Başlık: Avrupa Birliği Ülkeleri Netanyahu’yu Tutuklayacak mı? Kaynak: Getty Images Yazan: Güven Özalp Unvan: Brüksel Twitter: @GUVENOZALPBXL 14 dakika önce Gazze’deki olaylara ilişkin olarak İsrail’e karşı politik adımlar atmaktan kaçınan Avrupa Birliği, uluslararası yargı kararları ile zor bir durumda kaldı. Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında bir tutuklama kararı vermesi, Avrupa Birliği ülkelerini bir ikilemle karşı karşıya bıraktı. Şimdi merak edilen, üye ülkelerin, şartların uygun hale geldiği durumda Netanyahu’yu tutuklayıp tutuklamayacağı. Bu kararın alınacak tavrı, üye ülkelerin uluslararası hukuka ve Uluslararası Ceza Mahkemesi sistemine olan bağlılıklarının bir testi olacak. Avrupa Birliği’nde yer alan 27 ülkenin tamamı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurucu belgesi olan Roma Statüsü’ne taraf. Teorik olarak, bu ülkelerin bu statüye aykırı bir şekilde hareket etmeleri mümkün değil. Aykırı bir adım, sisteme olan bağlılığın sorgulanmasına yol açabileceği gibi, Avrupa Birliği açısından bir güvenilirlik problemi yaratabilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, Batılı ülkelerin müttefiki konumundaki bir ülkenin lideri hakkında bir tutuklama kararı alması, eğer uygulanmazsa çifte standart eleştirilerini beraberinde getirebilir. Netanyahu için verilen tutuklama kararının anlamı nedir? Farklı görüşlere sahip olan Avrupa Birliği içindeki taraflar, İsrail ile ilişkiler konusunda ortak bir anlayışa varmış değiller. Son mahkeme kararı, bu ayrılığı daha da derinleştirebilir. Tutuklama kararının ardından oluşan durumu değerlendiren Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarının siyasi olmadığını ve saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti. Avrupa Birliği, İsrail ile diyaloğu kesme konusunda mutabakat sağlayamadı ve Borrell, “Dünyadaki olaylar sizi beklemiyor” diyerek isyan etti. Bu görüşe katılan ülkeler arasında İspanya, İrlanda ve Belçika yer almakta. Diğer bir grup ise, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu söylemekle birlikte, bu karardan mutlu olmadıkları izlenimi veren ülkelerden oluşuyor. İtalya, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin siyasi değil, hukuki bir rol oynaması gerektiği vurgusunu yaparak, uygulamanın zorlu olacağına dair işaretler verdi. Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, kararı anlaşılmaz ve gülünç bulsa da, Roma Statüsü’ne taraf bir ülke olarak Avusturya’nın tutuklama kararlarını uygulamak zorunda olduğunu vurguladı. Daha pratik bir yaklaşım benimseyen ülkeler de bulunuyor. İsveç’ten gelen açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararı bulunan kişilere ilişkin kararın, bu kişilerin ülke topraklarına girdiğinde verildiği belirtildi. Siyasi diyaloğun kesilmesine karşı olan ülkelerden Hollanda, hukuki sorumluluk ile siyasi yaklaşımı ayrı tutarak bir tutum sergiliyor. Hollanda, gereksiz temaslar dışında İsrail ile iletişim kurmayacaklarını ve mahkeme kararları doğrultusunda hareket edeceklerini, Roma Statüsü ile tam uyum içinde olduklarını açıkladı. Almanya ve Fransa ise sisteme bağlılıklarını pekiştirmelerine rağmen hukuki karmaşıklığa atıfta bulunarak bu kararı incelediklerini ifade ettiler. Macaristan’da farklı bir durum söz konusu. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, mahkemeyi devam eden bir çatışmaya siyasi olarak müdahil olmakla suçlayarak Netanyahu’yu ülkesine davet edeceğini açıkladı. Bu durum, bir açıdan Uluslararası Ceza Mahkemesi kararına meydan okuma olarak değerlendirildi. Macaristan, Avrupa Birliği’nde İsrail’in en büyük destekçilerinden biri olduğu için bu tutum sürpriz yaratmadı. Avrupa Birliği ülkelerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi kararı ile çelişmemek için bir kaçınma stratejisi geliştirmeleri bekleniyor. Avrupa Birliği ülkelerinin Netanyahu’yu topraklarına ayak basmadığı sürece tutuklamaları veya yargılamaları mümkün olmayacak. Bu nedenle, çoğu ülkenin olası bir Netanyahu ziyaretini engellemek için gereken tedbirleri alması muhtemel görünüyor. Netanyahu’nun güvenlik ve tutuklanmama garantisi almadığı sürece, AB ülkelerinin de dahil olduğu mahkeme kararlarını uygulamakla yükümlü 124 ülkeye seyahat etmekten kaçınacağı belirtiliyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama kararı verilen kişilerin görevleri, kararların uygulanmasını zorlaştırabiliyor. Örneğin, eski Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, hakkında verilen 2009 tarihli karara rağmen, 2015’te Güney Afrika’ya ya da 2017’de Ürdün’e ziyaret ettiğinde tutuklanmadı. Benzer bir durumda ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, eylül ayında, mahkeme kararlarını uygulamakla yükümlü ülkeler arasında yer alan Moğolistan’ı ziyaret etti fakat tutuklanmadı. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarını uygulayacak bir kolluk gücü bulunmadığı için bu kararlar Roma Statüsü’ne taraf ülkeler aracılığıyla uygulanmakta. İnsan hakları alanında uzmanlaşmış bazı örgütler, mahkeme kararı sonrasında Avrupa Birliği’nin İsrail’e yaklaşımında bir değişiklik yapılması gerektiğini savunuyor. Bazı üye ülkeler, Avrupa Birliği’nin İsrail’e karşı önlem almaması konusunda uzun süredir etkili olmuşlardı. Ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin son kararı, bu engelin ne ahlaki ne de yasal anlamda sürdürülebilir olduğunu ortaya koyuyor. Avrupa Birliği’nde bir siyasi irade oluşursa, İsrail’e karşı atılabilecek bazı adımlar mevcut. 18 Kasım’da bazı ülkeler tarafından engellenen yasadışı yerleşim birimleriyle ticaretin durdurulması ve Avrupa Birliği-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesi, bunlardan birkaçıdır. Daha az olası olan seçenekler arasında ise, İsrail’e silah ihracatının askıya alınması ve Gazze’deki ihlallerden sorumlu yetkililere yönelik hedefli yaptırımlar bulunmaktadır.
İsrail, Suriye'deki Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından ülkeye yönelik hava saldırılarına başladı. Esad'ın düşüşünden bu yana Suriye genelinde 300'den fazla hava saldırısı gerçekleştiren İsrail ordusunun, 1973'ten bu yana...
Devamını Oku..