“Baş kesme” kelimesi tam anlamıyla başın gövdeden ayrılması anlamına gelir. Peki bu tıbbi terim şu anda istihbarat operasyonlarında neden kullanılıyor ve terörle mücadelede ne anlama geliyor?
Military Strategy dergisinde Antulio J. Echevarria, baş kesme hakkında şunları kaydetti: “Baş kesme ve hedefli öldürme için askeri stratejiler sırasıyla yerinden etme ve yıpratmadan kaynaklanır. Baş kesme, bir grubu liderliğini ortadan kaldırarak felç etme veya yok etme girişimidir ve hedefli öldürme, bir örgütün üyelerinin, liderlikteki kilit pozisyonlarda veya rütbelerde ve düzende olsun, sistematik olarak ortadan kaldırılmasıdır.” Başka bir deyişle, “baş kesme” genellikle bir terörist veya suç örgütünün liderliğini hedef alma ve etkisiz hale getirme stratejisini ifade eder. Bu yaklaşım, örgütün en üst düzey liderlerini, kilit karar vericilerini veya en etkili üyelerini ortadan kaldırarak örgütün operasyonel kapasitesini zayıflatmayı amaçlar. Bu süreç liderlerin yakalanması ve öldürülmesi, yani tutuklanması veya öldürülmesi, liderlerin güvenilirliğinin ve meşruiyetinin zayıflatılması, yani itibarsızlaştırılması veya liderlerin finansal ve lojistik kaynaklarının kesilmesi, yani finansal ve lojistik kesinti olarak gelişebilir. Bu stratejinin başarılı olup olmayacağı örgütün yapısına, liderler için yedeklerin varlığına ve örgütün uyum sağlama yeteneğine bağlıdır. Bazı durumlarda liderlerin ortadan kaldırılması örgütü ciddi biçimde zayıflatabilirken, bazı durumlarda ise yeni liderler hızla ortaya çıkabilir ve örgüt faaliyetlerine devam edebilir.
MIT’in stratejisi
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Türkiye’nin milli güvenliğini koruyan ve iç ve dış tehditlere karşı bilgi toplayan hayati bir istihbarat kuruluşudur. Terör örgütlerine ve diğer tehditlere karşı çeşitli yöntemlerle operasyonlar yürütür, bunların arasında bir dekapitasyon stratejisi de vardır. MİT’in operasyonel kapasitesi, teknolojik ve analitik yetenekleri ve uluslararası iş birliklerindeki kabiliyetleri, dekapitasyon sürecindeki başarısındaki önemli faktörlerden bazılarıdır. MİT, değişen tehdit ortamlarına hızla uyum sağlayabilen bir yapıya sahiptir. Bu, kuruluşların liderliklerinin sürekli değişen taktiklerine karşı etkili stratejiler geliştirmelerini sağlar. Büyük bir operasyonel kapasiteye sahip olan ve hem yurt içinde hem de yurt dışında operasyonlar düzenleyen kuruluş, bu kapasitesi sayesinde lider kadroyu hedefleme ve etkisiz hale getirmedeki başarısını da artırmıştır. Dekapitasyon stratejisini, bu sürecin uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler bulmada önemli olması nedeniyle geliştirmiştir.
