Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, ekonomi gündemindeki son gelişmelerle ilgili olarak TRT Haber’e açıklama yaptı. Bakan Nebati konuyla ilgili olarak, “Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıfbank ile katılım bankalarımız bu araçlara erişim noktasında gerekli desteği sağlayacaktır” dedi. söz konusu.
Bakan Nabati gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu
Bakan Nureddin Nebati’nin TRT Haber’e yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:
Türkiye önemli bir konumdadır ve bu konumu nedeniyle her türlü sıkıntıdan hızla kurtulan ve yoluna devam eden bir ülkedir. Özellikle dünyanın karşı karşıya olduğu kriz dönemlerinde bunu çok rahat görebiliyoruz. Her krizde mutlaka krizle ilgili söylemini yükselten bir grup vardır. Hep aynı şeyi söylüyorlar: “Başarılı olamazsın, koşamazsın, ülke acı çeker, insanlar acı çeker”. Ancak bu karamsar tabloyu çizen her türlü insana rağmen ülkemiz yeni duruma hızla uyum sağlamakta ve buna göre adımlar atmaktadır. Hatırlayın Sayın Cumhurbaşkanımız 2008 krizinin teğet geçeceğini söyledi, ne yaptılar? 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kalan bu ülke, kendi koruma ve kollama faaliyetleriyle milletiyle birleşerek bunu atlattı.
Özellikle ekonomik olarak 2018 yılında tekrar saldırılarla karşı karşıya kalınca hızla toparlandı. Yakın tarihe baktığımızda Türkiye’de başta uluslararası kuruluşlar olmak üzere birçok muhalif medya, ülkenin sosyal medyada ve toplumda küçüleceğini, bir başarı elde edeceğini iddia etti. yılı tamamlarken negatif büyüme. Ama unutmayın Çin’den sonra ülkemiz yılı yüzde 1,8 büyüme ile kapattı. Geçen yıl aynı kurum ve kuruluşlar, ülkenin büyüklüğünü ilk aylardan itibaren tek haneli ancak küçük haneli olarak ilan etmek ve ardından her ay ve üç ayda bir revize etmek zorunda kaldı. Çift haneli olacak dediğimizde yine aynı şeyleri söylediler. Yüzde 11 ile kapattığımızda kötümser ve iyimser arasındaki farkı bir kez daha gördük. Bugün ilk çeyreğe ve ikinci çeyreğe baktığımızda yılın ilk yarısında yüzde 7,5 büyüme gerçekleştiren bir ülkemiz var.
Aslında bu, ülkemizin her türlü sorunu aşma iradesinin, ekonomi yönetiminin, Cumhurbaşkanımızın liderliğinin ve en önemlisi ülkemizin potansiyelinin en iyi nasıl değerlendirilebileceğinin bir sonucudur. Şimdi birçok yer ekonomiye ne olacağından bahsediyor. Bir sonraki sürecin nasıl işleyeceğini görmek için geçmişten günümüze sürece baktığımızda, her zaman iyi sonuçlarla sonuçlanır. Bu da belli bir plan, program ve vizyonla gerçekleşir. Bu nedenle yeni mottomuz olan Sayın Cumhurbaşkanımızın hafta sonu ortaya koyduğu Türk Yüzyılı mottosu, Türkiye’nin son 20 yılda elde ettiği başarılar ve özellikle ortaya koyduğu vizyon açısından aslında bir kaynak teşkil etmektedir. 21. yüzyıl Türk Yüzyılıdır.
Ancak toplantı, Türkiye’nin 21. yüzyılı hak ettiğini ve gerek görsel şöleniyle, gerek organizasyonuyla, gerekse Cumhurbaşkanımızın açıklamalarının ortaya koyduğu muhteşem vizyonuyla 21. yüzyılda çok önemli başarılara imza atacağını göstermesi açısından önemlidir. Türkiye 1990’larda çok büyük paniğe yol açtı. Marjinalleşmenin ve işsizliğin siyasetle marjinalize edilerek çözülmeye çalışıldığı bir dönemin ardından 2002’de Türkiye’de her şey değişti. AK Parti iktidara geldi. Yeni bir denge oluşturuldu. Birkaç yıl içinde Türkiye’nin dengesi zirveye ulaştı. Bu üst noktadan sonra her terazide olduğu gibi yapılması gereken şudur; Yeni dengede kalacak mısınız? Yoksa yeni bir dengeye mi ulaşacaksınız? Orada kalmaya başlarsan sana zarar vermeye başlar. İşte 2012 Gezi Olayları’nda Türkiye zirveye ulaştı. Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu ve ülkedeki tüm aklı başında yöneticilerin söyleyeceği o zirvede, yeni bir şeyler söylenmesi gerekiyor. O günden sonra Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde yepyeni şeylerle yeni bir denge kurulmaya çalışıldı. Bu yeni dengeyi oluşturacak Türkiye Ekonomi Modelini 20 Aralık’ta hayata geçirdik.
