Son dönemde Suriye’de PKK/YPG kontrolündeki bölgelerdeki Arap aşiretler, uzun süredir devam eden zulme karşı ayaklanarak isyan bayrağını kaldırdı. Aşiretler ilk günlerde bazı kritik noktaları ele geçirerek çok sayıda YPG’li teröristi öldürdü. Ancak Rus savaş uçaklarının Arap aşiretlerinin silahlı üyelerini bombalaması üzerine terör örgütü yeniden mevzilendi. Amerika Birleşik Devletleri Ordusu’nun arabuluculuğuna rağmen kabileler savaşmaya devam etti.
PKK’nın Suriye kolu YPG, eylemlerini haklı çıkarmak için aşiretlerin Suriye’deki Beşar Esad rejimi ve İran’ın vekil gruplarıyla işbirliği yaptığını iddia etti. Ancak bu iddia yanlıştır. İsyancı aşiretler defalarca YPG ile birlikte Esad ve Şii militanlara karşı savaşmayı teklif etti ancak terör örgütü bu teklifi her defasında geri çevirdi. YPG de muhtemelen aşiretleri IŞİD’le işbirliği yapmakla suçlayacak; en azından bazı YPG yanlısı sosyal medya hesapları zaten bunu yapmış durumda. Ancak bu sefer işleri zor çünkü Amerikalılar aşiretlerin DEAŞ ile hiçbir bağlantısının olmadığını çok iyi biliyor. Aşiretlerle YPG arasındaki çatışmalarda bu yüzden taraf tutmamış olmalılar.
ABD Sünni Arap aşiretlerini kaybetmek istemiyor. Aşiretler zaten Rusya, Esad ve Şii militanlarla düşman olduklarından ABD ile iyi geçinmeye dikkat ediyorlar. Onlar da YPG’ye düşman ama terör örgütü yüzünden ABD ile ilişkilerinin kötüleşmesini istemiyorlar. Ancak ABD bir seçim yapmak zorunda kalırsa hiç şüphesiz YPG’yi destekleyecektir.
Kusurlu ABD politikası
Ancak ABD’nin YPG’ye verdiği destek sürdürülebilir değil ve başından beri yanlış bir politikaydı. YPG’nin ABD desteğiyle kontrol ettiği bölgelerde yaşayanların yüzde 80’i Arap kökenli. ABD, IŞİD’le mücadele bahanesiyle pek çok insanı YPG’nin zulmüne terk etti. Sadece Arap aşiretleri değil, bölgedeki Kürt halkı da YPG’nin yönetiminden rahatsız. Bu nedenle barışın yeniden tesisi için ABD’nin Suriye politikasında değişiklik yapılması gerekli ve acildir.
Ancak geçmiş deneyimler, ABD güçlerinin kullandıkları grupları terk etmeden önce işler çıkmaza girene kadar beklediklerini gösteriyor. Washington henüz YPG’ye verdiği desteği kesecek gibi görünmüyor. Rusya ise desteklediği grup veya rejimlere desteğini sürdürüyor ve isyancılara baskı yapmaktan çekinmiyor. Dolayısıyla bu iki ülke Suriye’den kolay kolay ve yakın zamanda ayrılmayacak.
YPG ve rejim kontrolündeki bölgelerde sorun sadece zalim rejimler ve onları destekleyen ülkeler değil. Haberlerden de anlaşılacağı üzere YPG’ye isyan edenler sıradan insanlar değil aşiretlerdir. Savaş sırasında halk ve kabile arasındaki fark önemli olmayabilir ama isyan zaferle sonuçlandığında kabilelerin birbirleriyle çatışması ihtimali her zaman vardır. Ortadoğu’da olduğu gibi Suriye’de de aşiretçilik bir gerçeklik olsa da bu onlara yönelik baskıyı meşrulaştırmaz.
Suriye’deki büyük güçler: Barış mı çatışma mı?
Hatta dış güçler terör örgütlerini ve diktatörleri desteklemek yerine halkın huzur içinde yaşayabileceği bir devlet sistemini inşa etmeye vakit ayırsalardı bu sorun bile çözülebilirdi. Türkiye şu anda Libya hükümetine devlet inşası konusunda yardım ediyor ve herhangi bir dış müdahale olmadığı sürece muhtemelen bunu başaracaktır. Kesin mekanizma Suriye’deki büyük güçler tarafından da başlatılabilir.
Suriye’ye müdahale eden dış güçler bir araya gelerek parçalanmış ülkede barışı sağlamaya çalışabilir. Mümkün mü? Ülkeyi parçalara bölen onlar olduğu için yeniden birleştirebilirler ama bunu pek başaramayacaklar. Ne yazık ki dış güçler başka bir ülkedeki iç savaşın sonuçlarından memnun olmadığı sürece çatışma yaratmaya ve kışkırtmaya devam ediyorlar.
Benzer anarşizmi yaşayan birçok ülkede olduğu gibi Suriye’de de barış yerlilerin değil yabancıların elinde. Sonuç olarak, Arap kabilelerinin isyanı, geçmişte görülen sayısız olay arasında sadece sıradan bir olay olarak kalacak gibi görünüyor.