Orijinal Başlık: ABD Seçimlerinde Neden Bu Kadar Yakın Bir Yarış Var?
Orijinal İçerik Parçası: Kaynak, Getty Images Yazan, Anthony Zurcher Unvan, BBC Kuzey Amerika Muhabiri 5 Kasım 2024, 18:51 +03 Güncelleme 9 dakika önce Yakın dönemdeki ABD siyasi tarihinde, hiçbir başkanlık seçimi anket sonuçları bu denli yakın olmamıştı. Bu seçim oldukça hareketli bir şekilde geçecek gibi görünüyor. ABD siyasi tarihinde daha önce de az farkla sonuçlanan seçimler yaşanmıştı. 2000 yılında George Bush ile Al Gore arasındaki başkanlık mücadelesi örneğinde olduğu gibi. Ancak o seçim öncesinde anketler, hangi adayın kazanabileceğine dair net bir fikir veriyordu. 2016 yılında ise anketler yanıltıcıydı. O yıl yapılan kamuoyu yoklamaları, Hillary Clinton’ın oy oranını fazla abartmış ve yarışın son anlarında Donald Trump’ın elde ettiği ivmeyi gözlemleyememişti. Ancak bu kez tüm göstergeler farklı bir durumu işaret ediyor. Herhangi bir adaya yönelik kesin bir bilgi mevcut değil. Trump: “Kaybedersem 2028’de yeniden aday olmayacağım”
ABD başkan adayları Türkiye’ye nasıl bakıyor?
ABD Seçimleri 2024: Washington Post’un aday desteği vermeme kararı neden tartışma yarattı?
ABD başkanlık seçimleri, dünyanın kaderini nasıl değiştirebilir?
Haberin sonu Yazı tura atışı Ulusal ölçekte ve seçim sonucunu belirleyecek yedi kritik ve çekişmeli eyalette gerçekleştirilen anket sonuçları, hata payları ile birlikte değerlendiriliyor. İstatistikler ve örneklem büyüklükleri göz önünde bulundurulduğunda, elde edilen sonuçlar her iki adayın da kazanma olasılığının olduğunu gösteriyor. Siyasi analistleri ve seçim stratejistlerini aynı şekilde endişelendiren durum, işte bu belirsizlik. Anketlerde birkaç sürpriz sonuç da ortaya çıkmadı değil. Bunlardan en dikkat çekeni, Cumhuriyetçi adaylara oy verme eğiliminde olan Iowa eyaletinde yapılan güvenilir bir anketin Kamala Harris’i önde göstermesi oldu. Ancak büyük ölçekli anketlerin ortalamalarına dayanan tahmin modelleri, sonucun bir yazı-tura atışına kalacak kadar yakın olduğunu ortaya koyuyor.
ABD seçim anketlerinde kim önde? Kaynak, Getty Images
Hala net bir kazanan mümkündür Seçim sonucunun şu an belirsiz olması, sonucun kesinlikle net olmayacağı anlamına gelmiyor. Her iki yönde birkaç puanlık bir dalgalanma ile tek bir aday, tüm çekişmeli eyaletleri bir anda kazanabilir. ABD seçimlerini kimin kazanacağı ne zaman kesinleşecek? Sandığa gidecek seçmen başlığında tahminler üzerinde yapılan modellemeler anketleri etkiliyor gibi görünüyor. Ancak daha fazla kadının sandığa gitmesi, daha fazla kırsal seçmenin oy vermeye karar vermesi veya daha fazla hoşnutsuz genç seçmenin sandığa yönelmesi nihai sonuçları ciddi şekilde etkileyebilir. Ayrıca, anahtar demografik gruplar arasında da sürpriz gelişmeler yaşanabilir. Trump, kampanyasının öngördüğü gibi Afrika kökenli Amerikalı genç seçmenler ve Latin kökenli erkekler arasında gerçekten oy artışı elde edecek mi? Ya da banliyölerde yaşayan ve geleneksel olarak Cumhuriyetçi adaya yönelen kadınlar, Harris’in umduğu gibi geniş bir destek verecek mi? Her seçimde belirli bir istikrar ile sandığa giden ve sağa oy verme eğilimi gösteren yaşlı seçmenler, Demokratların yanında yer alabilir mi? Yeni başkanın kazanmasına etki eden faktörleri ancak seçimler sonrası anlayabileceğiz. Belki de geriye dönüp bakıldığında cevaplar net bir şekilde görünecek. Ama şu anda sonucu bildiğini iddia eden herhangi bir kişi, hem sizi hem de kendisini yanıltıyor demektir.
