Erdoğan bir konuşma yaptı. Peki, içeriği neydi? – Bahçeli’ye net bir sahiplenmede bulundu ve onu “tarihe not düşen devlet adamı” olarak tanımladı. Bahçeli, Öcalan’ı DEM grubunda silahlı mücadelenin sona erdirilmesi için konuşmaya davet etmişti. Erdoğan bu durumu tarihi bir çıkış olarak değerlendirdi ve Bahçeli ile MHP’ye teşekkürlerini iletti. – Ancak konuşmasında “Öcalan boyutu”na yer vermedi. Görünüşe göre bu konuyu dile getirmek istemedi. – Erdoğan, açıkça Kuzey Irak ve Suriye’deki “terör unsurları”na iletişim dışında bir yaklaşım sergiledi ve onları “Emperyalizmin aparatları” olarak tanımladı. Öcalan, silahları susturma görevini kimlerle yerine getirecekti? Kandil ve YPG-PYD yapılanması, “Öcalan’ın misyon alanı”na girmiyor muydu? Bu konudaki belirsizlikler ortada. Erdoğan’ın Öcalan’dan bahsetmemesi, Bahçeli’nin “Öcalan açılımı”nı, Erdoğan’ın gözünde “Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımlar” bağlamında sınırlı bir şekilde değerlendirdiği anlamına mı geliyor? Ancak Erdoğan’ın Bahçeli için söyledikleri, çok daha derin bir sahiplenmeyi ifade ediyor. – Erdoğan’ın “Muhatabımız doğrudan millettir” ifadesi, düşündüğü politikayı yansıtıyor. Konuşmasındaki Selahattin Eyyubi, Malazgirt ve Milli Mücadele referansları, “Müslümanlık ekseni”nde bir birlikteliği işaret ediyor. Erdoğan, bugün de bu birlikteliği sağlayabileceği inancında olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, “Türkiyelileşme” vurgusu yapan Kürt siyasetinin bu çerçeveyi anlamasını ve desteklemesini bekliyor. Gelinen noktada bu doğrultuda bir uzlaşma sağlanabilir mi? Kürt siyasi hareketinin, özellikle HDP ve DEM boyutunun beklentileri bu şekilde şekillenebilir mi? Bu noktada belirsizlikler mevcut. Ayrıca DEM ile hareket eden mevcut Kürt siyayetinin kendisini Suriye ve Irak’taki yapılarla tam anlamıyla ayırabilmesi mümkün mü, bu sorular gündeme gelecek gibi görünüyor. – Erdoğan’ın konuşmasında Özgür Özel’e yönelik bir “tebrik” bulunuyor, ancak bunun hemen ardından “öğreneceği şeyler var” ifadesi ekleniyor. Bu durumda, Erdoğan CHP ile iletişim kanallarını açık tutmaya çalışıyor. Ancak bu durum üstten bir dille sunuluyor. Erdoğan’a göre CHP, gözlem altında bir konumda. – Benim önemle vurguladığım gibi, Özgür Özel’in “Kürtlere Devlet vaadi” ve “eşit vatandaşlık” ilkeleri, Kürt siyasetinin beklentileriyle örtüşüyor. Konuşmanın bütününden anlaşıldığı üzere Erdoğan, “Cumhuriyetin Türk, Kürt, Sünni, Alevi ve hatta gayrimüslim vatandaşların ortak Cumhuriyeti olduğu” ifadesini, “Biz zaten onu uyguladık” anlamıyla dile getiriyor. Ancak mevcut durumda, iktidarın, özellikle Bahçeli cephesinin, kabul etmediği “Kürt sorunu”, CHP lideri ve Ak Partililer dahil, geniş Kürt kamuoyu için kabul edilmesi gereken bir gerçeklik. – Erdoğan’ın konuşmasında dikkat çeken bir durum, Esenyurt’ta CHP’den belediye başkanı seçilen Ahmet Özer’e yönelik operasyona sahip çıkması. Özer, Esenyurt’ta DEM’in desteğiyle seçilen Kürt asıllı, Vanlı, profesör bir isim. Kendisi, geçmişte birçok televizyon programına katılmış ve siyasi bir duruş sergilemiştir. Esenyurt, bir milyonu aşan nüfusu ve karmaşık demografik yapısıyla son yılların en fazla tartışılan ilçelerinden biri. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın oluşturduğu dosya kapsamında, gece yarısı evinde ve belediyedeki ofisinde arama yapılıp gözaltına alınıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup konuşmasında bu durumu sahipleniyor. – Bu operasyon, AK Parti MKYK üyesi ve eski milletvekili Orhan Miroğlu tarafından “manidar bir zamanlama” olarak değerlendiriliyor. Miroğlu, Cumhurbaşkanı’nın Kürt sorununu çözme konusundaki rolünü oldukça önemli buluyor. İşte bu nedenle, Esenyurt operasyonunu “manidar” bulduğunu ifade ediyor. Erdoğan’ın söz konusu operasyona sahip çıkması da kimilerinde benzer bir “manidar” algı oluşturuyor. Ah, şu kayyım politikaları… – Erdoğan’ın geçtiğimiz gün yaptığı grup konuşması, dikkatlice hazırlandığı izlenimini veriyor ve bu konuşma, Erdoğan’ın da içten bir şekilde dile getirildiği anlaşılıyor. Belirgin bir şekilde Erdoğan-Bahçeli ortaklığında, muhtemelen Erdoğan’ı “geleceği inşa misyonu” çerçevesinde değerlendirmek gibi bir arzu mevcut. Erdoğan, Bahçeli’ye ve Bahçeli, Erdoğan’a siyaseten ötesinde bir tanımlama yapıyor. “Cumhur İttifakı” da bu bağlamda idealize ediliyor. Görünen o ki, Erdoğan’ın kalıcılığı, hem kendisi ve AK Parti dışındaki Bahçeli’nin de misyon üstlendiği bir siyaset çizgisine bağlı. – Şunu ifade edebilirim: Bu idealizasyona karşı çıkacak bir şey yok, gönüllerde böyle bir özlem mevcut. Ancak eğer bu süreç “Türkiye tehdit altında” gibi bir söylemle başlatıldıysa, sorunları doğru anlamak ve iç cepheyi pekiştirmek adına doğru değerlendirmeler yapmak, gerçek durumları duygusal yaklaşım ve hamaset ile değil sağlıklı verilerle yapmak, şu anda hayati önem taşıyor.
Pendik açıklarındaki Balıkçı Adası yakınlarında bulunan bir gemide yangın meydana geldi. Olay yerine hızlı bir şekilde itfaiye ekipleri gönderildi.
Devamını Oku..