Başlık: BBC’nin Araştırması: Türkiye’den Temin Edilen ve Almanya’da Satışı Yapılan ‘Ölüm Tuzakları’ Şişme Botların İzleri
Yazan: Jessica Parker Görev: Berlin Muhabiri Yer: Essen, 26 Ekim 2024
Bize, tüm “paketin” toplamda 15 bin euroya mal olacağını ilettiler. Bu bedelle, Manş Denizi’nden İngiltere’ye ulaşmak amacıyla dıştan motorlu bir şişme bot ve 60 adet can yeleği temin edecektik. Bu “uygun fiyat” Almanya’nın batısındaki Essen’de ikamet eden ve şişme botlarla kıta Avrupası’ndan İngiltere’ye insan taşıyan iki kişi tarafından sunuldu. BBC’nin beş aylık araştırması, Manş Denizi üzerinden insan kaçakçılığında Almanya’nın önemli bir bağlantı noktası olduğunu ortaya koydu. Bu güzergah üzerinde her yıl birçok insanın hayatını kaybettiği belirtiliyor. Yeni İngiltere hükümeti “insan kaçakçılığı çetelerini ortadan kaldırmayı” taahhüt ederken, Almanya, Manş Denizi’ni geçmek için kullanılan şişme bot ve motorların depolandığı merkezlerden biri haline dönüştü. Bu bilgi, İngiltere Ulusal Suç Kurumu tarafından BBC’ye doğrulandı. Gizli kamera çekimleri boyunca insan kaçakçıları, Alman polisi ile sürekli bir kaçış oyunu oynadıklarını ve şişme botları gizli alanlarda sakladıklarını ifade etti. Birleşmiş Milletler verilerine göre bu yıl, Manş Denizi geçişlerinde en yüksek ölüm sayısının yaşandığı dönem olduğu vurgulanıyor; 28 binden fazla kişi de küçük ve tehlikeli derecede kalabalık olan şişme botlarla İngiltere’ye geçti. Muhabirimiz, Essen’in merkezindeki tren garının önünde bekliyor. Üzerinde gizli bir kamera bulunuyor ve ailesi ile arkadaşlarıyla, Manş Denizi’nden İngiltere’ye geçmeye istekli Orta Doğulu bir göçmen karakterini canlandırıyor. Güvenlik nedeniyle kimliğinin gizli tutulması gerekiyor, ancak ona Hamza adını vereceğiz. Hamza, WhatsApp aracılığıyla aylardır iletişimde olduğu birine yaklaşıyor, bu kişiyle göçmen topluluklarından temin ettiği bir numarayla iletişim kurmuş. Ancak bu, ikilinin ilk yüz yüze görüşmesi. Adamın adı, en azından Hamza’ya göre Ebu Sahar. Hamza, görüşmeleri sırasında Sahar ile birlikte İngiltere’nin güney kıyılarına geçebilecek bir şişme bot ayarlama konusunu konuşuyorlardı. Hamza, Fransa’nın Calais bölgesindeki insan kaçakçılığı çeteleriyle yaşadığı olumsuz deneyimleri aktardı. Bu yüzden ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte Manş Denizi’ni geçmek üzere kendilerine ait bir bot temin etme arzusunu dile getirdi. Bu durum, alışılmadık bir istekti. Sahar daha önce kendisine bir şişme bot videosu göndermişti. Ona göre bu bot “yeni” ve Essen bölgesindeki bir depoda bulunuyordu. Ardından benzer şişme botlar ile dıştan takılan motorların çalıştırıldığı videoları da gönderdi. Hamza, ürünlerin kalitesini kontrol etmek istediği için yüz yüze buluşmakta ısrar etti. Buluşma esnasında herhangi bir sıkıntı yaşanması veya bir müdahale gerekliliği durumunda, bir BBC ekibi de bölgedeydi. İkili, Essen’in merkezinde yürürken, Sahar, botu kontrol etmek için depoya gitmenin “çok tehlikeli” olduğu konusunda ısrarcıydı; yolun sadece 15 dakikalık mesafede olduğunu belirtmesine rağmen. Hamza, şişme botların bu bölgedeki neden tutulduğunu sorduğunda, Sahar “güvenlik” ve “lojistik” faktörleri