Orijinal Başlık: ABD Seçimlerinde Başkanlık Yarışı Eşit Mi Geçiyor? Orijinal İçerik Parçası: Kaynak, Getty Images Yazan, Anthony Zurcher Unvan, BBC Kuzey Amerika Muhabiri 5 Kasım 2024 Güncelleme 6 Kasım 2024 Son zamanlarda ABD siyasi tarihinde hiçbir başkanlık seçimi öncesi yapılan anketler bu denli yakın sonuçlar vermemişti. Daha önce de ABD tarihinde az farkla sona eren seçimler yaşandı, örneğin 2000 yılında George W. Bush ile Al Gore arasındaki yarış gibi. Ancak o seçim öncesi anketler, kazanan olabilecek aday hakkında bir fikir sunmuştu. 2016’da ise anketler yanıltıcıydı. O yılki kamuoyu yoklamaları, Hillary Clinton’ın desteklerini olduğundan fazla abartıyor ve yarışın son anlarında Donald Trump’ın elde ettiği ivmeyi gözden kaçırıyordu. Ancak bu sefer tüm işaretler farklı bir durumu işaret ediyor. Herhangi bir aday hakkında net bir görüş bulunmuyor. ABD Seçimleri 2024: Senato Cumhuriyetçi Parti’nin Elinde Trump: “Kaybedersem 2028’de Yeniden Aday Olmayacağım” Trump ve Harris’in Türkiye’ye Bakışı Nasıldı? Trump’ın ilk döneminde Türkiye-ABD İlişkilerinde Neler Yaşandı? Haberin Sonu Başkanlık seçimlerinde eyaletlerden gelen sonuçlara göre Trump, Harris karşısında delege sayısında 230-165 üstün durumda. Trump, kritik yedi eyalette biri olarak gösterilen Kuzey Carolina’da zafer kazanmış durumda. Yazı tura atışı Ulusal düzeyde ve sonuçları belirleyecek yedi önemli çekişmeli eyalette gerçekleştirilen anketlerin sonuçları, hata payları da dikkate alınarak değerlendiriliyor. İstatistikler ve örneklem büyüklükleri göz önüne alındığında, eldeki sonuçlar her iki adayın da önde olabileceği ihtimalini destekliyor. Siyasi analistleri ve seçim kampanya stratejistlerini rahatsız eden de bu belirsizlik. Anketler birkaç sürpriz sonucu da beraberinde getirdi. Bunlar arasında en dikkat çekeni, Cumhuriyetçi adaylara oy verme eğiliminde olan Iowa eyaletinde gerçekleştirilen güvenilir bir anketin, Kamala Harris’i beklenmedik bir şekilde önde göstermesi oldu. Ancak büyük ölçekli anketlerin ortalamalarına dayanan tahmin modelleri, sonucun neredeyse bir yazı tura atışı kadar yakın olduğunu ortaya koyuyor. Kaynak, Getty Images Hâlâ Net Bir Kazanan Mümkün Seçim sonucunun belirsiz olması, sonuçların asla net olmayacağı anlamına gelmiyor. Her iki adaydan birinin, birkaç puanlık hareketle tüm çekişmeli eyaletlerde farkla galip gelmesi mümkün. Seçmenlerin sandığa gitme oranına dair tahminler, anket sonuçlarına yansımaktaydı. Ancak, daha fazla kadının oy vermesi, kırsal kesimden daha fazla seçmenin sandığa gitme kararı alması ya da hoşnutsuz gençlerin oy kullanma isteği sonuca önemli etkiler yapabilir. Ayrıca anahtar demografik gruplar arasında sürpriz gelişmeler de yaşanabilir. Trump, seçim kampanyası süresince Afrika kökenli genç seçmenler ve Latin kökenli erkekler arasında bir oy artışı sağlayacak mı? Veya geleneksel olarak Cumhuriyetçi adaylara yönelen banliyö kadınları Harris’in umduğu gibi yüksek oranda ona oy verecek mi? Her seçimin istikrarlı bir şekilde sandık başına giden yaşlı seçmenler, bu seçimde Demokratlar lehine oy verebilir mi? Yeni başkanın kazanmasına etki eden dinamikleri ancak seçim sonrası anlayabileceğiz. Belki de geçmişe dönüp bakıldığında cevaplar bariz hale gelecek. Ancak şu anda sonucu bildiğini söyleyen her kişi, hem sizi hem de kendisini aldatıyor demektir. Mavi Duvar – Kırmızı Duvar ABD’nin çoğu eyaletinde başkanlık seçiminin sonucunu neredeyse kesin görebiliriz. Ancak bu seçimin kaderini