Mavi Duvar – Kırmızı Duvar ABD’deki birçok eyalette başkanlık seçiminin sonucu neredeyse kesin gibi. Ancak bu seçimde sonucu belirleyecek yedi kritik eyalet bulunuyor. Ancak bunlar arasında daha çekişmeli olanlar da var. Her iki adayın da kazanması gereken üç temel eyalet, Beyaz Saray’ın kapısını açacak anahtarlar olabilir. Mavi ve Kırmızı Duvar terimleri, ABD siyaseti tarihinde Demokratlara veya Cumhuriyetçilere yönelen eyaletleri tanımlamak için kullanılıyor. Harris’in Demokrat Parti’nin renginden ismini alan ‘mavi’ duvarı, Pennsylvania, Michigan ve Wisconsin’i kapsıyor. Trump, bu üç eyaleti 2016 seçiminde az farklarla kendi lehine çevirmeyi başarmıştı. Joe Biden ise 2020 yılında bu eyaletleri tekrar kendi partisine kazandırdı. Harris bu eyaletleri kazanır ve delege dağıtımında biraz farklı bir sisteme sahip olan Nebraska’dan da bir bölge kazanırsa sonuç netleşecektir. Bu durum, Demokratların adayı Harris’in kampanyasının son döneminde neden buralarda vakit geçirdiğini açıklıyor. Harris, son kampanya mitingini de Pennsylvania’nın Philadelphia kentinde gerçekleştirdi. Miting için seçtiği yer, Sylvester Stallone’nun Rocky serisinde koşup tırmandığı merdivenleriyle tanınan sanat müzesiydi. Trump’ın ‘kırmızı duvarı’ ise ABD’nin doğu kıyısında yer alıyor. Bu bölge Pennsylvania’dan başlayarak, güneyde North Carolina ve Georgia’ya kadar uzanıyor. Cumhuriyetçi aday bu eyaletleri kazanırsa, diğer çekişmeli eyaletlerin oy verme durumu ne olursa olsun, iki delege farkını elde edecektir. Bu durum, son bir hafta boyunca North Carolina’da beş seçim mitingi yapmasının nedenini de açıklıyor. Pennsylvania, iki adayın da kritik üç eyaleti arasında yer alıyor. Delege sayısı burayı en büyük siyasi çekişme alanı haline getiriyor.
ABD başkan adayları Türkiye’ye nasıl bakıyor? Kaynak, Getty Images
Amerika’nın Geleceği Söz Konusu Tüm bu seçim analizleri ve modelleri arasında kaybolmaması gereken şey, bu başkanlık seçiminin tarihi önemi. Harris ve Trump, göç, ticaret, kültürel konular ve dış politika açısından çok farklı iki görüşü temsil ediyor. Seçilecek başkan, federal mahkemeler dahil, gelecekteki nesiller üzerinde ciddi etkiler yaratabilecek bir hükümeti şekillendirebilir. ABD’nin siyasi görünümü, her iki partinin demografik yapısındaki değişikliklere bağlı olarak son dört yıl içinde önemli ölçüde değişti. Cumhuriyetçi Parti, Trump’ın liderliğindeki, mavi yakalı ve düşük gelirli seçmenlere daha çok hitap eden popülist bir parti olarak on yıl önce çok daha farklı bir kimliğe sahipti. Demokrat Parti’nin tabanında hala genç seçmenler ve Afrikalı Amerikalılar var. Ancak parti giderek zengin kesimler ve üniversite mezunlarının oyuna daha çok güveniyor. Seçim sonuçları, Amerikalı siyasette son 8 yılda kısmen gözlemlenen bu köklü değişimlerin, ülkenin siyasi haritasını nasıl yeniden şekillendirdiğine dair ek kanıtlar sunabilir. Ve bu değişimler, gelecekteki başkanlık seçimlerinde belirli bir taraf için avantaj sağlayabilir. 1970 ve 1980’lerde Cumhuriyetçiler, başkanlık yarışlarında tartışmasız bir üstünlük tesis etmişti. Çünkü Beyaz Saray’ın anahtarı olan eyaletlerde sürekli olarak çoğunluk elde ediyorlardı. Bu seçim, %50-%50 bir yarışma gibi görünebilir. Ancak ilerleyen dönemde Amerikan başkanlık siyaseti için bu durumun böyle devam edeceği anlamına gelmiyor.