Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İstanbul İstiklal Caddesi’nde meydana gelen ve 6 vatandaşımızın can verdiği hain saldırıya dair konuştu.
Adalet Bakanı Bozdağ, Beyoğlu’nda meydana gelen patlamaya ilişkin, “Bununla ilgili takipler devam ediyor. Şu anda kadınla ilgili bütün kayıtlar, veriler inceleniyor. Güvenlik güçlerimiz işin üzerinde.” dedi.
Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’nde meydana gelen patlamada 6 vatandaşın hayatını kaybettiğini, pek çok vatandaşın da yaralandığını belirten Bozdağ, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diledi.
“Bütün kayıtlar, veriler inceleniyor”
Bozdağ, hem Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay hem de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile beraber olay yerinde incelemelerde bulunduklarını belirterek, şunları söyledi:
“Olayın olduğu yerde oradaki uzmanlardan dinleme imkanımız oldu. Anlatılanlar çerçevesinde şunu ifade edebilirim. Bir kadın oradaki banklardan birine belli bir süre, 40 dakikadan fazla oturuyor, sonra kalkıyor. Kalktıktan 1-2 dakika sonra orada bir patlama meydana geliyor. Patlama sonrasında da olanlara bütün Türkiye artık vakıf oldu. Şimdi bununla ilgili takipler devam ediyor. Şu anda kadınla ilgili bütün kayıtlar, veriler inceleniyor. Güvenlik güçlerimiz işin üzerinde.”
Şu ana kadar bir ismin belli olup olmadığı sorulan Bozdağ, “İsim şu ana kadar benim bildiğim belli değil ama bir görüntü var. Kadın olduğu belli. Bütün kayıtlar takip ediliyor. Şu anda peşinde olan birtakım görevliler de var. İz süren arkadaşlarımız var. Onlar da konuyu takip ediyorlar.” diye konuştu.
Bozdağ, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının konuyla ilgili 2 başsavcıvekili, 8 de cumhuriyet savcısı görevlendirdiğini ayrıca Adli Tıp ve diğer otopsi işlemleri için de 6 savcı görevlendirdiğini aktardı.
“Hiçbir şey daha belli değil”
Hem savcılığın tahkikatının hem de güvenlik güçlerinin bu patlamayı gerçekleştiren kişiyle ilgili tahkikatının devam ettiğini vurgulayan Bozdağ, “Kişi diyorum çünkü şu ana kadar bunun ne olduğuna dair kesin konuşabileceğimiz bir veri yok. Ama olayın oluş şekline ve olduğu yere baktığımızda, bunun bir terör eylemi olduğu hususunda şu ana kadar gelen ön bilgiler çerçevesinde ihtiyat payı bırakmakla beraber terör eylemi olduğu değerlendiriliyor güvenlik güçlerimiz tarafından.” diye konuştu.
Bakan Bozdağ, olayın hangi terör örgütü tarafından yapıldığına dair bir değerlendirme yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine, “Yani bir takım değerlendirmeler var ama şu anda henüz netleşmediği için buradan kamuoyuyla paylaşmak istemem, yanlış olur. Ama üzerinde durulan bazı terör örgütleri var. Eylemin niteliği nedeniyle, eylemde kullanılan malzemeler üzerinden ve kadına dair şu andaki ön bilgiler üzerinden bir değerlendirmeyi güvenlik güçlerimiz yapıyor. Ama bunlar kesinleştikten sonra hangi terör örgütüdür, isimlendirmeyi o zaman yaparsak daha sıhhatli olur.” değerlendirmesinde bulundu.
Kadının banktan kalktıktan 1 veya 2 dakika sonra orada patlama yaşandığına dikkati çeken Bozdağ, “İki ihtimal var. Ya o poşet veya çanta her neyse onun içerisinde bir düzenek var. Kendi patlıyor ya da uzaktan birisi patlatıyor. Yani şu anda bunların hepsi inceleniyor.” şeklinde konuştu.