MİT’in terörle mücadelede yönettiği Türkiye’nin deşme stratejisi büyük önem taşımaktadır çünkü ülkenin mücadele ettiği terör örgütlerinin, özellikle de PKK’nın genel yapısı, onun liderliğine bağlıdır. PKK açısından bu durum örgüt mensupları arasında, özellikle Abdullah Öcalan’ın liderliği konusunda bir bağlılık ve motivasyon kaynağı oluşturmaktadır. Merkezdeki liderler, örgütün stratejik karar alma süreçlerinde belirleyici olmuştur. Bu liderlerin kaybı veya etkisiz hale getirilmesi, örgüt içinde iç çatışmalara ve bölünmelere neden olmaktadır. PKK gibi örgütlerde liderlerin etkisiz hale getirilmesi, örgütün moralini ve operasyonel kapasitesini zayıflatmaktadır çünkü örgüt, liderlerin kaybından sonra yeni liderlik mücadeleleriyle karşılaşmaktadır. Yani merkez liderliğin zayıflaması, örgütün uzun vadeli planlarını uygulamasını zorlaştırmaktadır. Bu durum diğer terör örgütleri için de geçerlidir ve deşme operasyonlarının önemi burada ortaya çıkmaktadır. Her liderin değişmesi, her örgütün iç yapısında çatışmalara yol açmaktadır. Örneğin, MİT’in Fehman Hüseyin (Bahoz Erdal) ve İsmail Özden (Mam Zeki Şengali) gibi terör örgütlerinin önemli isimlerine yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar, özellikle örgütün askeri kapasitesini zayıflatmıştır. Bu tür operasyonlar terörle mücadelede olmazsa olmaz bir araçtır ve örgütlerin etkinliğini azaltmaktadır. Gerçekleştirilen KCK operasyonlarıyla, örgütün önde gelen kadrolarının ve üst düzey yöneticilerinin tutuklanması sonucunda PKK’nın kentsel yapılanması ciddi bir darbe almıştır.
Dolayısıyla özellikle MİT tarafından gerçekleştirilen baş kesme operasyonlarında en önemli hedef, bu sürecin hedef alınan terör örgütü üzerindeki etkisi, yani örgütün bu operasyonlar sonucunda zayıflaması mı, yoksa eylemlerini hızlandırması mı? MİT, 2023 yılında yayınladığı bir raporda, çoğunluğu terör örgütünden sorumlu olduğu iddia edilen 201 teröristin 181 İHA destekli operasyonda etkisiz hale getirildiğini belirtmiştir. Türkiye’nin terörle mücadele sürecinde genellikle asker, polis, jandarma veya korucular aracılığıyla yürütülen ve terör örgütünün üst düzey kadrolarına yönelik nokta operasyonlarının örgüt tarafından planlanması ve uygulanması, örgütün operasyonel başarısı açısından esasen önemlidir. Bu başarılı operasyonların terör örgütünün yönetim kadrosunu zayıflattığı ve örgüt içinde parçalanmaya yol açtığı açıktır. Yani sahada uygulanan “yılanın başını kesme” gibi baş kesme operasyonları, terör örgütlerinin operasyonel yönlerini zayıflatmak açısından elzemdir.
MİT, PKK terör örgütüne karşı sadece baş kesme stratejileri geliştirmemiştir. Son olarak, terör örgütü DEAŞ’ın elebaşı Ebu Hüseyin el-Kureyşi’nin Suriye’de Türk istihbarat teşkilatı tarafından etkisiz hale getirilmesi, teşkilatın bu konudaki kararlılığının ve yeteneğinin en önemli göstergesidir. Türkiye’de örgütün sorumlusuna yönelik önemli bir operasyon daha gerçekleştirilmiştir. Bu operasyon, terör örgütünün Türkiye’deki faaliyetlerine büyük bir darbe vurmuştur. Özellikle 2016 yılında başlayan Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması ve bölgedeki terör tehdidinin ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Fırat Kalkanı Harekatı’nda sağlanan bu istihbarat desteği, harekatın başarısına önemli katkı sağlamış ve DEAŞ’ın Suriye’deki faaliyet alanını daraltmıştır. Ayrıca MİT’in DEAŞ elebaşlarına yönelik operasyonları, örgütün liderlik yapısını hedef alarak terörist faaliyetlerin koordinasyonunu ve moralini zayıflatmayı amaçlamıştır. Bu operasyon ve operasyonlar, Türkiye’nin terörle mücadele stratejisi kapsamında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmelidir.
