Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi için Macaristan’ın başkenti Budapeşte’yi ziyaret etti. Bu ziyareti sırasında diplomatik görüşmeler gerçekleştiren Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya geldi. Yapılan görüşmede, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestliği konusundaki taahhütlerin yerine getirilmesi üzerine konuşuldu. Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinin yeniden canlandırılması gerektiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, bu görüşmede Türkiye ile Fransa arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve uluslararası konular da değerlendirildi. Erdoğan, Türkiye ile Fransa’nın tarihsel ilişkilerinin köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirterek, iki ülkenin ticari ve ekonomik ilişkilerinin güçlenmesinin her iki tarafa da fayda sağlayacağını ifade etti. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunu stratejik bir perspektifle ele aldığını vurgulayan Erdoğan, sürecin yeniden canlandırılmasının gerekliliğini, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestliği ile ilgili taahhütlerin yerine getirilmesi beklentilerini dile getirdi. Ayrıca, Ukrayna-Rusya, İsrail-Filistin, İsrail-Lübnan gibi bölgesel gerilimlerin barışçıl bir yaklaşımla diplomasi yoluyla çözümlenmesinin tüm ülkeler için faydalı olacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda da konuştu. Budapeşte’de yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı: “Geçtiğimiz haftalarda Sayın Putin ile görüştüm, öncesinde Ukrayna Dışişleri Bakanı Sibiha’yı kabul ettim. Diplomasi için gerekli zeminleri oluşturma çağrımızı ilettim. PKK terör örgütü ile mücadelede Avrupa’daki ortaklarımızdan somut işbirliği bekliyoruz. FETÖ’nün etkin olduğu Avrupa ülkelerinden adli ve idari işbirliği taleplerimizin karşılanmasını istiyoruz.”
Erdoğan, tüm ülkeleri Filistin’i henüz tanımayan ülkeleri bunu yapmaya davet ederek, Avrupa Birliği’nin savunma çabalarına Türkiye’nin tam entegre olmasının Avrupa’nın barış ve güvenliği açısından kaçınılmaz olduğunu belirtti. Ayrıca, Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sağlayan bir aday ülkenin (AB) katılım sürecinin yıllardır engellenmesini makul bir şekilde açıklamanın mümkün olmadığını ifade etti. Son zamanlarda Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzlukların derinleştiğine ve savaşın uzamasının diplomasiye daha az yer bıraktığına dikkat çekti.