üzerine konuştu. Essen, Manş Denizi’nden geçişlerin yapıldığı Calais sahilinin karayoluyla yalnızca dört – beş saat uzaktaydı. Dolayısıyla şişme botlar hızlı bir şekilde teslim edilecek kadar yakındı. Her ne kadar polis zaman zaman baskınlar düzenlese de, Almanya’nın AB dışındaki bir ülke olması sebebiyle insan kaçakçılığının teknik olarak suç sayılmadığını savunuyorlar. İngiltere, Brexit referandumundan sonra artık AB üyesi olmadığı için bu durum geçerli. Almanya İçişleri Bakanlığı, iki ülkenin coğrafi olarak komşu olmaması dolayısıyla “doğrudan bir kaçakçılık” yaşanmadığı yönünde görüş belirtiyor. Ancak İngiltere İçişleri Bakanlığı’ndan bir kaynak, Almanya’nın yasalarına ilişkin bir “bıkkınlık” söz konusu olduğunu belirtti. Sahar, Hamza’yı bir kafeye götürdü; burada kahve sipariş ettiklerinde yanlarında Arapça konuşanların bulunduğundan dolayı masa değiştirerek, söylemlerinin anlaşılmasını istemediler. 35 dakika sonra Sahar, sandalyesinden kalkarak Hamza’ya “Sesini alçalt, geliyor” dedi. Beyzbol şapkası takan, şık giyimli biri yaklaştı. Bu kişi kendini “amca” anlamına gelen ve Arapça’da saygıdeğer biri olarak algılanan “el Khal” ismiyle tanıttı. Khal’in yanında, kendisine koruma gibi görünen bir kişi daha vardı. El sıkışmanın ardından Khal, garsonla Almanca konuştuktan sonra ana diline geri döndü. Hamza’ya telefonunu vermesini söyledikten sonra, bu telefon başka bir masaya konuldu. Hamza’nın yanında oturan koruma 22 dakika boyunca ona göz kulak olacaktı. Almanya’nın katı yasaları nedeniyle, BBC buluşma sırasında yalnızca görüntü kaydı yapabildi; ses kaydı almasına izin verilmedi. Bu nedenle, bu kısım muhabirimizin görüşmeden hemen sonra hatırlayarak anlattıklarına dayanıyor. Ancak konuşmalar, sonrasında gelen mesajlar ve Hamza ile insan kaçakçıları arasındaki sesli mesajlarla desteklenmiş durumda. Khal, Hamza’dan kim olduğunu ve ne istediğini anlatmasını talep ettikten sonra “Kısık sesle konuş” dedi. Hamza, senaryosunu tekrarladı ve göründüğü kadarıyla bu ikna edici oldu. Hamza, yaptıkları şişme bot alışverişinin Alman yasalarındaki gri alanlar dolayısıyla yasadışı olmayabileceğinden söz etti. Ancak Khal, bu söylemi reddederek, “Bunu sana kim söyledi? Yasal değil” dedi. Şişme botlarla insan kaçakçılığına dair yasal boşluklar bulunsa da söz konusu kişiler, daha büyük bir suç örgütünün parçası olduklarının bilincindeydiler. Kahvelerini içerken Khal, Essen bölgesinde 10 kadar depolarının bulunduğunu ifade ediyor ve ara ara Hamza’nın göğsüne vurarak, polis baskınlarına karşı ürünleri farklı depolara yayarak dağıttıklarını söylüyordu. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen bir polis baskınından bahsediyor, bazen polis baskınlarını önceden duyduklarını, bazen de operasyonlarını manipüle ettiklerini belirtiyorlar. Bu durumda, baskınlar sıkıcı da olsa faaliyetlerini ciddi şekilde aksatma seviyesine gelmiyor. Kaynak: Gareth Fuller/PA Wire İnsan kaçakçıları, malzemeleri Calais’ye üç ya da dört saat içinde ulaştırabileceklerini savunuyor. Bu da onların arka yollardan ziyade otobanda seyahat etmekte cesur hissettiklerini gösteriyor. Organize Suçlarla Mücadele Küresel Girişimi’nin