Başlık: Suriye’deki Golan Tepeleri’nin Önemi ve İsrail’in Buradaki Rolü
Kaynak: Getty Images Yazar: Jeremy Howell Unvan: BBC Dünya Servisi 12 Aralık 2024 İsrail güçleri, Golan Tepeleri’ndeki askerden arındırılmış bölgeyi ve Suriye topraklarındaki çeşitli noktaları kontrol altına aldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, orduya bu bölge ve “yakındaki stratejik noktalar” üzerinde hakimiyet kurma talimatını verdi. Netanyahu, bu hareketin Beşar Esad rejiminin çöküşünün ardından isyancı grupların saldırılarından korunmak için geçici bir adım olduğunu açıkladı. Bazı Arap ülkeleri ise bu durumu kınadı.
Golan Tepeleri’nin Coğrafi Konumu ve Kontrolü
Golan Tepeleri, Suriye’nin güneybatısında ve kuzeydoğu İsrail’e doğru uzanan kayalık bir plato olarak bilinir. Bu bölge, İsrail’in askeri işgali altındadır. 1967 yılında gerçekleşen Altı Gün Savaşı sırasında, Suriye Golan Tepeleri’nden İsrail’e saldırmış, İsrail de karşı saldırıyla bu alanın 1200 kilometrekarelik kısmını ele geçirmiştir.
1973 Yom Kippur Savaşı sonrasında Suriye, Golan Tepeleri’ni geri almak için çabalarına devam etmiş ancak bu girişimi başaramamıştır. İki ülke, 1974 yılında 80 kilometre uzunluğundaki bir tampon bölgeyi güvence altına alan bir ateşkes anlaşması imzalamıştır. O tarihten bu yana, bu bölgenin denetimini sağlayan bir BM Gücü bulunmaktadır. Ancak uluslararası alanda İsrail’in bölgedeki egemenliği tanınmamaktadır. 2019 yılında, o dönemin ABD Başkanı Donald Trump, uzun süredir devam eden ABD politika değişikliğine giderek, işgal altındaki bu bölgeyi tanımıştır. Suriye, İsrail’in Golan Tepeleri’nden çekilmedikçe barış anlaşması yapmayacağını belirtmektedir.
Golan Tepeleri’nin Stratejik Önemi
Golan Tepeleri, 1948-1967 yılları arasında Suriye’nin kontrolünde iken buradan tüm kuzey İsrail’e düzenli olarak ateş açmaktaydı. Aynı zamanda, Golan Tepeleri, 60 kilometre kuzeydeki Suriye’nin başkenti Şam ve Suriye’nin güneyinin büyük bir kısmını net bir şekilde görebilme imkanına sahiptir. Bu durum, bölgeyi Suriye’nin askeri hareketlerini izlemek için stratejik bir gözlem noktası haline getirmektedir. Tepelerin zirveleri, Suriye’den gelebilecek olası saldırılara karşı doğal bir savunma izlenimi oluşturur. Ayrıca, bu genellikle kurak olan bölgede önemli bir su kaynağıdır. Tepelerden akan yağmur suları, Ürdün Nehri’ni besler ve çevresindeki toprakları tarıma elverişli hale getirir, bu da hayvancılık için otlak imkanı sağlar.
Suriye’nin Barış Anlaşmaları İçin Talepleri
Suriye, Golan Tepeleri’nin geri verilmesi talebine dayanarak İsrail ile herhangi bir barış anlaşmasına varmaktan kaçınmaktadır. Bu mücadele, Suriye’nin İsrail’in Kinneret Gölü’nün doğu kıyısındaki kontrolünü yeniden kazanma çabasındaki önemli bir bileşendir. İsrail hükûmeti, sınırlarının daha doğudan çizilmesi gerektiği yönünde görüş birliği sağlamaktadır. Genel kamuoyu, Golan Tepeleri’nin stratejik öneminden dolayı İsrail’in bu bölgeyi korumasını uygun bulmaktadır.