Bozdağ, bombanın türünün belli olup olmadığı sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Hiçbir şey daha belli değil. Yani bir takım çiviler olduğu söyleniyor. Bunlarla ilgili tabii kriminal incelemeler yapıldıktan sonra bu patlayan düzeneğin ne olduğu, hangi örgüte ait olduğu veya nelerden oluştuğuna dair ancak öyle karar verilebilecek. Çünkü şu anda elle tutulur somut parçalar dışında bir kanaat yürütecek bir veri olay yerinde yok. Parça tesiri daha çok olsun, daha çok insan vefat etsin ya da yaralansın hesap onun üzerine kurulu.”
İstanbul Beyoğlu’nda yaşanan patlama nedeniyle pek çok provokatif haberin sosyal medyada dolaştığını belirten Bozdağ, sosyal medyada dolaşan asılsız, yönlendirme amaçlı bu haberlere vatandaşların itibar etmemesinde büyük fayda olduğunu söyledi.
“Bu olayın seçime yaklaşma sürecinde Türkiye’nin eline geçirdiği dengeleri bozmak amacıyla olduğu düşünülebilir mi?” şeklindeki soru üzerine Bozdağ, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu olayı elbette yapanların bir hesabı var. Yani hesapta hedef belli Türkiye. Türkiye’nin huzuru, güvenliği, barışı, istikrarı ve bugün sağlandığı güven ortamı ve ileriye dönük verdiği umutları yok etmek olabilir. Çünkü çok net gözüküyor. Türkiye’nin en işlek caddelerinden birine hem vatandaşlarımızın hem de Türkiye’ye ziyaret maksadıyla gelen turistlerin, yabancıların en çok kullandığı yerde böyle bir patlamanın yapılması, planlanıp icra edilmiş olması bir defa Türkiye’nin iç huzuruna, barışına, güvenliğine, istikrarına dönük bir saldırıdır.”
Patlama yaşanan yerin özel seçildiğinin çok açık olduğunu aktaran Bozdağ, “Bütün dünyaya da Türkiye’nin önemli yerlerinden birine gerçekleştirilen bu terör saldırısıyla mesaj verme planlaması da yapılmış olabilir. Bunlar değerlendirilebilir.” dedi.
“FETÖ’yle ilgili 112 ülkeden iade talep etmişiz”
Bekir Bozdağ, Türkiye’nin iadesini istediği yurt dışındaki kişilere ilişkin, “FETÖ’yle ilgili 112 ülkeden iade talep etmişiz. AB üyesi ülkelerden bugüne kadar 426, ABD’den 232 talebimiz olmuş. Adli makamlardan bugüne kadar bakanlığa iade için 1855 talep gelmiş FETÖ’yle ilgili. Bunlarla ilgili 112 ülkeye 1172 kişi hakkında 1277 dosya göndermişiz ama bugüne kadar bize sadece 3 tane iade var. Şimdi bu iadelerden biliyorsunuz ikisi Romanya’dan, birisi Cezayir’den Türkiye’ye yapılan iadelerdir. Geri kalan yok. Şu ana kadar da 122 tane deport edilmiş kişi var. Toplam 125 kişi. Dikkat edilirse bizim istediğimiz kişilerin hiçbirisini Amerika da, Avrupa ülkeleri de iade etmiyor.” şeklinde konuştu.
İade istenen ülkeler
Şu anda en fazla Almanya’dan iade istendiğini belirten Bozdağ, bunun 136 kişi olduğunu, Yunanistan’dan 99, Belçika’dan 52, Hollanda’dan 38 kişinin iadesinin istendiğini aktardı.
Bozdağ, bugüne kadar İçişleri Bakanlığına 1906 kırmızı bülten talebi geldiğini, bunların 1077’sini gönderdiklerini ve işlemlerinin bittiğini, bugüne kadar tek bir tane FETÖ’cünün adını yayınlamadıklarını, çünkü kırmızı bültenle ilgili bu işleri yürütenlerin FETÖ’yü terör örgütü olarak görmediklerini kaydetti.