araştırmasına göre, şişme botlar Almanya, Belçika veya Hollanda üzerinden arabalar ya da minibüslerle Fransa kıyılarına taşınıyor; Almanya, “özellikle kritik bir geçiş noktası” olarak tanımlanıyor. Şişme botların birçoğunun Çin’de üretildiği, konteynerlerle Türkiye’ye gönderildiği ve sonrasında Avrupa’ya aktarıldığı vurgulandı. Raporun yazarlarından Tuesday Reitano, Almanya’nın bu merkez rolünün artmasında çeşitli faktörler olduğunu belirtti. Bu bağlamda, Fransa’daki “kaçakçılarla mücadele önlemleri”nin etkisinin göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade ediyor. Reitano ayrıca, Alman yetkililerin “sınırları içinde bir sorun olmaması” nedeni ile Manş Denizi’nden geçişler konusuna ilgi duymadığını düşünüyor. Kafeye geri döndüğümüzde Khal, Hamza’nın gerçekten bir göçmen olduğundan emin olmuş durumda ve paradan bahsetmeye başlıyor. Hamza’yı 15 bin euroya mal olacak “paket” anlaşmasını imzalamaya ikna etmek istiyor. Bu anlaşma, Calais yakınlarına ulaştırılacak şişme bot, motor, yakıt, pompa ve 60 adet can yeleğini içeriyor. Hamza, bu kadar fazla can yeleğine ihtiyacı olmadığını söylese de bunlar paketin içinde yer alıyor. Bu teklif, başka bir insan kaçakçısına benzer bir geçiş organizasyonunu içeriyor gibi görünüyor. Küresel Girişim kurumu, yetişkinler için tek bir geçişin 2 bin euro olduğunu ve böylece pek çok kişinin aynı yolculuğu gerçekleştirdiğini göz önünde bulundurarak insan kaçakçılarının potansiyel kârının “şok edici” derecede fazla olduğunu hesapladı. Anlaşma yapılması halinde, Khal, şişme botun ertesi gün Fransız sahillerine sadece 200 metre mesafedeki bir noktaya götürüleceğini söylüyor. Khal ve Sahar ayrıca, Fransız makamlarının daha az dikkatli olduğu “yeni geçiş noktaları” keşfettiklerini söyleseler de bu yerlerin hangi bölgelerde olduğunu açıklamıyorlar. Hamza’nın en baştan beri hedeflediği daha ucuz ikinci bir seçenek daha mevcut. Hamza, şişme botu 8 bin euroya Essen’deki depodan alıp, Fransa’ya kendisi gitmeyi de düşünebiliyor. Ancak kaçakçılar, yakalanmaları durumunda sorumluluğu üstlenmeyeceklerini hatırlatıyorlar. Konu, Hamza’nın parayı nasıl ödeyeceğine geldiğinde, Khal nakit işlemi için paranın Türkiye’de ödenmesini istiyor çünkü “tüm malzemeler oradan temin ediliyor”. Paranın Hawala sistemi kullanılarak gönderilebileceğini de belirtiyor. Bu da normal bankacılık sisteminin dışında, bir ağ yoluyla sınır ötesine para transfer edebileceği anlamına geliyor. Sonrasında Hamza’ya WhatsApp üzerinden bir hesap telefonu gönderiliyor. Kafedeki görüşmeden sonra gönderilen diğer yazılı ve sesli mesajlarda, Sahar botlara dıştan takılan motor markalarını ifade ediyor. Mercury markası motorlara “bayıldığını” ancak “Yamaha olması durumunda bu motoru tercih edeceğini” belirtiyor. Malzemelerin nasıl “teslimatını yapacaklarını” ve geçiş noktası yakınlarında nasıl saklayabileceklerini anlatıyor; “Calais zor olduğu için Boulogne daha iyi bir alternatif” diyerek öneride bulunuyor. Ayrıca, ticari rekabete dair bir baskı yöntemi olarak stoklarının “sınırlı” olduğu ancak alıcı sayısının fazla olduğu yönünde beyanlarda bulunuyor. Khal iletişim sırasında daha temkinli, ancak Sahar’ın gönderdiği