Dünyanın Zirvesindeki İki İsim: Ben ve Putin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’te düzenlenen gençlik buluşmasında konuşma yaptı. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkındaki kararını değerlendiren Erdoğan, “Netanyahu, kendi ülkesinde oradaki mahkemelerin alacağı kararlara ne tepki verecek, bunu göreceğiz. Dünya, şu anda çok farklı bir süreçten geçiyor. Amerika’da Trump yönetimi sona erdi ve yeni yönetimin nasıl şekilleneceği merak konusu. Önümüzdeki 2-3 ay, dünya açısından hayati öneme sahip,” ifadelerini kullandı. Dünya siyasetindeki mevcut durumu ele alan Erdoğan, “Şu anda liderler arasında yalnızca iki kişi kaldık: Bir ben, bir de Vladimir Putin. Bunu kişisel olarak değil, bir gerçek olarak ifade ediyorum. Bu fakirin 22 yıllık bir görev süresi var. Putin’in süresi de buna yakın. Diğer liderlerin tümü elendi,” şeklinde konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından bazı başlıklar şunlardı: “ÖNÜMÜZDEKİ 2-3 AY ÇOK KRİTİK” “Uluslararası Ceza Mahkemesi, son derece haklı bir karar aldı. Netanyahu, şimdiye dek bu kararlara uymadı, gelecekte de uyacağını düşünmüyorum. Uysun ya da uyusun, bu karar, özellikle İsrail karşıtı ülkelerin mücadelelerini kazanması açısından önemli bir zaferdir. Netanyahu, kendi ülkesinde mahkemelerin alacağı kararlar karşısında ne yapacak, bunu göreceğiz. Dünya önemli bir dönüşüm yaşıyor. Biz, Türkiye olarak var gücümüzle çalışıyoruz ve mesajlarımızı bu doğrultuda dünyaya iletiyoruz.” “DÜNYADA LİDERLER ARASINDA İKİ KİŞİ KALDIK, BİRİ BEN DİĞERİ PUTİN” İfadeler çok önemli; bu ifadelerin yanı sıra diyalog mekanizmalarını sürdürmek de büyük bir önem taşıyor. Biz bunlara diplomasi atakları diyoruz. Günümüzde dünyada yalnızca iki lider kaldı: Bir ben varım, bir de Vladimir Putin. Bu durumu kişisel bir kaygıdan öte, bir tespit olarak yapıyorum. 22 yıllık görev sürem var. Putin’inki neredeyse aynı; diğerleri artık sahneden çekildi. Süreç devam ediyor ve umuyoruz ki bu ilişkileri bu diyalog aracılığıyla sürdürebiliriz. Merkel’in Almanya siyasetindeki yeri çok rahatsız edicidir. Merkel gittiğinde Almanya’daki siyasetin sanki sona erdiğini gördük. Almanya’da takdir ettiğim liderlerden biri de Schröder. Schröder’in bize olan saygısı çok farklıydı. Örneğin, Ramazan ayında benimle oturduğunda bira içmezdi. Saygılı bir insan olarak tanıyordum onu. Hatta hala kendisiyle diyaloğum sürüyor; zaman zaman Türkiye’ye de geliyor. Almanya siyaseti açısından Schröder’in çok güçlü bir konumu var. Temennim, Türk siyaseti için de onun gibi liderlerin olmasıdır.