Yeşilçam’ın tanınmış isimlerinden Ahu Tuğba, 1 Eylül’de hayata veda etti. Uzun bir süre ABD’de yaşayan sanatçının cenazesi, sevenlerinin katıldığı bir törenin ardından toprağa verildi. Kızı Anjelik Calvin, annesinin kaybının kendisi için büyük bir yıkım olduğunu ve bu süreci kabus gibi geçirdiğini belirtti.
ÖLÜM NEDENİ BELİRLENDİ Magazin Sortie’nin haberine göre, Ahu Tuğba’nın ölüm nedeni doğal faktörlere dayanmaktadır. Tuğba’nın kızı Anjelik Calvin, “Otopsi sonucu doğal ölüm olarak rapor edildi. Ölüm nedeni hipertansif kardiyovasküler hastalık. Yükselen tansiyon, hipertansiyon nedeniyle hayatını kaybetmesine yol açmış” şeklinde bir açıklamada bulundu.
“KEŞKE ÇOCUK OLSAM” Anjelik Calvin, annesine olan özlemini yakın zamanda sosyal medya üzerinden dile getirmişti. Calvin, annesiyle birlikteki bir fotoğrafı paylaşarak, “Annem, bugün beni ölümüne, doktor ‘ölme riski var’ dediği halde, ‘Hayır, o ABD’de doğacak’ diyerek okyanusu aşarak dünyaya getirdiği gün. Kokunu özledim, keşke çocuk olabilsem” sözlerini kullandı.
“ANNEME KAVUŞMAK İSTİYORUM” Annesinin kaybıyla derin bir üzüntü yaşayan Anjelik Calvin, daha önce sosyal medya hesabından duygusal bir paylaşım yapmış ve şu ifadeleri kullanmıştı: “İyi değilim, hiç iyi olmadım” diyen Calvin, “Anne, çok acı çekiyorum. Derin bir ızdırap içindeyim, keşke evden bahçeye bile çıkmasaydım. Seninle vakit geçiremediğim için çok pişmanım, uyuyamadım. Kalbim ağırıyor, Allah’ım artık dayanamıyorum. Hangisi daha hayırlıysa benim için o olsun. Anneme kavuşmak istiyorum, Ya Rabbi.”
VASİYETİNİ YILLAR ÖNCE HAZIRLAMIŞTI Ahu Tuğba, 2013 yılında yakalandığı akciğer hastalığı süresince bir vasiyet hazırlandığını ve organlarını bağışladığını ifade etmişti. Vasiyetinin detaylarını açıklamayan Tuğba, “Akciğerim alınacaktı. Ameliyat olacağım günü kızıma söylemedim, ‘Bodrum’da evde uyuyorum’ dedim. Anestezi uygulanmayacağı için vasiyetim için noteri yanımda çağırdım. Vasiyetimi yazdırdım çünkü anestezi uygulanamayacağı söylendi. Organlarımı da bağışladım. Ameliyattan sonra yaşayacak mıyım bilmiyordum. En büyük korkum, kızıma bir daha ulaşamamak olmuştu. Ölümden korkmuyordum. Ben sevk edilirken kızım Bodrum’a gelmişti. Beni Bodrum’da zannediyordu. ‘Bir oteldeyim’ dedim. İzmir’den İstanbul’a giderken yolumu Bodrum’a çevirdim. Hayatımda ilk kez kızıma yalan söyledim. Kızımın bu durumu hissedip gelmesi bir mucizeydi. Yaşıyor olmam, ameliyat olmamı engelleyen kızımdı. Doktorum, ameliyata gerek olmadığını söyledi.