İyi Parti (İP) Genel Başkanı Meral Akşener, “belediye başkan adaylarını tek tek öne çıkarma” konusunu daha da vurguluyor. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) liderliğindeki Cumhur İttifakı, belediye başkanlığı yarışına “koç koçu” adaylarıyla girilmesinden söz etse de Akşener, partisinin Genel Yürütme Kurulu’nun bu kararı kalıcı hale getirmesi yönündeki eğilimini sürdürüyor. CHP yanlısı yorumcuların, muhalif belediye başkanlarının bu durumda yeniden seçilemeyecekleri uyarısını da dikkate almıyor.
Akşener, daha önce İstanbul ve Ankara belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş hakkında olumlu açıklamalarda bulunmasına rağmen partisinin kendi adaylarını çıkarması konusunda ısrar ediyor. Yine de ilçe düzeyinde işbirliğini göz ardı etmedi. Kutuplaşmayı körükleyen ittifak siyasetine karşı olduğunu söylüyor. Gerçekte, IP başkanı muhalefetin ittifak politikalarından hoşlanmamaktadır. İki ittifakı karşılaştırırken Cumhur İttifakı’nı “akılcı” ve “ayrılmaz” olarak tanımlarken, Millet İttifakı’nı “birbirini masanın altına tekmeleyen” bir ittifak olarak görüyor. Onun karşılaştırması doğası gereği bir miktar kıskançlığa işaret ediyor.
Akşener’in ittifak siyasetine karşı çıkmasının üç faktörü yansıttığını düşünüyorum. İttifak sistemi bugüne kadar öncelikle sağ muhalefet partilerinin aleyhine CHP’yi tercih etti. İkincisi, Millet İttifakı Mayıs 2023 seçimlerinde sorunlu bir deneyim yaşadı. Son olarak, bir ittifakın parçası olmak 2019 ve 2023 seçimlerinde IP’ye orantısız bir şekilde zarar verdi.
IP üçüncü yolu arıyor
Türkiye siyasi arenasının önemli fay hatlarının üzerinde yer alan IP, güçlü bir başlangıç yaparak üçüncü bir yol yaratmayı amaçlıyor. Yani Akşener, daha önce iki kez denediği kaybet-kaybet denkleminden çıkış yolu arıyor. Ancak bu adımı atmak, onun gelecek yıl yapılacak belediye seçimlerinde muhalefetin yenilgisini göze almasını gerektiriyor. Bu nedenle, 3-6 Mart 2023’te oldukça kırılgan olduğunu kanıtladığı CHP’nin laik medya kuruluşunun sert eleştirileriyle yüzleşmek zorunda kalacak.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun belediye seçimleri öncesinde partisinin “hakimiyetinden” bahsettiği bir dönemde Akşener zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya. İttifak siyasetini reddetmesi, aynı zamanda 2016’da güçlenen Cumhur İttifakı’nı da zayıflatmalı, muhalefet bloğu içinde parçalanmayı ve hayal kırıklığını körüklememeli.
Her şeyden önce fikri mülkiyetin ittifak sisteminden orantısız bir şekilde zarar gördüğüne inanıyorum. Akşener’in de Kılıçdaroğlu’nun muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı dayatmasından ve “altı kişilik masa” etrafında yaşananlardan yola çıkarak bu sonuca vardığı görülüyor. Aslında bu deneyimlerin IP’nin organizasyonu ve tabanı üzerinde bazı kalıcı etkileri olduğunu zaten kabul etmişti.
IP, ittifak politikalarını aşmanın üçüncü bir yolunu yaratabilir mi? Bu girişim, liderinin gelecek yıl yapılacak belediye seçimlerinden sonra istifa çağrılarına direnmesine yardımcı olur mu? Güç durumdaki CHP ile alternatif bir ortaklığın şartlarını müzakere edecek mi? Akşener ve IP bu soruları önümüzdeki haftalarda yanıtlayacak.
İP başkanı kendi belediye başkan adaylarını öne çıkarmayı tercih ederse, kendisini iktidar ittifakı ve CHP’den ayırmak için CHP’li belediye başkanlarını riske atarsa, 2028 seçimlerinde yeni bir fırsat bulabilir. Eğer iki popüler belediye başkanını başkan yardımcılığına aday göstermek gibi yarım yamalak teklifler karşılığında bu planından vazgeçerse seçmen, Akşener’in siyasi açıklamalarına güvenilemeyeceği sonucuna varabilir. Bakalım Akşener gereken cesarete sahip mi?