Neden? Niye? Çünkü yine bir sorun vardı ve makroekonomik göstergelerle karşılanmayan bir kur atağı yaşandı. Yepyeni şeyler denemeye çalışıyordu ama buna karşı büyük bir duruş vardı. O gün açıklanan manifesto, 20 Aralık’ta Türkiye’nin yeni modelinin ve yeni yol haritasının ne olduğunu ortaya koyması açısından oldukça önemliydi. Bu neydi? Önce yatırım, üretim, ihracat ve istihdam gerçekleştirerek Türkiye ekonomisinin sağlam temellere oturtulması, cari açığın minimize edilmesi ve hatta pozitife dönüştürülmesi için bazı tedbirler açıklandı. Bu tedbirlerin başında para korumalı mevduat geldi. Türkiye’de uzun yıllardır çözülemeyen toplumun dolarsızlaşması ve kur oynaklığının belli bir süre sonra kendi kendine gelmesiyle ortaya çıkan Türkiye Ekonomi Modeli ve Türkiye Ekonomi Modeli budur. salınımlar en düşük seviyeye getirildi. Türkiye’nin vizyonuyla alakalı. Türkiye’nin vizyonu Türkiye Ekonomi Modeli, Türkiye’nin 21. yüzyılını birlikte inşa edecek en önemli parametrelerden biridir.
Togg, büyük bir hayalin gerçekleşmesidir. Bir otomobil olarak piyasaya sürülebilir, ancak zamanımızda yaşayan insanlar için çok farklı bir anlamı vardır. Neden? Niye? Çünkü 58 yaşındayım, 61 yıl önce Devrim otomobili bu ülkede üretime geçtiğinde yolu kesildi. O da aynı nedenlerle kesildi. Yapamazsın, yapamazsın, bu ülkenin buna gücü yok diyerek yolunu kestiler. Uçaklarımızı engellediler. Pek çok yatırımın yolunu kapattılar, füzelerimizin yolunu kapattılar. Ne yazık ki, bunlar ülkedeki touts ile işbirliği içinde yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız yerli otomobilin Türkiye’de üretileceğini söyleyince bu kahinler en üst düzeyde seslerini yükselttiler. Ancak temel atılınca yine dalga geçtiler. Üsse gittiğimizde aynı tonda ekip sosyal medyada aynı akşam Türkiye bu arabayı üretemez, üretilirse şunu şunu yaparım diyerek sözlerini öne sürdüler. Kim bu gürültülü ekip? Köprüyü yaptırmayacağım diyenler, köprüyü satmayacağım diyenler, Marmaray, Avrasya, havalimanı yaptırmayacağım diyenler. Başka bir deyişle, taşları diğerinin üzerine koymayan, vizyon sahibi olmayan, ülkesini hor gören, gözünü sürekli başkalarına diken, beklentilerini başkalarına dikmiş küçücük bir azgın gruptur.
Ancak sessiz çoğunluk dediğimiz kesim, son 20 yılda elde edilen başarıların bir göstergesi olarak sadece savunma sanayinde değil, otomotiv sanayinde de bir adım atılacağına inanıyordu. Sonunda Togg ile tekrar tanıştık. Çok heyecanlıyım çünkü ben milletvekiliyken araç yapılacak denilince büyük keyif alan, keyif alan ve heyecanlanan bir insan olarak ilk yaptığım şey, ilk yaptığım şey, Bu arabanın ilki fikrin babası sayın başkanımıza ait ama lütfen bana bu zevki verin, diye resmi bir yazı yazdı. Ben.
Sonunda bu hafta sonu Togg’u gördük. Ne zaman gördük? 29 Ekim’de gördük. O araç Türkiye’nin yüz karasıdır. Bu kadar yerli olacak, olmayacak diyenler, seri üretim olur mu olmaz diyenler, fabrika nerede, fabrikayı görünce şimdi nerede seri üretim var diyenler. , önümüzdeki günlerde başlayacak olan seri üretim test sürecinin ardından, önümüzdeki yıl ve sonrasında üretilecek binlerce araç Togg ile atılan adımlara baktığımızda, bir araca ulaşacak olan bu arabayı gördüklerinde, 175 bin ve 2030’da 50 milyar dolarlık ihracata katkıda bulunan ve 7 milyar dolarlık cari açığın azalmasına neden olan, bunu ilk kullanmak isteyenlerin bunlar olduğunu söylüyorlar. Kurumlar Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız ve beş güreşçinin performansına destek olmak için her adımı attı.
