Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğretmenlerin girdikleri sınavda başarılı olduklarını söyledi.
Bakan Özer, Sezai Karakoç Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Temel Eğitimde 10.000 Okul Projesi Kapanış Töreni”ne katıldı.
Törende sahne alan, hafif düzeyde otizmli ve zihinsel engeli bulunan öğrencilerin eğitim gördüğü Sur Özel Eğitim Meslek Okulu’nda oluşturulan “Özel Sesler Korosu”nun seslendirdiği türküleri dinlerken duygulu anlar yaşayan Özer, yaptığı konuşmada, Diyarbakır’da bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Bir süre önce vefat eden Sezai Karakoç’u da rahmetle andığını ifade eden Özer, Özel Sesler Korosu’nun seslendirdiği türkülerle salonda bulunanları duygusal bir yolculuğa çıkarttığını belirtti. Özer, “İnşallah bizler de onlara bir sürpriz yapacağız. Onları İstanbul’a davet edeceğiz. İstanbul’da 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü onlarla birlikte kutlayacağız.” dedi.
“1 milyon 200 bin öğretmenimizle ‘Türkiye Yüzyılı’nın inşasına emin adımlarla yürüyeceğiz”
Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PKK’lı teröristlerin Gaziantep’in Karkamış ilçesine yönelik roketli-havanlı saldırısında öğretmen Ayşenur Alkan’ın şehit olduğunu anımsatan Özer, onun nezdinde şehit öğretmenleri ve tüm şehitleri rahmetle andığını belirtti. Özer, özellikle Ayşenur öğretmenin tüm Türkiye’ye öğretmenlerin ne kadar fedakar olduğunu gösterdiğine işaret ederek şöyle konuştu:
“Tüm öğrencilerini o hain terör saldırısında sığınağa götürdükten sonra acaba bir öğrenci geride kaldı mı diye sınıfa tekrar giderken hayatını kaybetti. Ayşenur öğretmenimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. İnşallah Ayşenur öğretmenimizin şahsında 1 milyon 200 bin öğretmenimizle ‘Türkiye yüzyılı’nın inşasına Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde emin adımlarla yürüyeceğiz.”
Ülkelerin en kalıcı sermayesinin beşeri sermayesi olduğunu, onu geliştirmek ve eğitimle buluşturmak için gece gündüz çalıştıklarını, eğitime devasa bütçeler ayırdıklarını anlatan Özer, 2000’li yıllarda Türkiye’de 5 yaşta okullaşma oranının sadece yüzde 11, orta öğretimdeki okullaşma oranının ise yüzde 44, yüksek öğretimdeki net okullaşma oranının ise sadece yüzde 14 olduğunu dile getirdi. Özer, ilkokul hariç eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranının yüzde 50’nin altında olduğunu belirtti.
Özer, OECD ülkelerine bakıldığında eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarının 1950’li, 1960’lı yıllarda yüzde 90’ın üzerinde olduğunu gördüklerini anlatarak Türkiye’de son 20 yılda Cumhurbaşkanı liderliğinde bölge, şehir, ilçe ayrımı yapılmaksızın yapılan seferberlik sonucu 5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 98’e, orta öğretimdeki okullaşma oranını yüzde 95’e ulaştırdıklarını söyledi.
“Son 20 yıl eğitimde evrenselleşmenin yaşandığı döneme karşılık gelmektedir”
Son 20 yılda eğitimin tüm kademelerinde, Cumhuriyet tarihinde ilk kez okullaşma oranının yüzde 95’in üzerine çıktığını anlatan Özer, son 20 yılın beşeri sermayenin en verimli şekilde değerlendirildiği bir döneme tekabül ettiğini bildirdi.
Özer, bu geçen süreçte eğitimin önündeki tüm antidemokratik uygulamaların kaldırıldığına dikkati çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Düşünün bu ülkede eğitim sisteminde evlatların başörtüsü eğitime erişimde bir engel olarak görüldü. Yıllarca başörtülü kadınlarımız, gençlerimiz yüksek öğretim kapılarında çileler çekti, dramlar yaşandı. İmkanı olanlar yurt dışında memleketini terk ederek başka ülkelerde eğitimine devam etmek zorunda kaldı. İşte başörtüsü yasağı bu dönemde kaldırıldı. İmam hatip lisesi ve meslek liselerinin yüksek öğretime erişiminin önünde büyük bir engel oluşturan katsayı uygulaması bu ülkede 12 yıl uygulandı. Katsayı uygulaması da bu dönem kaldırıldı. Bu ülke Müslüman bir coğrafya. İmam hatip ortaokulu veya lisesine gitmeyen çocuklarımızın dinini öğrenmeyle ilgili talepleri üzerine seçmeli dersler eğitim sisteminin tamamına yaygınlaştırıldı. Öğretmenlerin başörtülü olarak çalışabilme imkanı yine bu dönemde getirildi. Yani son 20 yıl eğitimde evrenselleşmenin yaşandığı aynı zamanda eğitim sisteminin toplumun demokratik taleplerine duyarlı hale geldiği bir döneme karşılık gelmektedir.”
Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için yapılan ekonomik yardımlar, taşımalı eğitim, yemek, pansiyon, burs gibi sosyal politikaların uygulamaya konulduğunu dile getiren Özer, OECD ülkelerine göre olan 70 yıllık gecikmenin telafi edildiğini, eğitimde “Türkiye yüzyılı”nın taşları döşenerek eğitim sisteminin en verimli hale getirildiğini vurguladı.
“Yatırımlar devam edecek, 5 yaş okullaşma oranı yüzde 100’e ulaşacak”
Özer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eğitimde gelişmenin mimarı olduğunu, bütçeden en büyük payı eğitime ayırdığını, eğitime pozitif ayrımcılık yaptığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milli Eğitim Bakanlığı olarak gelinen noktada eğitimimizi çok daha iyi noktalara taşımak, kalitesini arttırmak için üç noktaya ağırlık verdik. Birincisi eğitimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi. Bunun için hepinizin malumu olduğu üzere iki tane ana odak noktamız oldu. Birincisi okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması. Eğitim sistemimiz aslında yıllardan beri okul öncesi eğitime erişim kısıtlığından sıkıntı çekiyordu. 6 Ağustos 2021’de tüm Türkiye’de 2 bin 782 bağımsız anaokulu vardı. Biz bu projeyi başlattığımız zaman 3 bin anaokulunu bir senede yapmak üzere yola çıktık. Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde projemizi başlattık. Bir sene içerisinde 2 bin 321 bağımsız anaokulu yapmışız. 16 bin 100 ana sınıfı yapmışız. Normalde 5 ana sınıfı bir anaokuluna tekabül eder. Dolayısıyla 16 bin 100 anasınıfı 3 bin 220 bağımsız anaokuluna tekabül etmektedir. 2 bin 321’i de buna ilave ettiğimiz zaman bir yıl gibi kısa sürede 5 bin 541 bağımsız anaokulu kapasitesi oluşturmuşuz. Bu gerçekten sessiz bir devrim. 3 yaştaki okullaşma oranı yüzde 9’dan yüzde 16’ya, 4 yaştaki okullaşma oranı yüzde 16’dan yüzde 37’ye, 5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 65’ten bir senede yüzde 98’e ulaştı. Yatırımlar devam edecek, bu tamamlandığı zaman 5 yaş okullaşma oranı yüzde 100’e ulaşacak. Gelir seviyesine bakmaksızın tüm vatandaşlarımızın çocukları çok rahat, ücretsiz şekilde okul öncesi eğitime ulaşabilecek.”
Staj Mağdurlarından Twitter etkinliği! “BizDeStajMağduruyuz”
“Meslek liselerine yüksek başarı diliminden öğrenciler gelmeye başladı”
Temel Eğitimde 10.000 Okul Projesi’nin çıkış noktasının fırsat eşitliğini sağlamak olduğunu, öncesinde mesleki eğitimde 1000 okul projesini hayata geçirerek dezavantajlı 1000 meslek lisesinin tüm ihtiyaçlarını giderdiklerini anlatan Özer, mesleki eğitimde yaşanan gelişmelere ilişkin bilgi verdi.
Özer, “Meslek liselerinde sektörü tüm süreçlere dahil ettik, müfredatı birlikte güncelledik. İstihdamda öncelikli bir meslek eğitimi inşasına da kapı araladık. Meslek liselerinde ikinci yaptığımız şey üretimi arttırmaktı. Bu adımlar kısa sürede meyvelerini verdi. 200 milyonluk üretim kapasitesinden 2021 yılındaki hedefimiz 1,5 milyarlık üretim olmasına rağmen 10 ayda 1 milyar 650 milyonluk üretime ulaştık. Öğrencilerimize dağıttığımız pay 80 milyon. 180 milyonu da öğretmenlerimize dağıttık. İki yıl sonra bunlar çok daha yüksek rakamlara ulaşacak. Meslek liselerine ilk kez yüksek başarı diliminden öğrenciler gelmeye başladı.” ifadelerini kullandı.