Baykar’ın imzası
Baykar tarafından üretilen Bayraktar TB2 gibi araçlar başta olmak üzere insansız hava araçları (İHA) baş kesme operasyonlarında önemli rol oynuyor. Bu araçlar terörle mücadelede etkin bir şekilde kullanılıyor ve yüksek hassasiyet, esneklik ve düşük risk avantajları sunuyor. İHA’lar yüksek çözünürlüklü kameralar ve gelişmiş sensörler kullanarak hedefleri tespit edip takip edebiliyor. Bu da özellikle liderlik kadrosunun hedef alındığı baş kesme operasyonlarında büyük bir avantaj sağlıyor. Ayrıca drone’lar hedefleri tam olarak belirleyebiliyor ve sivil kayıpları en aza indirerek operasyonların başarı oranlarını artırabiliyor. Bu araçların gerçek zamanlı veri iletimi ve komuta merkezlerine anında bilgi aktarımı, hızlı karar almayı ve müdahale etmeyi mümkün kılıyor. Ayrıca İHA’ların kullanımı, insanlı operasyonların oluşturduğu riskleri ortadan kaldırarak operasyonların pilot güvenliğini riske atmadan yüksek riskli bölgelerde gerçekleştirilmesini sağlıyor.
Bayraktar TB2’ler Türkiye’nin birçok terörle mücadele operasyonunda etkin bir şekilde kullanılmıştır. Özellikle PKK ve diğer terör örgütlerine karşı yürütülen operasyonlarda başarıyla görev almışlardır. Bu ileri teknoloji araçların hassas vuruş ve hedefleri etkisiz hale getirmedeki başarısı tartışılmazdır. Bayraktar ürünleri uluslararası alanda ilgi görmüş ve Baykar’ın başarısını pekiştirmiştir. Türkiye’nin terörle mücadele stratejisinde önemli rol oynayan bu teknolojiler, küresel arenada da büyük bir başarı elde etmiştir. Baykar’ın yenilikçi yaklaşımı ve teknolojik yetkinlikleri, İHA’ların gelecekteki operasyonlarda daha da etkin bir şekilde kullanılabileceğini göstermektedir. Dolayısıyla bu durum terör örgütleri arasında hem motivasyon hem de taktiksel olarak bozulmaya neden olmaktadır.
Son yıllarda birçok ülke tarafından önemli başka baş kesme operasyonları da gerçekleştirildi. Fransa’nın AQIM liderlerine yönelik baş kesme operasyonları ve Ukrayna’nın Kırım’daki Rus filosuna yönelik baş kesme operasyonları, terör örgütlerinin veya düşman güçlerinin liderlik yapısını hedef alarak operasyonel kapasitelerini ve morallerini zayıflatmayı amaçlıyordu. Ancak baş kesme operasyonları daha geniş bir terörle mücadele ve güvenlik stratejisinin parçası olmalıdır. Bu operasyonların başarısı için en önemli araçlardan biri, günümüzde kullanılan ileri teknoloji araçlar, yani İHA’lar ve silahlı İHA’lardır. Baykar tarafından geliştirilen ve MİT tarafından operasyonlarda kullanılan insansız hava araçları, insan kaybını en aza indirerek maksimum başarı için yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bunun en iyi örneklerinden biri, MİT tarafından gerçekleştirilen “Mam Zeki Şengali” kod adlı İsmail Özden’e yönelik operasyondur. PKK’nın üst düzey yöneticilerinden biri olan ve örgütün Sincar yapılanmasından sorumlu olan Özden, 2018 yılında MİT ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından ortak bir operasyonla etkisiz hale getirilmişti.
Özden’in etkisiz hale getirilmesi, PKK’nın bölgedeki faaliyetlerine ciddi bir darbe vurmuş ve örgütün moralini olumsuz etkilemiştir. Bu operasyon, Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığını ve MİT’in operasyonel kapasitesini göstermesi açısından önemli bir örnektir. Özellikle PKK’nın liderliğini hedef alarak örgütün etkinliğini ve lojistik kapasitesini zayıflatmayı amaçlayan bu tür operasyonlar, Türkiye’nin güvenlik stratejisinin önemli bir parçası olarak değerlendirilmelidir.