Orijinal Başlık: Tecavüz mağduru kadınlardan Gisèle Pelicot’a destek: ‘Cesaretinin domino etkisi yaratacak’
Yazan: Maria Zaccaro, BBC 100 Kadın
Tarih: 19 Aralık 2024, Güncelleme: 20 Aralık 2024
Nobel Barış Ödülü sahibi Nadia Murad, Gisèle Pelicot’un hikayesini duyduğu anı aklında net bir şekilde hatırlıyor. “Cinsel şiddetle ilgili bir toplantıya katılmak üzere uçakla giderken bu haber geldi” diyor. Pelicot’un 50 erkek tarafından tecavüze uğradığını duyduğunda öfke ve hastalık hissi yaşadığını ifade ediyor. Murad, yıllar içinde konuştuğu tecavüze uğramış kadınların en çok “utanç ve damgalanma korkusundan” bahsettiklerini belirtiyor. “Gisèle Pelicot’a karşı bu vahşeti işleyen erkekler, onun önyargı ve utanma nedeniyle sessiz kalacağını düşünmüş olabilir. Ama o, bunu yapmadı; bu büyük bir cesaret gerektiriyordu” diye ekliyor. Pelicot’un kocası ve diğer sanıklar, 19 Aralık’ta değişik uzunluklarda hapis cezalarına çarptırıldı.
Kaynak: Nadia’s Initiative
Iraklı Ezidi bir kadın olan Murad, IŞİD tarafından esir alınmıştı. Tacize uğrayan ve beş yaşındaki bir çocuğun ölümüne tanıklık eden Murad, IŞİD militanlarına karşı yıllarca süren bir hukuki mücadelesi bulunuyor. Pelicot’un yanı sıra, o da suçluları adalet önüne çıkarmak için hikayesini paylaşmayı tercih edenlerden. Murad, “Yüzünüzün bir tecavüz davasıyla özdeşleşmesinin ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyorum” diyor. “Birçok insan sizi yalnızca o hikaye ile tanımlamak istiyor.” Ancak Murad, Pelicot’un kimliğini gizlemeyi reddederek mahkemeye çıkmasının, tecavüz ve utanç arasındaki ilişkiyi yeniden tanımladığına inanıyor. Gisèle Pelicot, mahkeme sürecinde gizlilik hakkını reddetmişti. Pelicot, “Utanması gereken bizler değil, onlar” demişti. Fransız kadının, “Tecavüze uğrayan tüm kadınların, ‘Madam Pelicot bunu göze aldı, ben de yapabilirim’ demesini umuyorum. Artık utanmamalarını istiyorum” sözleri ise büyük bir sembol haline geldi. Murad, “Hikayesini paylaşarak ve utancın kendisine ait olmadığını vurgulayarak birçok kadını bu yükten kurtarıyor ve özgürleştiriyor” diyerek Pelicot’a sesleniyor: “Cesaretine hayranım, yalnız değilsin.”
‘Arjantinli oyuncu Thelma Fardin de tecavüz mağduru. Pelicot’un ‘tecavüze uğrayan kadınların onurunu yeniden tesis ettiğini’ düşünüyor. Fardin, bu yıl 2009 yılında çalıştığı aktör Juan Darthés’e karşı açtığı tecavüz davasını kazandı. O dönemde 16 yaşında olan Fardin, suçlamaları reddeden Darthés’in 45 yaşında olduğunu belirtiyor. Fardin, her iki davanın da hukuki mücadelenin önemini gösterdiğini vurguluyor: “Hayatlarımızın iyileşebileceğini ve adaletin iyileştirici etkisini ortaya koyuyoruz. Bence bu devrim niteliğinde.”
Kaynak: AFP
Fardin, Pelicot’un davasını ilk duyduğunda bu durumu korkunç bulduğunu ancak Fransız kadının gücüne hayran kaldığını ifade ediyor. “Farklı jenerasyon ve kültürlerden gelsek de, davalarımız farklı olsa da, aramızda bir ortak nokta var; o da tecavüz mağdurlarının etrafındaki damgayı yıkma iradesi.”
