Cumhurbaşkanı’nın sözleriyle Türkiye’nin karşı karşıya olduğu bir “İsrail tehdidi” olduğunu biliyoruz. Coğrafyamızda sınırlar kanla çiziliyordu. Bu büyük tehdide karşı “iç cepheyi güçlendirmek” gerekiyordu. “İç cephe” anlamında en önemli sorunlarımızdan biri “Kürt meselesi” ve onunla ilişkili terör konularıydı. Ayrıca, “iç cephe” ile ilgili bir diğer sıkıntı da “siyasi kutuplaşma”ydı. İç cepheyi sağlamlaştırma çabası içinde Bahçeli, terörle ilişkili suçlamalar nedeniyle “kapatılsın, aksi takdirde AYM kapatılsın, kesinlikle hazine yardımı verilmemeli” dediği DEM’lilerin TBMM’deki elini sıktı ve daha ileri giderek Öcalan’ı DEM kürsüsünde konuşturmayı göze aldı. Aynı zamanda, iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkileri yumuşatmak amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Özel arasında “normalleşme” adımları atıldı. Ancak, bu çabalar bir anda sona erdi ve her şey sıfıra indirgendikten sonra her şey siyasi hesaplaşmaya dönüştü. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in “terörle iltisak suçlaması” ile görevden alınıp, sonra tutuklanması Bahçeli’nin “Öcalan açılımını” ve DEM kürsüsünde konuşma hedefini de etkisiz hale getirdi çünkü yeni bir siyasi hesap devreye girmişti. Bu hesap, CHP ile DEM’in Esenyurt’ta oluşturduğu kent uzlaşısını kriminalize etmek ve uzun vadede iki partinin yan yana görünmekten kaçınacağı bir siyasi ortam yaratmak üzerineydi. Ne ilginç değil mi? Bir yandan Öcalan’ı DEM kürsüsüne çıkaracak, böylece hem Öcalan’ı hem DEM’i ortak cepheye çekmeyi hedefleyeceksiniz. Temelde orada daha önceki olumsuzlamaları ortadan kaldırmayı amaçlayacak ve diğer taraftan da potansiyel siyasi rakipleri terörle ilişkilendirerek devre dışı bırakacaksınız. Bu nedenle, yargı gibi olması gereken en saydam alanları bile operasyonel bir güç haline getireceksiniz. Nerede kaldı “İsrail tehdidi”? Nasıl oldu da “iç cephe tahkimi” gibi bir ülke güvenliği meselesi, siyasi hesapların derinliklerine gömüldü? Bu mudur ülkeye karşı sorumluluk? İnsanlar iç barışa bu kadar muhtaç hale gelmişken, belirsiz bir akışta büyük umutlar oluşturmaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup kürsüsünde Bahçeli’ye, akla hayale gelmeyecek ifadelerle hitap ederken, neye inanıyordu, bilmiyorum; ama içinde “Devlet aklı”na atıf yapılan bir sürecin varlığı söz konusuysa, gelinen nokta o sürecin sadece küçük bir siyasi hesap öngörüsünden ibaret olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle İstanbul’da İmamoğlu’na seçim kazandıran kent uzlaşısının bir Türkiye uzlaşısına dönüşüp, bu durumun iktidar bloğu Erdoğan – Bahçeli ittifakının gelecekle ilgili siyasi planlarını engelleyebilir mi? İşin özü, bu tüm dış tehditler ve iç cephe söylemleri, sadece basit bir hesapla mı sınırlı? Korkarım ki durum böyle. Ya da Türkiye’nin en kalabalık ilçelerinden Esenyurt’ta, yüzde 49 oy alarak seçilen ve çok çeşitli etnik ve inanç gruplarını bir araya getiren bir başkana karşı gerçekleştirilen operasyon, böyle bir siyasi mantık kaybının bir yansıması mı? CHP lideri Özgür Özel ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve DEM eş başkanı Tülay Hatimoğulları, aynı otobüs üzerinde bir araya geldi. Bu görüntü, CHP’nin terörle iş birliği olarak mı değerlendirilmelidir, yoksa Esenyurt’taki toplumsal barışın bir simgesi olarak mı? Bizim için hangisi önemli? Devlet Bahçeli’nin önerisi çerçevesinde DEM kürsüsüne çıkacak olan “Öcalan’lı fotoğraf” nasıl yorumlanmalıdır? “İç cepheyi güçlendirme” gerekçesiyle terörist başına yönelik bir itibar eylemi mi, yoksa teröre verilen bir destek mi? Hükûmet medyasında “terörist başı” ifadesi birden arşive kaldırıldı. Ne kadar etkileyici bir esneklik ve siyasi çeviklik! Bizdeki değerlendirmeler, “Devlet aklı” gibi alanlar üzerine derinlemesine analizlerden yoksundur ve yalnızca yapılan siyasi hesaplara göre değişiklik gösterir. Küçük hesaplar büyük sorunları boğar ve ülke kan kaybetmeye devam eder. Bir yandan şehitler gelir. Musalla taşları annelerin, bacıların, eşlerin ve evlatların ağıtları ile inler. Belki de dışarıda gerçekten bir “tehdit” oluşur. İçerideyse siyasi hesaplar çökünce, dışarıda birileri yol alıyor. İsrail’le ticareti engelleyemiyoruz. Sözde müttefikimiz Amerika’nın YPG-PYD’ye yaptığı yatırımları önleyemiyoruz. İsrail’in sebep olduğu vahşeti engelleyemiyoruz. Komşumuz Suriye ile bir türlü anlaşma sağlayamıyoruz.
Beşiktaş Malmö maçı ne zaman, hangi kanalda canlı şifreisiz yayınlanıyor? Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi'nde İsveç'in Malmö takımı ile 6 Kasım 2024 Çarşamba günü saat 18.30'da karşılaşacak. Tüpraş Stadı'ndaki...
Devamını Oku..