Golan Tepeleri’nde Yerleşik Hayat
Golan Tepeleri’ndeki Suriyeli Arapların çoğu, 1967 Savaşı sırasında bölgeyi terk etti. Bugün bölgede 30’dan fazla Yahudi yerleşimi bulunmaktadır ve burada yaklaşık 20 bin kişi yaşamaktadır. İsrail, 1967 Savaşı’nın ardından bölgeye yerleşim inşaatlarına başlamıştır. Bu yerleşimler, uluslararası hukuka aykırıdır ancak İsrail buna karşı çıkmaktadır. Bu yerleşimlerin yanında, Golan’ı İsrail’in ele geçirdiğinde terk etmeyen yaklaşık 20 bin Suriyeli Dürzi de yaşamaktadır. Suriye, bu bölgenin kendisine ait olduğunu ve geri alınacağını ifade etmektedir. İsrail ise Golan Tepeleri’nin savunmasının hayati önem taşıdığına inanmakta ve bu alanı daima elinde tutacağını vurgulamaktadır.
Son Gelişmeler
İsrail Ordusu, Suriye ordusu muhaliflerin ilerleyişi üzerine bölgedeki mevzilerini terk edince, askerden arındırılmış Golan Tepeleri’ndeki bölgenin kontrolünü ele geçirdi. İsrailli komutanlar, birliklerinin Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgeyi aştığını kabul etti. Netanyahu, askerlerin uygun bir düzenleme yapılana dek “geçici savunma alanları” inşa ettiğini ifade etti. Netanyahu ayrıca, “Suriye’deki yeni güçlerle barış ilişkileri kurmak niyetindeyiz. Ancak böyle bir imkan yoksa, İsrail’in güvenliğini sağlamak için her türlü önlemi alacağız,” şeklinde açıklamalarda bulundu. Suriye’den gelen bazı haberlere göre, İsrail’in başkent Şam’a 25 kilometre kadar yaklaştığı bildirilmektedir, ancak İsrail askeri kaynakları bu bilgiyi yalanlamaktadır. Bu hamle, bazı Arap ülkeleri tarafından kınanmıştır. Mısır Dışişleri Bakanlığı durumu “Suriye topraklarının işgali ve 1974 ateşkesinin ihlali” olarak nitelendirmiştir. Netanyahu, isyancı güçlerin Suriye’de yönetimi ele geçirmesi nedeniyle 1974 anlaşmasının geçerliliğini yitirdiğini, bu nedenle İsrail’in sınırlarını güvence altına almak adına harekete geçtiğini belirtmiştir. Londra’daki SOAS Üniversitesi’nden Prof. Gilbert Achcar, “İsrail, Suriye tarafından 7 Ekim’de Hamas’a yönelik saldırıların gerçekleşmesini önlemek istemektedir. Bu, ilerlemeyi engellemekte ve diğer güçlerin işgal altındaki bölgelerine yaklaşmasını engelleme fırsatı sunmaktadır,” demektedir. Birçok uzman, İsrail’in hamlesinin meşruluğuna dair şüphe içindedir. Londra merkezli uluslararası ilişkiler düşünce kuruluşu Chatham House’dan Prof. Yossi Mekelberg, “Suriye, anlaşmaya uymayacağını belirtmedi. Bu, İsrail’in güvenliğini sağlamak için bir önleyici adım. Ancak askeri eylem için meşru bir zemin yok,” şeklinde görüş bildirmiştir. Mekelberg, ayrıca İsrail’in Suriye topraklarına müdahale etmesinin gelecekteki Suriye yönetimi ile ilişkileri olumsuz etkileyebileceğini, “İsrail yaşanabilecek en kötü senaryolarla mücadele etmekte ancak bu yöntem ters etkiler doğurabilir. Yeni yönetimler ile dostane ilişkiler kurmanın yolu bu yöntem değildir,” şeklinde değerlendirmiştir.