Bozdağ, “FETÖ’ye en büyük darbe ne derseniz? 12 Ekim 2014’te yapılan HSYK seçimleri derim. O seçimde belleri kırıldı. HSYK seçimlerini kazandıktan sonra önemli adımlar attık ve büyük değişiklikler yaptık. Yargıda yapılan temizlik 15 Temmuz’da etkili oldu.” ifadelerini kullandı.
“Devlet, FETÖ ile ilgili tüm yöntemleri çözdü”
Bozdağ, FETÖ’ye terör örgütü diyenin, ilk AK Parti olduğunu, askeriye ve yargıda gerekli temizliğin yapıldığını dile getirerek, FETÖ’nün tespiti zor omurgasız tipler yetiştirdiğini söyledi.
Bakan Bozdağ, tüm terör örgütleri ile olduğu gibi FETÖ ile mücadelenin de aralıksız devam ettiğini ve önemli mesafeler alındığını bildirdi.
FETÖ’nün yöntemlerine yönelik devletin elinde bugün daha fazla veri olduğunu bu veriler arttıkça örgütün üzerine daha çok gidildiğine işaret eden Bozdağ, şunları kaydetti:
“Bununla ilgili çalışmalar sonuna kadar devam ettirilecek. Devlet, FETÖ ile ilgili tüm yöntemleri çözdü. FETÖ sadece iktidarı değil, muhalefeti, sanatçıları, bilim insanlarını ve iş insanlarını da dinlemiş, Sayın Erdoğan, bunlara ‘hodri meydan’ dedi. Tayyip Beyin dışında kimse bunlarla böyle mücadele edemezdi. Ne CHP ne de diğerleri bunlarla mücadeleye cesaret edemezdi. Türk halkının bu mücadelede Tayyip Beyin yanında olması başarıyı getirdi. Eğer Tayyip Bey olmasaydı halk 15 Temmuz’da sokağa çıkar mıydı? ”
FETÖ’yü ABD’den istemek için dosyalar gönderdiklerini belirten Bozdağ, “Sayın Cumhurbaşkanı her görüşmede muhataplarına bu konuyu söylüyor. Ben de delilleri sundum ve ‘dosyayı adli makamlara gönderin’ dedim. Bizim dosyamız hala adli makamlara gönderilmedi. ‘FETÖ’yü Amerika himaye ediyor’ diyoruz açıkça. FETÖ’yü Türkiye’ye karşı koz olarak tutuyorlar. Ben onlara, ‘Türkiye’yi bir terör örgütü için karşınıza alırsanız, siz kaybedersiniz.’ dedim.” ifadelerine yer verdi.
Türkiye’nin güçlenmesi, istikrarı çok önemli”
Bakan Bozdağ, Türkiye’nin güçlenmesi, istikrarı ve kendi ayakları üzerinde durmasının çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bunu bozmak isteyenlere Türk halkı izin vermezse, 2023’te yine Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a fırsat verirse, o teröristlerin Türkiye’ye verildiğini göreceğiz.” dedi.
Türkiye’nin demokrasi tecrübesinde çok yol aldığını, darbe ve muhtıralar gördüğünü anlatan Bozdağ, “Türkiye bütün bu badireleri aşmış, vatandaşlar bunları yaşayarak görmüş ve bedeller ödemiştir. 15 Temmuz’da Türk halkı sokağa indiyse Türkiye’nin yaşadığı demokratik tecrübeden dolayıdır. Türk halkının basiretine inanıyorum, yalan üzerine kurulan siyasete Türk halkı izin vermiyor.” şeklinde konuştu.