Öncelikle bu araçların kamuda kullanımı ile ilgili olarak burayı DMO ile ilişkilendirdik. Alım garantisi verdik. Çünkü artık Türkiye’de yerli aracı kullanmak istiyoruz. Yabancı marka araç koyan ve Nureddin Nebati’ye bu yetkinin verildiğini söyleyenler ve 500 araç alacaklarını söyleyenler aslında hangi aracı alacağımızı çok iyi biliyorlar. Togg’u alacağız. Togg’u başta Bakanlarımız olmak üzere tüm üst düzey yetkililere ve Valilerimize göndererek bu araçların Türkiye’de yaygınlaşmasını ve görünmesini sağlayacağız. İkincisi, zaten yeşil bir dönüşüm dönemindeyiz.
2030’lardan sonra özellikle Avrupa’da konvansiyonel araç üretmeyi bırakıp elektrikli araç üretimine yönelecekler. Ülkemizde Togg ve benzeri elektrikli araçların daha rahat kullanılabilmesi için ÖTV’de değişiklik yaparak bu araçlar üzerindeki vergi yükünü azalttık. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız da talimat vermiş, çağrıda bulunmuştur. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız da talimat vermiş, çağrıda bulunmuştur. Bankaların bu araca kolay ulaşımı sağlaması için bir çalışma yapma noktasında. Kamu bankalarımız gelmeden tekrar görüştük. Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıfbank ve katılım bankalarımız da bu konuda gerekli teşvikleri verecek şekilde gerekirse kazanmama üzerine kurulu, böylece faiz oranları oldukça düştü. Kredi oranları ciddi şekilde düştü. Çok daha düşük maliyetlerle kar etmeyecek şekilde bu araçlara ulaşım noktasında gerekli desteği sağlayacaklardır. Ayrıca herhangi bir alanda sorun olması durumunda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile çok yüksek bir iletişim halindeyiz. Sayın Bakanımız ve özellikle Mustafa Bey bu konuda çok hassastır ve bizleri sürekli uyarmaktadır. İlgili adımları atarak bu aracın Türkiye’deki yolları rahat bir şekilde geçmesi için adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.
Bir zamanlar 100 milyar lira olan sınır tarihi bir sınırdır. Çok önemli bir limit çünkü kullanacak olan esnafımız doğru kullanacaktır. Gelmeden önce notları aldım, bu önemli. 60 ay vade vereceğiz. Bakanlık olarak faizin yarısını ödüyoruz. Esnafa maliyeti yüzde 7,5. Oldukça düşük maliyetli. Limitleri 350 bin liradan 500 bin liraya çıkardık. Yine işyeri ve taşıt kredilerini 1 milyon liradan 1,5 milyon liraya çıkardık. Genç girişimci için özel bir paket hazırladık. Sıfır faizli kredi limitini de 100 bin liradan 300 bin liraya çıkardık, bu da yaş sınırını 30’dan 35’e getirdi. Tasfiyede de yüzde 4 oranını kullanıyoruz, takibe alan esnafımız, rica ederim. esnafımıza buradan teşekkür ederiz. Kullandıkları kredilerin geri dönüşüm oranı yüzde 99. Esnafımız, borcuna bağlı olma hassasiyetini en üst düzeyde uygulayan, ülke menfaatlerini koruyan ve kendi menfaatinin önüne koyan bir yapıya sahiptir. Dünyaya örnek oluyor. Örnek teşkil eden Türkiye, yüzde 4 faizli ve 36 aya varan vadeli kredi borcunu 6 geri ödemeli, geri kalan gerçek zorluk çeken ve ödeyemeyenlere tasfiye etme imkanı getirdik.
Bildiğiniz gibi bu 2021’de Hazine tarafına 2,5 milyar lira oldu. Elveda diyoruz çünkü esnafın özellikle salgın döneminde bu konuda sıkıntı yaşamaması için sadece kredilerde değil vergilerde de ciddi gecikmeler ve kaldırımlar yaptık. Dolayısıyla esnafımız bu 100 milyar lirayı kullanıyor. Ancak burada sadece esnafımız için çalışmıyoruz. Aynı zamanda Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla kullanılan kredi Eylül sonu itibarıyla 190 milyar liraya ulaştı. Bunun %86’sı da Bakanlığımız tarafından desteklenmektedir. Faizin yaklaşık yüzde 70’ini karşılıyoruz. Bunun maliyeti 10 milyar liraya ulaştı.
.