Orijinal Başlık: Suriyeli muhalif lider değerlendirdi: SMO, HTŞ’ye nasıl yaklaşıyor? Kobani operasyonu gündeme gelebilir mi?
Orijinal İçerik Parçası: Kaynak: Getty Images Yazan: BBC Türkçe Unvan: İstanbul 18 Aralık 2024 Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu Suriye Geçici Hükümeti’nin Başkanı Abdurrahman Mustafa, “Suriye’de yönetimin değişmesinin ardından Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün eylemlerinin sevindirici olduğunu, ancak bazı kaygılarının da bulunduğunu” ifade etti. BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Mustafa, “Bir diktatörlükten başka bir diktatörlüğe geçiş yapılmamalı” diyerek, “Geçiş hükümetinin kurulması, yeni bir anayasa oluşturulup referanduma sunulması ve adil seçimlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir,” şeklinde savunmasını sürdürdü. Kendi oluşumu olan Suriye Milli Ordusu (SMO) grubunun koşullar oluştuğunda silah bırakabileceğini ifade eden Mustafa, şu aşamada “terörle mücadelenin devam ettiğini” belirtti. Mustafa, Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yönelik saldırıların devam edebileceğinin sinyalini verirken, Kobani ya da Ayn al-Arab bölgesine olası bir operasyon hakkında, “Koşullar oluşursa, tabii ki,” dedi. Türkiye’deki Suriyelilerin geri dönüşü konusuna da değinen Mustafa, “Çok büyük bir çoğunluğun dönmek istediğini ve ilerleyen süreçte bu sayının artacağını” belirtti.
‘Bir diktatörden diğerine geçiş olmamalı’ Suriye’deki 2011 yılından beri süregelen iç savaşın seyri, 27 Kasım’da HTŞ liderliğindeki grupların başlattığı operasyonla hızla değişti. Örgüt, 7 Aralık gecesi Şam’a ilerlerken, eski Cumhurbaşkanı Beşar Esad da ülkeden ayrıldı. Bu süreci değerlendiren Mustafa, operasyonlarda SMO’nun da aktif olduğunu öne sürdü. “Bunu bir gruba mal etmemek lazım” diyen Mustafa, şunları ekledi: “Bize bağlı Milli Ordu, Şam’ın ele geçirilmesinde büyük katkı sağladı. Herkes katıldı. Ama belirgin bir grup haline geldiler. Biz, ‘Biz yaptık, siz yaptınız’ gibi bir tartışmaya girmedik; önemli olan rejimin devrilmesiydi ve bu gerçekleşti. Bundan sonrasına odaklanmamız gerekiyor.” Mustafa, HTŞ’ye yönelik bakış açılarını şu şekilde ifade etti: “Bekleyip göreceğiz. Onlar da demokrasiden ve halkın iradesinden bahsediyorlar. Şu ana kadar olanlar sevindirici. Şu anda değerlendirme yapabilmek için çok erken. 1 Mart’tan sonra geçiş hükümeti oluşursa, doğru yolda olduklarını gösterir.”
Kaynak: Getty Images Muhalif lider, “Şimdi bu işin bir sonuç doğurmaması lazım, yani bir diktatörden diğerine geçiş olmamalı. Bu elbette kolay olmayacak” diyerek ekledi: “Suriyelilerin arzuladığı, demokratik, herkes için kapsayıcı ve ayrım gözetmeksizin eşit vatandaşlık ilkelerine dayalı bir Suriye’nin inşası için mücadele devam edecek.” Mustafa, HTŞ ile müzakerelerin var olup olmadığına dair soruya, “Şu anda böyle bir durum yok ama siyasi bir çatışma ortamı da yok. Biz kendi faaliyetlerimize devam ediyoruz,” şeklinde yanıt verdi.