“6’lı Masanın daha aldığı bir karar yok”
Bozdağ, 2023’te yeniden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçileceğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“6’lı Masanın daha aldığı bir karar yok. Bu beceriksizliği halk görüyor. Cumhurbaşkanımızın dirayetini de görüyor. ‘Sorun var onu çözecek olan da Cumhurbaşkanıdır’ diyor. Milletimiz sandıkta yine ‘Erdoğan’ diyecektir Cumhurbaşkanımız, dünyanın en önemli siyasi aktörlerinden biridir, milletimiz bunu görüyor. 6’lı Masa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına aday bulamıyor. Eğer Tayyip Beyin karşısına onunla mücadele edecek bir aday bulsalardı on defa çıkarırlardı. Güçlü aday bizde, bütün seçimlerde rakiplerini yendi, vatandaşla iyi bir diyaloğu var. Kılıçdaroğlu ve Cumhurbaşkanımız arasındaki yarışın galibi belidir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun 6’lı Masanın adayı olduğunu düşünüyorum. Bütün eylemlerinden aday olduğunu haykırıyor. Ben, onlara ‘Anketlere değil, sokağa bakın’ diyorum. 6’lı Masada bir irade olduğunu düşünmüyorum.”
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği süreci
Bozdağ, “İsveç ve Finlandiya, kimseyi iade etmediler. Yine de NATO’ya girebilirler mi? Türkiye’nin onayını alabilirler mi?” şeklindeki soru üzerine, “Terör örgütü üyelerinin ülkelerinde çalışmalarını desteklemekten vazgeçerlerse, yasalarında bunlara ilişkin düzenlemeler yaparlarsa ki bazı değişiklikler yaptılar ve onlarla ilgili kendi ülkelerinde adli süreçleri başlatırlarsa, terörle mücadelede iade gibi başka konular da olabilir destek verirlerse, Türkiye’ye dönük silah ambargosu başta olmak üzere üstü kapalı, açık yürüyen ambargoları kaldırırlarsa Türkiye, NATO üyeliğine evet diyecektir.” diye konuştu.
Bu konuda gidişatın durumuna yönelik soruyu da Bozdağ, olumlu gelişmeler olduğunu belirterek, “İadeler dışında diğer konularda ciddi gelişmeler var. Bunları takip edeceğiz. NATO üyelik sürecinin başlaması, NATO’ya üye oldukları anlamına gelmez. Çünkü bu süreç TBMM’nin onayıyla ancak sona erecektir. Meclisten onay çıkmadıkça NATO’ya üye olmaları söz konusu değil.” şeklinde yanıtladı.
Anayasa çalışmaları
Anayasa çalışmalarına ilişkin soru üzerine Bozdağ, CHP ve diğer partilerin hepsiyle görüştüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Yaptığımız çalışmanın hazırlık aşaması ve çerçevesi hakkında kendilerine bilgi verdik ve bu hazırlığa destek vermelerini, görüş ve önerilerini sunmalarını istedik. Tabii biz bir teklifle gitmedik. Kendileri ‘niye teklif getirmediniz’ dediğinde de ‘teklifle gelseydik işinizi bitirmişsiniz bize öyle gelmişsiniz’ diyebilirdiniz. Bir de etik bulmadık. Çünkü biz bu işi yapıyoruz. Anayasayı kendimiz hazırlayıp size getirirsek dayatma gibi olurdu. Oysa ki biz dersimizi çalıştık ki hazırlık yaptık. Bu hazırlığımızı ve çerçeveyi sizinle paylaşalım ve sizin de bu hazırlığa katkı vermenizi isteyelim, bu daha doğru olur düşüncesiyle teklif metniyle gelmediğimizi kendilerine söyledik. Tabii Cumhuriyet Halk Partisi ‘Hazırlığa destek vermeyiz.’ dedi. Diğer partiler de aynı minvalde hazırlığa destek vermeyeceklerini ifade ettiler ama CHP, Anayasa değişikliğinin seçime yakın yapılmasına karşı olduklarını, bu işin anayasa değil kanunla çözülmesi gerektiğini, anayasaya ihtiyaç olmadığını ifade etti ve teklif çıktıktan sonra bir daha görüşürüz diye bir yaklaşım…”
