkesi yani Amerika’yla ilgili olacak. Özellikle göçmenler konusundaki vaatlerini yerine getirmek,” açıklamasında bulundu.
Trump’ın Seçilirse Yerine Getireceğini Söz Verdiği Yedi Vaat Dışişleri Bakanı, Trump’ın jeopolitik sorunlarda “bekle-gör” ya da erteleme politikasını tercih edebileceğini söyledi. Ancak buna rağmen, Trump’ın ilk aşamada daha aktif olacağı konunun Rusya-Ukrayna savaşı olacağı yönünde tahminler mevcut. Diğer birçok ilgili merkez gibi Ankara da Trump’ın bu savaşı sona erdirmek için nasıl bir plan sunacağını merak içinde bekliyor.
İsrail Politikası Öngörülemez İsrail-Hamas çatışmasının gidişatı da Ankara’da tam olarak tahmin edilemiyor. Dışişleri Bakanı Fidan, “Gazze meselesinde ABD, İsrail’e ne kadar destek vermeye devam edecek? Savaşı durduracak mı yoksa daha da yayılmasına mı katkı sunacak? Bu konuda kesin bir şey söylemek için yeterli veri bulunmuyor,” diye konuştu.
Fidan, Trump’ın kurduğu kabinenin ortaya koyduğu “çelişkiler” hakkında da şunları aktardı: “Temelde iki önemli nokta var. Birincisi; kabineye baktığınızda, bu kadar İsrail yanlısı bir ekibin Netanyahu’nun yayılmacı hedeflerini destekleyeceği izlenimi var. İkincisi ise Trump’ın ‘Ben savaşları sona erdirmeye geliyorum, yeni savaş çıkarma peşinde değilim’ söylemi. Bu sözleri göz önünde bulundurursak, tam tersi bir durumla karşılaşma ihtimali de var. Şimdi bu iki farklı ve zıt emarenin birbirini nasıl dengeleyeceğini ve bölgeye olan yansımalarını önümüzdeki süreçte göreceğiz.”
Suriye’den Çekilebilir Mi? Türkiye, ABD’nin özellikle Suriye’deki tutumunu, iki bölgesel savaş dışında ne yönde şekillendireceğini ve bu ülkedeki askeri varlığını sonlandırıp sonlandırmayacağını da dikkatle inceliyor. ABD’nin IŞİD ile mücadelesi kapsamında 2015’ten bu yana ana işbirliği yaptığı Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Ankara-Washington ilişkilerindeki temel sorunları oluşturuyor. Türkiye, YPG’yi “terör örgütü” olarak tanımlayarak, Suriye’nin kuzeyinde özerk bir yönetim oluşturma çabası içinde olduğunu belirtmektedir.
Dışişleri Bakanı, bu konuda bir soruyu yanıtlarken, “[Trump’ın] ilk dönemindeki bazı yaklaşımlarına dayanarak, ne yapabileceğine dair tahminler var. Ancak sadece buna dayanarak doğru sonuçlara varamayacağımızı düşünüyorum,” ifadesini kullandı. Ankara’da, ABD’nin Suriye politikası için iki ana belirleyici unsurun olacağı değerlendiriliyor. Bunlardan biri IŞİD ile mücadele ve bunun çerçevesinde kamp yerlerinde tutuklu olan IŞİD üyeleri ve ailelerinin durumu, diğeri ise İsrail’in güvenliği olacak.
Fidan’a göre, ABD’nin Suriye’de 800 asker bulundurmasının büyük bir önemi yok; hatta bu askerlerin, İran ve İranlı milislere karşı gerçekleştirilen her harekâtta açık hedef haline gelmesi bir sorun unsuru oluşturuyor. Fidan, Demokratların kendi iktidarı süresince Afganistan’dan çekilme sürecinde yaşadıkları zorlukları Suriye’de tekrarlamak istememeleri için çekilme kararını uygulamadıklarını belirtti.
Fidan, “Cumhuriyetçiler iktidarı devraldığında, bunu hayata geçirmeleri için bir fırsat olabilir. Benim değerlendirmem bu yönde. Olumlu bir adım atılabilir,” dedi. Trump’ın ilk döneminde çekilme kararı aldığını, ancak o dönemdeki savunma bürokrasisinin uygulamada geç kalması nedeniyle bu adımın atılmadığını hatırlatan Fidan, Trump’ın ilk döneminden aldığı dersler ışığında yeni kabinesini kendisine daha sadık isimlerden oluşturmayı tercih ettiğine dikkat çekti.
‘Washington, Türkiye’nin Ciddiyetini Anladı’ Türkiye, ABD’nin YPG ile işbirliği konusunda da yeni bir değerlendirme yapma ihtimalinin bulunduğunu düşünüyor. Fidan, bu konudaki görüşlerini aktardığında, Washington’un Türkiye’nin ciddiyetini anladığını, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu kavradığını ifade etti.
Dışişleri Bakanı, “Geçici olarak başlayan bir durumun bu kadar uzun sürmesi ve Türkiye gibi bir müttefikin artık başka bir noktaya itilmesi, mantıksal ve stratejik olarak da izahı zor bir durum,” şeklinde konuştu. Türkiye ile ABD, Suriye konusunu daha yakın bir diyalogla ele alma çabası içinde. Ancak yeni yönetimin bu diyaloğu devam ettirip ettiremeyeceği, Ankara’nın taleplerine ne ölçüde yanıt verebileceği belirsizliğini koruyor.