Suriye’de HTŞ ve SMO, Esad sonrası dönemde birlikte çalışabilir mi? Geçmişe bakıldığında HTŞ ile temel konulardaki yaklaşım farkları olduğunu hatırlattığımız ve kaygılarının olup olmadığını sorduğumuz Mustafa, “Tabii ki bizim, Suriye’nin geleceği için kaygı duymamız normaldir,” dedi ve şöyle devam etti: “Ama bugün şimdilik yaptıkları açıklamalar mevcut. Uluslararası toplumun yaklaşımı var. Geir Peterson (Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi) Şam’da kendisiyle (Ahmet eş-Şara) görüştü. Yani muhatap alındı. Endişe duymamız son derece normal. Kendisi sürekli bağlamlarını değiştirdiğini söylüyor. Şu anda erken bir aşamadayız. Bunu söylemden çok eylemlerde göreceğiz.”
Suriye: HTŞ ile hangi ülkeler temasa geçti? ‘Adil seçimler gerçekleştirilmeli’ Mustafa, Suriye’de bir geçiş hükümeti kurulmasına çağrı yaparak, “Geçiş hükümeti kapsayıcı olmalı. Gelecek Suriye’nin inşasında tüm Suriyelilerin katkıda bulunması gerekiyor. Bu geçiş hükümeti, güvenli bir ortam hazırlayıp, bir anayasa taslağı çıkararak referanduma gitmeleri gerekiyor. Yüksek seçim kurulu kurulmalı; adil, şeffaf, Birleşmiş Milletler denetiminde bir seçimin yapılması sağlanmalıdır. 2011 yılında halk sokağa döküldüğünde istediği her neyse, o gerçekleştirilmeli. Bunu yapamazsak, hiçbir şey yapmamış oluruz, bu kadar fedakarlıklar boşa gitmiş olur.”
Suriye’deki yeni süreçte silahlı grupların durumu ise merak konusu. HTŞ lideri Ahmet eş-Şara’nın (Muhammed Colani) son yaptığı açıklamalarda, tüm grupların devlet bünyesinde toplanması gerektiği belirtildi. Mustafa ise, ileride Suriye ordusunun bir parçası olmayı istediklerini, fakat şu anda “terörle mücadelenin” sürdüğünü vurguladı. Kaynak: Getty Images Mustafa, “SMO hala terörle mücadele etmeye devam ediyor. Halep, Hama, Humus’u kurtarırken aynı şekilde terörle mücadeleyi düşürmedi. Tel Rıfat ve Menbiç’i de biz SMO olarak ele geçirdik. Bizim Suriye Milli Ordusu, düşmana karşı mücadele eden, sınırları koruyan, sivil halkı koruyan ve terörle mücadele eden bir statüyle oluşturuldu. Dolayısıyla böyle bir ortam sağlandığında, Suriye toprak bütünlüğü ve merkezi bir otorite sağlandığında, tabii ki milli ordu, gelecekte Suriye’nin ordusunun çekirdeğini oluşturacaktır.”
SDG’ye yönelik saldırılar devam edecek mi? SMO, SDG ve SDG ile bağlantılı gruplara yönelik saldırılarına devam ediyor. SDG’nin ana omurgasını Halk Savunma Güçleri (YPG) oluşturuyor. Türkiye, YPG’nin terörist bir grup olduğunu öne sürüyor. Bu saldırıların devam edip etmeyeceğini sorduğumuzda Mustafa, devam etme sinyali verdi: “Biz her zaman teröre karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla amacımız sağlanmadıkça, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Onların projeleri devam ettiği sürece bizim de mücadelesi devam edecektir.”
Suriyeliler geri dönecek mi? Suriye’de yönetimin değişmesiyle birlikte Suriyelilerin geri dönüşü konusu da gündeme geliyor. Mustafa bir anda büyük bir geri dönüş olmasını beklemediğini, ama çoğunluğun dönmek istediğini belirtti: “Şu an oradaki yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. İnsanlar zaten evlerine dönmek istiyor. Bize, ‘Şartlar nasıl?’ diye birçok müracaat geliyor. Suriye’de istikrar sağlandıktan sonra mülteci sorununun da ortadan kalkacağını düşünüyorum. İnsanların büyük bir isteği var. Çünkü en nihayetinde insanlar evlerine dönecekler.” Suriyelilerin gönüllü geri dönüşünün ne kadar gerçekçi ve nasıl mümkün olabileceği sorusu ise hala yanıt bekliyor.