Bozdağ, MHP’nin bu konuda tam destek verdiğini aktararak, şöyle devam etti:
“Zaten MHP’yle çalışmalarda beraber olduk. Fethi Yıldız Bey çalışmalara katkı verdi. İYİ Parti yetkili organlarıyla görüşeceğini söyledi. HDP de bu konuda olumlu bir sinyal verdi ama kendi görüşlerini hiçbirisi bizimle net bir şekilde henüz paylaşmadı. Partilerden, yetkili organlarla görüştükten sonra dönüşleri bekliyoruz. Şu ana kadar da henüz bir dönüş olmadı. Burada şunun da altını çizmekte fayda var. Sayın Cumhurbaşkanımızın bazı açıklamalarını farklı değerlendirenler oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız bugüne kadar söylediği şey çok net. Biz Meclis’te mümkün olan en büyük uzlaşmayla bu Anayasa değişikliğinin yapılmasını istiyoruz ama ‘Eğer uzlaşma olmazsa referandum dahil diğer adımları atmaktan ve geri kalmayız.’ dedik. Şimdi sanki şöyle bir algı oluşuyor bazı çevrelerde; yani 400’ün üzerinde bir kabulle Meclis’ten geçse dahi Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasa değişikliğini referanduma götürecekmiş gibi bir hesap yapan veya böyle düşünen insanlar var, çevreler var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, son kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Meclis’ten geçtiğinde referanduma gitmeyeceklerini açıkça ifade ettiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, “Ben de buradan bir kez daha net söylüyorum. 400’le kabul olduğu takdirde biz bunu, Anayasa değişikliğini referanduma götürmeyiz, götürme diye bir düşüncemiz de bugüne kadar hiç olmadı. Sayın Cumhurbaşkanımızın da böyle bir düşüncesi yok, böyle de bir açıklaması da hiç olmadı. Cumhurbaşkanımızın söylediği şey şu; 400’ün altında, 360’ın üstünde bir çoğunlukta kalırsa o zaman vatandaş sorar ‘madem referanduma gidecek bir çoğunluk Meclis’ten çıktı. Niye bana getirmedin? Bana getirsen ben buna onay verirdim.’ diyebilir. O yüzden böyle bir zorunlulukla karşı karşıya kalırsam ben referanduma götürürüm gelen değerlendirmeleri var.” diye konuştu.
Bozdağ, bazı çevrelerin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabine sonrası yaptığı açıklamayı geri adım gibi yorumladığını belirterek, “Halbuki Cumhurbaşkanımız geri adım falan atmadı. Durduğu yeri bir kez daha açıkladı ama onlar sürekli pompalıyorlar. İşte ‘Cumhur İttifakı referanduma götürecek, iki seçimi bir araya getirecek’. ‘Böyle yapacak, böyle edecek’ hesabı yapıyorlar ama biz çok net söylüyoruz. Bizim böyle bir düşüncemiz yok. 400’le kabul ederse Meclisimiz bunu referanduma götürmemiz söz konusu değil. 400’den sonra referanduma götürdüğün zaman halk da bize kızar.” değerlendirmesini yaptı.
Cumhur İttifakı olarak 335 oyları bulunduğunun altını çizen Bozdağ, Meclis Başkanı oy kullanamadığı için sayının da 334 olduğunu aktardı.
Bozdağ, şöyle devam etti:
“Yani bizim çoğunluğumuz 360’a yetiyor mu? Yetmiyor. Dolayısıyla istesek dahi bizim bunu referanduma götürme imkanımız var mı? Yok ama sırf bu meseleyi başka bir noktaya taşımak için ‘referanduma götürecekler, götürdüler, şöyle yapacaklar, böyle yapacaklar’ gibi bir tartışma yapıyorlar. Bu tartışmanın temeli yok ve doğru bir tartışma da değil. 400’le kabul edildiği takdirde referanduma götürmemiz söz konusu değil. Sayın Cumhurbaşkanımız hiçbir zaman ‘400’ü geçerse referanduma götürürüm.’ demedi. Böyle bir düşüncesi de hiçbir zaman olmadı.”