belirleyecek yedi kritik eyalet mevcut. Bu eyaletler arasında daha çekişmeli olanlar da söz konusu. Her iki aday için de üç temel eyaletin kazanılması, Beyaz Saray’ın kapısını açabilir. Mavi ve Kırmızı Duvar terimleri, ABD siyaseti tarihinde Demokratlar veya Cumhuriyetçiler için belirleyici olan eyaletler için kullanılıyor. Harris’in Demokrat Parti’nin renginden adı çıkan “mavi” duvarı, Pennsylvania, Michigan ve Wisconsin’i kapsıyor. Trump, 2016 seçiminde bu üç eyaletin her birinde az farklarla zafer kazanmıştı. Joe Biden ise 2020 yılında bu eyaletleri tekrar partisine kazandırmayı başardı. Harris bu eyaletleri kazanır ve delege dağılımında farklı bir sisteme sahip Nebraska’da bir bölge elde ederse sonuçlar belirginleşecektir. Bu durum, Demokrat aday Harris’in kampanyasının son döneminde bu alanda neden daha fazla zaman geçirdiğini de açıklıyor. Harris, son kampanya mitingini Pennsylvania eyaletinin Philadelphia şehrinde gerçekleştirdi. Miting için seçtiği yer, Sylvester Stallone’un Rocky serisinde meşhur ettiği, herkesin bildiği bir sanat müzesi oldu. Trump’ın “kırmızı duvarı” ise ABD’nin doğu kıyısında başlıyor, Pennsylvania’dan başlayarak güneyde North Carolina ve Georgia’ya kadar uzanıyor. Cumhuriyetçi adayı bu eyaletleri kazanırsa, diğer çekişmeli eyaletlerin oy sonuçları ne olursa olsun, iki delege farkla öne geçiyor. İşte bu nedenle son bir hafta içinde North Carolina’da beş seçim mitingi düzenlemesinin sebebi de budur. Pennsylvania, her iki aday için de kilit eyaletlerden biri konumunda. Buradaki delege sayısı, burayı en büyük siyasi savaş alanı haline getiriyor. ABD Başkan Adayları Türkiye’ye Nasıl Bakıyor? Kaynak, Getty Images ABD’nin Geleceği Söz Konusu Tüm bu seçim hesaplamaları ve modellerin gölgesinde kaybolan şey, bu başkanlık seçimlerinin tarihi önemi. Harris ve Trump, göç, ticaret, kültürel meseleler ve dış politika konusunda oldukça farklı görüşleri temsil ediyor. Seçilecek başkan, federal mahkemeler dahil olmak üzere, nesiller boyunca etkili olacak bir Amerikalı hükümetinin şekillenmesine büyük katkı sağlayabilir. ABD’nin siyasi manzarası, her iki partinin demografik yapısındaki değişimlerle, son dört yılda önemli ölçüde evrim geçirdi. Cumhuriyetçi Parti, on yıl önce, Trump’ın liderlik yaptığı daha fazla mavi yakalı ve düşük gelirli seçmene hitap eden popülist bir partiden oldukça farklı bir görünüm arz ediyordu. Demokrat Parti tabanında genç seçmenler ve Afrika kökenli Amerikalılar hala önemli bir yer tutuyor. Ancak parti, giderek daha fazla varlıklı kesim ve üniversite mezunlarının oylarına da güvenmeye başlamıştır. Seçim sonuçları, Amerikan siyasetindeki son sekiz yılda barizleşen bu köklü değişimlerin, ülkenin siyasi haritasını yeniden nasıl şekillendirdiği konusunda ek deliller sunabilir. Ayrıca bu dönüşümler gelecek başkanlık seçimlerinde bir taraf için avantaja dönüşebilir. 1970 ve 1980’lerde Cumhuriyetçiler, başkanlık yarışlarında gözle görülür bir avantaj elde etmişti. Çünkü Beyaz Saray’ın anahtarını elinde tutan eyaletlerde sürekli olarak çoğunluk sağlıyordu. Bu seçim, yüzde 50-50 bir yarışa dönüşebilir. Ancak, bu durum Amerikan başkanlık siyasetinin gelecekte de böyle şekilleneceği anlamına gelmiyor.
Suriye'deki Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) eski eş genel başkanı ve şu anda Başkanlık Konseyi üyesi olan Salih Müslim, Suriye'deki yeni süreç kapsamında Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ile diyalog...
Devamını Oku..