‘Tecavüze uğramış bir başka kadın olan Ellie Wilson, Pelicot’un kimliğini gizlemeyi reddetmesinin, birçok kadına ilham kaynağı olacağını düşünüyor. “Cesaretin domino etkisi yarattığını düşünüyorum” diyor. Glasgow’da yaşayan Ellie Wilson’un eski erkek arkadaşı, kendisine tecavüz ettiği gerekçesiyle beş yıl hapis cezası aldı. Wilson, eski sevgilisini gizlice kaydederek suçunu itiraf etmesini sağladı. Dava sürecinde de kimliğini gizleme hakkından vazgeçti. Wilson, 2022’de davanın tamamlanmasının ardından, savunma avukatlarının sorgulama sürecindeki taktiklerine karşı bir kampanya yürüttü. Wilson, hikayesini kamuya açık bir şekilde paylaşmanın kolay olmadığını, tehditler aldığını dile getiriyor. Ancak bu süreçte kendisini bulduğunu ve Pelicot’un da “kendi hikayesini yeniden yazdığını” düşünüyor. “Pek çok kadın karakola gidecek, medyaya ulaşacak, kadın sığınma merkezlerine başvuracak ve ‘Bana Gisèle Pelicot ilham verdi’ diyecek” diyor. “Kimse rızası dışında ona tecavüz eden adamları hatırlamayacak, ama herkes Gisèle’i ve onun gücünü hatırlayacak.”
‘Bir rol model’
Çin’deki Pekin Eşitlik isimli sivil toplum kuruluşunun kurucusu Feng Yuan, Pelicot’un hikayesinin, daha şimdiden dünyanın dört bir yanında “anlamlı değişikliklerin yaşanmasına olanak sağladığını” söylüyor. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, Çin’de kadınların yüzde 39’u, partnerlerinden fiziksel ya da cinsel şiddet görüyor; Feng, bununla uzun yıllardır mücadele ediyor. Fransa’daki dava, tüm ülkede yankı bulmuşken, Pelicot için “Kendisine hayranlık duyuyoruz, kadınlar için bir rol model” diyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yayımladığı bir rapora göre, kadınların üçte biri, yaşamları boyunca en az bir kez fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor.
Pakistan’daki ilk tecavüz kriz merkezinin müdürü Dr. Summaya Tariq Syed, partner şiddetinin her ülkede yaygın olduğunu vurguluyor. Pelicot davasının emsal niteliği taşıdığını belirten Syed, sürecin, dünyada kadına yönelik şiddeti önlemede bir model oluşturabileceğini ifade ediyor. Ayrıca dava sayesinde Pakistan’da tecavüz ile ilgili söylemlerin değiştiğini aktarıyor. “Bu davayı nokta nokta analiz etmeliyiz ve benzer olayların başka nerelerde yaşandığını tespit etmeliyiz” diyerek sözlerini sürdürüyor.
Kaynak: M. Sven Torfinn
Kenya’da kendisi de şiddet mağduru olan Joan Chelimo Melly, Pelicot’un “değişim yaratmanın sembolü” olduğunu ve farkındalık oluşturma konusunda büyük rol oynayacağını düşünüyor. Olimpik bir atlet olan Melly, cinsel şiddetle mücadele eden bir vakfın başında. Nijerya’da ise risk altındaki kadınlara yardım eden WARIF Vakfı’nın kurucusu Dr. Kemi DaSilva-Ibru, Pelicot’tan ilham alan daha fazla kadının ortaya çıkacağını tahmin ediyor. “Onun cesareti, farkındalığı artırdı; hesap verilebilirlik, tecavüze uğrayan kadınlara destek sağlama ve sistematik reform ile ilgili tartışmaları ateşledi” diyor. Fransa’daki dava sona yaklaşırken, bu tüm kadınların hemfikir olduğu bir nokta var: Pelicot, cesaretiyle şimdiden bir değişim başlattı ve “arkasında bir ordu kadın var.”