bir sesli mesajda Hamza ile buluştuğunda karamsar bir ifade var: “Arkadaşım, bana pek gerçek gibi gelmedi” diyerek aktarıyor. Fakat yine de, Sahar’a Hamza’nın bir şişme bot alıp almayacağına karar vermesi için baskı yapmasını istiyor. “Birkaç saat sonra tekrar sor” diyor. Nihayetinde, Hamza anlaşmayı kabul etmek istemediğini belirtiyor. BBC, bu kişilere asıl kimlikleri tespit edilemediği için hiçbir ücret ödemedi. Eldeki şişme bot görüntüleri, Ulusal Bağımsız Cankurtaran Derneği’nin Başkanı Neil Dalton’a gösterildi. Dalton, bu botlarla “ördek havuzuna” bile girmemek gerektiğini ifade ediyor. “Aşırı derecede kötü tasarım” nedeniyle, bu şişme botlarla yüzlerce kişi taşımak, Manş Denizi üzerinden geçişin bir “ölüm tuzağı” ve son derece tehlikeli olduğunu dile getiriyor. Bu arada, diplomatlar da Almanya ve İngiltere arasında bu çetelerle mücadelede işbirliğinin gelişeceğini vurguluyor. Almanya, başka ülkelerle ortaklaşa olarak tutuklamalar ve depo baskınları gerçekleştiriyor. Şiddet ve kara para aklama gibi “yan suçlar” Almanya’da yasal olarak kovuşturulabiliyor. Şubat ayında, şişme botlar, motorlar, can yelekleri ve çocuklar için yüzme aletleri ele geçirilirken, 19 kişi tutuklandı. Ancak bu baskınlar, Fransa ve Belçika’daki mahkemelerin emirleriyle düzenlenmişti. 2022 yılında yapılan benzeri bir baskın ise Fransa’da yargıya taşındı. İngiltere İçişleri Bakanlığı sözcüsü, BBC’ye hükümetin insan kaçakçılığı çeteleriyle mücadelede Almanya’nın da aralarında bulunduğu diğer ülkelerle işbirliğinin “hızla geliştirildiğini” fakat “daima daha fazla iş yapılması gerektiğini” belirtti. Fransız makamları da benzer ifadelerde bulundular. BBC’nin araştırmasına göre, Türkiye’den temin edilen ve Almanya’da satılan ‘ölüm tuzağı’ şişme botların izleri dikkat çekiyor. Almanya İçişleri Bakanlığı, BBC’ye sağladıkları işbirliğinin ‘çok iyi’ olduğunu belirtti ve İngiltere’nin talepleri doğrultusunda Alman yetkililerin harekete geçebileceğini vurguladı. Bir bakanlık sözcüsü, Almanya’dan İngiltere’ye göçü desteklemenin Almanya’da yasal olduğunu, ancak geçişlerin yapıldığı Belçika ve Fransa’da cezalandırılabileceğini ifade etti. İngiltere İçişleri Bakanı Yvette Cooper, BBC’nin araştırması hakkında yaptığı açıklamada, insan kaçakçılığı çetelerinin ‘uzun zamandır cezasız kaldıklarını’ dile getirdi. Hükümetin, Avrupa genelindeki ortaklarla işbirliği yapabilmesi için Sınır Güvenliği Komutanlığı kurduğunu ve işbirliği anlaşmaları üzerinde çalıştığını belirtti. Bakan, bu anlaşmalar arasında Almanya ile gerçekleştirilen ortak bir eylem planının da bulunduğunu ekledi. Kuzeydoğu Fransa kıyılarında, başarısız göç girişimlerinin izleri görünür durumda. Ulusal Suç Kurumu, şişme botların giderek ‘daha tehlikeli ve denize açılamaz’ hale geldiğini vurguladı. Artık işe yaramayan şişme botlar ve atılmış can yelekleri değersiz gibi gözükebilir. Fakat birisi, daha iyi bir yaşam umuduyla bu botlar için yüksek meblağlar ödedi. Bu durum, sefalet, umutsuzluk ve bazen de yaşam kaybı üzerinden dönen bir ticareti yansıtıyor. Ancak aynı zamanda bu, Avrupa’nın ortasında sürdürülen ve gelişen bir ticaretin de göstergesi. Katkıda bulunan: Kostas Kallergis