Beni döven babamı dövmek için boksör oldum!
İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde yaşayan eski boksör İsmail Özkan, küçük bir ayakkabı atölyesinde ayakkabı tamirciliği yapmaya devam ediyor. Atölyesinin duvarlarını boks eldivenleri, madalyalar ve gazete kupürleri süsleyen Özkan, çocukken babasının kendisini dövmesine öfkelenerek boksa yöneldi. “O kadar sinirleniyordum ki, kendi kendime bu boksu öğrenip babamı döveceğim diyordum. Ama baba dövülür mü? O yüzden boksa başladım,” diyen İsmail Özkan, dikkat çeken hayat hikayesini paylaştı.
“AYAKKABI TAMİRCİLİĞİ BİTTİ” Ayakkabı tamirciliğinde yaşanan sorunlara dikkat çeken İsmail Özkan, “Ayakkabı tamirciliği giderek azaldı, neredeyse sona erdi. Eskiden küçük bir atölyede 4-5 kişi çalışıyorken, şimdi tamamen bitti. İnsanlar ayakkabılarını tamir ettirmek yerine yeni bir çift alma yolunu tercih ediyorlar. Böyle sıkıntılar var,” ifadelerini kullandı. Ayrıca, ayakkabıların uzun ömürlü olması için yapılması gerekenleri de şöyle açıkladı: “Kendim ayakkabı yapıyorum. Hakiki deri fabrikadan tuzlanarak çıkıyor. Tuzlanmış deri ile ayakkabı imalatı yapıyoruz, üzerine rötuş boyası atıyoruz. Bunu alan kişi, bir gün sonra yağmur veya su değmeden lostrada güzel bir boya yaptırmalı. Aksi takdirde ayakkabı tuzlanır ve giyilemez hale gelir. Boyamazsanız, bu ayakkabı beyazlar.”
“BABAM BENİ ÇOK DÖVERDİ, ‘BOKSÖR OLUP ONU DÖVECEĞİM’ DİYORDUM” Gençliğinde uzun bir süre boks ile ilgilendiğini belirten İsmail Özkan, şöyle devam etti: “Babam küçük yaşta beni çok döverdi. O kadar sinirleniyordum ki, kendi kendime ‘Bu boksu öğrenip babamı döveceğim’ diyordum. Ama baba dövülür mü? Boksa başlamış oldum. O süre zarfında babam hastalandı. Maçlarda kazandığımda tribünlere bakar, ‘Keşke babam burada olsaydı da maçlarımı izleyebilseydi,’ düşüncesi içindeydim. Arkadaşlarımın babaları gelip omuzlarına alırdı, benim babam yoktu. Bu duygusal boşluğu hâlâ hissediyorum.” İsmail Özkan, “Babam beyin kanaması geçirmişti, hastalığı nedeniyle müsabakalara katılamıyordu. Kendi maçlarımı izletmek istiyordum ama izleyemiyordu, çünkü akli dengesi yerinde değildi. Maçlara gideceğim dediğimde bana ‘Oğlum dikkat et kendine,’ derdi,” diyerek anılarını paylaştı.