Meslek liselerinin AR-GE merkezlerinde araştırma, geliştirme, fikri mülkiyet çalışmaları yapmaya başladığını anlatan Özer, meslek liselerinin artık birbirleriyle rekabet etmeye başladığını, ihracata başladığını söyledi.
Asıl hamleyi mesleki eğitim merkezlerinde yaptıklarını dile getiren Özer, 2021’de Mesleki Eğitim Kanunu’nda çok kritik değişiklikler yaptıklarını, bu değişiklikten önce Türkiye’de çırak, kalfa sayısı 159 bin iken 2022’de hedeflerinin 1 milyon çırak ve kalfaya ulaşmak olduğunu belirtti.
Özer, “Dün Cumhurbaşkanımız tüm kamuoyuyla paylaştı. Geldiğimiz noktada çırak kafa sayısı 1 milyon 100 bine ulaştı. İnşallah çok daha güçlü bir şekilde mesleki eğitimi, ülkemizin ekonomik kalkınmasındaki itici güç olma fonksiyonunu yerine getirmesiyle ilgili desteklemeye devam edeceğiz.” dedi.
Türkiye’de eğitim alanında yapılan güzel çalışmaların yurt dışında da dikkati çekmeye başladığını ifade eden Özer, ilk kez OECD Mesleki Eğitim Zirvesinin Türkiye’de toplanacağını kaydetti.
Özer, öğretmenlerin kişisel gelişimini de odak noktalarına koyduklarını anlatarak kişisel gelişimi desteklenen öğretmenin eğitim sistemini güçlendireceğini belirtti.
Merkezi planlamadan okul temelli planlamaya geçiş yaptıklarını anlatan Özer, ilk kez okullara bütçe göndererek, okulların kendi eğitim ihtiyacını kendilerinin karşılamasının yolunu açtıklarını söyledi.
2022 yılı için okul öncesinden mesleki eğitime, öğretmenlerin mesleki gelişimine kadar koydukları tüm hedefleri yıl bitmeden tamamlamış durumda olduklarını ifade eden Özer, bunda emeği geçen herkese teşekkür etti.
“Öğretmenimiz Cumhurbaşkanına, hükümete güveniyor”
14 Şubat’ta Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yürürlüğe girdiğini, öğretmenlere 3600 ek gösterge verildiğini dile getiren Özer, şöyle konuştu:
“Troller devreye girdi. Siyasi liderler boykot çağrıları yaptı, ‘Zinhar sınava girmeyin’. Sınavın öğretmenin itibarıyla ilişkilendirilmesiyle ilgili akıllara ziyan yaklaşımlar yapıldı. Danıştaya, Anayasa Mahkemesine başvuruldu. O süreç devam ederken şartları sağlayan öğretmenlerimizin yüzde 95’i başvurdu. Başvuran öğretmenlerimizin yüzde 99’u eğitimlerini tamamladı. Kaldı sınav. 1 Kasım’da, 2 Kasım’da eylem yapanlar. Hatta sınav haftası ‘Sorular çalındı, elden ele dolaşıyor.’ diye iftira atanlar. Sonuç ne oldu? Öğretmenlerimizin yüzde 99’u sınava girdi. 24 Kasım’da Cumhurbaşkanı’mız tüm öğretmenlerimizle sonuçları paylaştı. Öğretmenlerimizin yüzde 97’si başöğretmen ve uzman öğretmen oldu. Öğretmenlerimiz bir kez daha öğretmenlik yaptı. O siyasi liderlere, o manipülatörlerin hepsine bir kez daha ders verdi. Dedi ki ‘Biz size itibar etmiyoruz, güvenmiyoruz. Siz boykot çağrısı yaptığınız halde sınava girenlersiniz. Sizde samimiyet yok.’ Bu neyi gösterdi? Öğretmenimiz Cumhurbaşkanı’na güveniyor, Hükümet’e güveniyor ve Milli Eğitim Bakanlığına güveniyor. Tüm öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum.”
Şu anda ülkede 1 milyon 200 bin öğretmen, 19 milyon 150 bin öğrenci bulunduğunu ifade eden Özer, devasa bir eğitim sisteminin olduğunu bildirdi. Özer, “Kıymetli öğretmenlerimizle tüm yöneticilerimizle el ele vererek Cumhurbaşkanı’mızın yakın zamanda açıklamış olduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuna sahip gençleri yetiştirmek için gece gündüz demeden yürüyüşümüze devam edeceğiz. Bu, kutlu bir yürüyüştür. Bu hikayenin parçası olmak kadar insana onur veren hiçbir şey yoktur.” dedi.